1985 temmuz, yirmi iki
"Bize terörist demişler."
Sehun sırtını ağaca yaslamış, kucağına uzanan sevgilisinin yüzüne değdirmemeye çalıştığı günlük gazeteyi okuyordu. "Burada da vatan haini köpekler yazıyor." dedi Jongin yan yatmış yazıları zorlukla okurken.
"Dört bacak bir de kuyruk sahibi olanların köpeği hakaret amaçlı kullanıyor olması komik."
"İnanamıyorum bizden bu kadar korktuklarına."
Baekhyun'un büyükannesinin arka bahçesinde oturmuş kek yiyip sohbet ediyorlardı. Polisler sürekli devriye gezip üç kişiden kalabalık grup gördükleri zaman tutuklamaktan beter edip sorguya çektikleri için artık burada toplanıyorlardı. Hem kimsenin uğramayacağı kadar uzaktaydı hem de ormanla bağlantısı olduğu için Chanyeol, Baekhyun'un dönüşmesinde yardımcı oluyordu.
Bugün de diğerleri radyo başında öğle haberlerini bekleyip tembellik yaparken, ikisi koşularını tamamlamış, üstlerini değiştirip bahçeye çıkmıştı. Baekhyun için geçen bir ay hayal gibiydi, hayallerinin ötesindeydi hatta. Cesaret edip de düşünemediği şeyleri yaşar olmuştu. Her günü Chanyeol ile geçiyordu, o kadar alışmıştı ki gözünü onunla açıp onunla kapamaya. Sürü işleri için yanından ayrıldığı vakitlerde sızlanmadan edemiyordu.
Omega olmaya alışmıştı, onu terk eden kemik ağrıları ve öksürükler sayesinde son zamanlarda yaşadığı hayattan geçekten keyif almaya başladı. Geçen hafta Chanyeol'la koşarken fark etmeden sürüdeki diğer kurtların kullandığı alana girivermişti, kurt formundayken henüz nereye gittiğini pek anlayamıyordu, alfayı takip ederdi genelde ama o an Chanyeol'u kaybetmiş başka bir yola sapmıştı.
Babasını aylar sonra ilk defa orada görmüştü, diğer alfalarla birlikte avdan dönüyordu. Adamın kendini fark edeceğini bile düşünmemişti ama babası aralarında neredeyse beş metrelik bir mesafe varken durup Baekhyun'a bakarken havayı koklamış, şaşkın gözlerini ona dikmişti. Bu bakışma Chanyeol, Baekhyun'u bulup ikisinin arasına girene kadar devam etti. Baekhyun babasının tereddütle bir adım attığını gördü ama onunla tekrar göz göze gelmeden alfayla omuz omuza eve doğru yürüdü. Artık babasının gözünde bir omegadan daha değersiz, çöp olmadığını biliyordu, bir omega kadar değersizdi ve ne bu lafları tekrar duymak ne de babasını görmek istedi.
Yine de en azından belki annesi gelir diye bekledi, gelen giden kimse olmadı. Hiç üzülmedi, zaten bir aileye ait hissetmeyi çok uzun zaman önce bırakmıştı. Şimdi tek temennisi gözünün önündeki bu insanları kaybetmemekti.
"Kyungsoo, kek harika olmuş." dedi Baekhyun bir parçasını koparıp dizlerine yaslandığı alfanın ağzına da uzatırken. "Bayıldım."
"Afiyet bal şeker olsun minik omegam." Kyungsoo oturduğu yerden ona öpücük yollayınca Baekhyun kıkırdadı. Birilerinin ona omega diye seslenmesinin hoşuna gittiğini fark ettiklerinden beri arkadaşları bu tabiri pek sık kullanır olmuştu. Chanyeol onların aksine herkesin içinde değil, baş başalarken kulağına söylerdi. Bu da her seferinde Baekhyun'un yanaklarını kızartıp utançla diğerinin omzuna başını gömmesine neden olurdu, Chanyeol'un aksine aralarında yaşanan tüm bu şeye ayak uydurmakta zorlanıyordu. Şaşırıyordu doğrusu alfa ilk günden öpüşüp koklaşmaya, kırk senelik evlilermiş gibi davranmaya başlamıştı. Baekhyun bazen ensesine bir tane patlatıyordu geçen dört seneyi ona hatırlatmak için de, Chanyeol her defasında dövüşmek mi istiyorsun agresif omega dedikten sonra onu ya kucağına ya da yatağa çekiyordu. Baekhyun böyle zamanlarda onu gerçekten öldürmek istiyordu.
"Kyungsoo ne zaman evleniyoruz ya?"
"Evlenmeyeceğim seninle ben." Jongdae arkadaş gruplarında bekar kalan ikili oldukları için günlerdir kendiyle Kyungsoo'nun arasını yapmak istiyordu. Her şeyi planlanmıştı, kendisi ünlü bir ressam olup ev geçindirecek, Kyungsoo da ona yemekler yapacaktı fakat ne zaman bu planından bahsetse alfa ona küfür edip ağzına o gün yaptığı yemeklerden sokuşturup susmasını sağlıyordu. Jongdae de ay çok güzel olmuş bu, diye şakıyıp yemeğini çiğnerken evlenseler ne kadar mutlu olacaklarından bahsedip duruyordu.