41. BÖLÜM

1.2K 201 30
                                    

Cenk'i eve göndermiş ve ben Amerika'ya uçmuştum. Jennie ile konuşup programı iptal etmek zorunda kalmıştım. Önce Amerika'daki işlerimi halledip daha sonra Türkiye'ye tamamen dönmeye karar vermiştim. Yoksa Eylül'ü tamamen kaybedecekmiş gibi hissediyordum. Onun için bir adım daha fazlasını yapmazsam kendim üzülecektim. Bana söylemişti. Başka biriyle devam etmemi yeni bir sayfa açmamı söylemişti ama onu unutamıyordum. Her şeyi zihnimin bir köşesine yazılmıştı. Ben öyle kolay unutan bir çocuk değildim. Ona bağlanmadan Amerika'ya gitmek istemiştim. Onu korumak istemiştim. Aslında onu korumak istememin altında bile ona olan yoğun duygularımın olduğunu yeni fark ediyordum. Bağlılık duygusu çok farklıydı. Müptelası oluyordun. Arıyordun.

" Bu hotelin başına kimi müdür olarak koyalım efendim." çalışanları belirlerken danışmanım bana yardımcı oluyordu. Çabuk şu işleri bitirmek istiyordum. Elimle onun seçtiği üç adamdan birini göstermiştim. Danışmanım Türk'tü. Yabancılara güveniyordum ama bazı konularda yine Türklere daha çok güveniyordum. Tabi hayatta kime güveneceğini dikkatli seçmeliydin. Belki en yakınından darbe gelirdi. Ve sen anlayamazdın. Ne kadar güvensemde ona kısıtlı yetkiler vermiştim. Hayatta en çok güvenimi kıran kişi halam olmuştu. Başkalarının halası yardım ederken benim kaderime işte böyle bir hala düşmüştü. Belki de onun yüzünden bu yola girmiştim. Halam yüzünden Eylül'ü korumak istemiştim. Onu korumak isterken bir bakmıştım ona aşık olmuşum.

" Bu arada Mert bey. Bir kız ayarladım.İstediğiniz gibi. Çocuğu görünce zaten direk kabul etti." danışmanım kızın resmini bana gösterirken Umut'u düşünmüştüm. Umut hakkında iyi bir araştırma yapmıştım. Çok sevdiği bir kız varmış. Başka bir adamla birlikte olunca bunu atlatması uzun sürmüş ama kıza ara ara hala mesaj atıyormuş. Bunu bize kanıtlamıştı. Şaşırtan bir bilgiydi ama oldukça işe yarardı. Kız arkadaş olarak kalalım demiş. Bu yüzden bazen hala buluştuklarını söylemişti.

Aslında bu kızı onu baştan çıkarması için ona bir dükkan açacaktık. Eğer Umut'u tavlayabilirse kızın hayalindeki dükkana yatırımcı ben olacaktım. Amacım Eylül'ü ondan uzaklaştırmaktı. Ne kadar işe yarayacağını bilmiyordum sadece deneyip görecektim. Uzaklaştıramasa bile aklını karıştırsa benim için yeterdi. Yaptığım şey doğru olmayabilirdi ama ben Eylül'ü istiyordum.

Telefonum çalmaya başlamıştı. Kimin aradığına hemen baktım. Ahmet hoca arıyordu. Onu demin aramıştım. Şimdi bana geri dönüş yapıyordu. Hemen telefonuna cevap vermiştim.

" Alo Efe oğlum?" Ahmet hoca ses verdiğinde yüzümde hüzünle karışık bir gülümseme belirmişti.

" Ahmet hocam nasılsınız? " sesim biraz keyifsiz çıkmıştı.

" İdare ediyoruz işte Efe. Sen ne yapıyorsun ? " Ahmet hocanın da sesi pek keyifli gelmiyordu.

" Hocam konuya direk gireceğim. Ben sizin eve taşınmak istiyorum. Boş odanız varsa kiralayabilir miyim?" bunu sorduğumda danışmanım önümdeki evrakları alıp odamdan çıkmıştı. Oda da yalnız kaldığımda rahatlamıştım. Birileriyle konuşurken yalnız konuşmalıydım.

" Türkiye'ye mi dönüyorsun?" Ahmet hocanın sesi meraklı geliyordu.

" Evet Hocam . Tamamen oraya döneceğim ama döndüğümde Eylül'ün de hayatımda olmasını istiyorum. Ben hala Eylül'den vazgeçmedim. Bana bir şans daha verir misiniz?" Ahmet hocadan izin isterken biraz gerilmiştim. Tatilde başarısız olmuştum. Eylül benden kaçmıştı. Neden kaçtığını bile bilmiyordum. Amerika'ya geldiğimde aslında geri dönmemeyi düşünmüştüm ama Eylül'ün başka sözleri aklıma gelmişti. Ben öyle mektup bıraktım diye hemen beni bıraktın mı niye geri dönmedin gibisinden bir şeyler söylemişti. Aslında söyledikleri şeyler sadece kendini suçlu hissettiği içindi. Ama onun için belki mücadele etmemi istiyordu. Bu kelimelerin altında başka duygular yatıyordu.

Onu Bana AnlatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin