~Ben cevap vermeyince oturduğu büyük taştan kalkıp benim yanıma oturdu.
Ani şok geçirdiğim için elimdeki telefonu sımsıkı tutuyordum ve ekran da açık olduğu için sadece o vardı. Sonunda telefondan kendisini gördü ve hiç bir şey demeden gökyüzüne bakmaya başladı. Stresten elim ayağım birbirine dolaştığı için az kalsın telefonumu aşşağı düşürecektim. Telefonumu cebime koyarken ona kenardan bakmaya başladım. Gözlerini kapattı ve güldü. Gerçekten, o gülüşü istisnasız çoğu şeye değişirim.
Gözlerini yavaşça açtı ve kulağıma
"Şu andan itibaren vakit kaybetmeye gerek yok" diye fısıldadı ve bende ne için der gibi baktığım anda kahkahayı bastı."Sonra anlatırım, lütfen benimle gel " dedi. Kafamla onaylayıp onunla ayağa kalktım, elini mi tutuyordum yoksa bi pamuk şekeri mi? Gerçekten kafayı yememiş olmayı diliyorum, lütfen.
Ayağa kalktığımızda elimi bırakmadan kayalıklardan aşşağıya inip sahilden kampa yürümeye başladık. Tabi sonra bıraktı. Fikirlerimle cirit atıyordu bu çocuk, gerçekten kafayı yemezsem adak adamak gibi bir planım var.
~💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kiraz çiçeği
Ficción GeneralDüşündü, düşündü, düşündü... Çaresi bulunamamış bir hastalıktı onda olan. Ona karşı tarifi olmayan duygulardı sadece. Bilmediği duygular, daha önce hiç karşılaşmadığı...