Hepimiz alışkınız aslında çocukluğumuzdan beri yasaklara.Akşam ezanından sonra kesinlikle evde olmayı.Babamız eve geldikten sonra kumandanın yanına bile yaklaşamazdık biz.Ne güzeldi o günler.Bisikletten düşünce annemizin yanına giderdik.Kolumuzu bacağımızı gösterirdik.Geçecek derlerdi hep.Geçti ama izi kaldı.
Ah çocukluğum!Habersiz ölen kardeşim.Neden haber vermedin giderken?Mezarının yerine bilsem ne olurdu şimdi?Gelsem yanına konuşsam seninle,güzel olmazmıydı?Gelsem mezarının başına sulasam seni,anlatsam sana bütün derdimi.Beni terk ettin çocukluğum.Yanımda olsam şimdi hala.
Aslında anlamalıydım çocukluğumun benden gideceğini.Annem oyuncaklarımı çöpe atarken benim çocukluğumu da attı çöpe.Artık yeni eve gidişimizden,geniş aile olarak yaşamaktan vazgeçtğimizde benim çocukluğumdan da vazgeçtik.Artık yemek yerken sıkış tıkış oturmuyorduk.Ama ben yine de özledim öyle oturmayı,amcamın beni cimciklemesini özledim.Kulağıma genirmesini özledim
Çocukken bize hep mutlu sonla biten masallar anlatıldığı için hayatımızda çekilen her acının sonunun mutluluğa ulaşacağını sandık. Ve yaşadıkça gördük ki bizim masallarımız mutlu sonla bitmiyordu. Belki de bunun sebebi hayatın bir masal olamayacak kadar acımasız olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇOCUKLUĞUM
De TodoMutsuz değilim sadece çocukluğumu kaybettim.Tuvaletim bittikten sonra annemi çağırıp''anneee bitti''diye bağırdığım anlarımı kaybettim.Ben en saf,en içten gülüşlerimi kaybettim.Çocukluğum gitti benden.Ben hep büyümek istedim çocukken,galiba biraz fa...