Martin Garrix & Bebe Rexha - In The Name Of Love
İyi okumalar...
Adal
Ayakkabımla yerdeki taşları ezerek yürürken İmge'yle hafta sonu kaçamağı için geldiğimiz beldeyi inceledim. Fazlasıyla huzur verici bir yerdi. Akşama doğru iyice serinleyen hava soğuk rüzgârıyla eserken çenesi titreyen sevgilim bana her saniye biraz daha yaklaşıyordu.
Kafamı ona doğru çevirip üşüdüğü için kızaran burnuna ve yanaklarına baktım. Düşünceliydi. Her zaman öyleydi. Onu buraya kafasını dağıtması için getirmiştim çünkü anlattıkları karşısında dehşete düşmüştüm. En büyük yarasıyla her gün yüzleşmek onu çok yormuştu. Bunu gözlerinde görmek zor değildi.
2 günlüğüne olsa bile her şeyden uzaklaşmak ona iyi gelecekti. Ve geri döndüğümüzde de geceleri beni uykusuz bırakan bu derdin çaresini düşünmeye devam edecektim.
Nasıl olacaktı? Sürekli aynı şeyleri görerek yaşayamazdı. Bir döngünün içindeydi. Yaşadıkları, gördükleri yenilir yutulur şeyler değildi ama kendini sıkıyordu. İçine atıyordu. Dayanıyordu. Dayanıyor, dayanıyor ve en sonunda bir yerde patlak veriyordu. Ağlıyordu. Ağladığı için kendine kızıyordu sonra gözyaşlarını silip hayatına devam ediyordu.
Kaç kere düşmüştü? Kaç kere düştüğü yerden hiçbir yardım almadan kalkmıştı?
Düşünmesi bile beni boğuyordu ama artık yalnız değildi. Düştüğünde onu kaldırmak için yanında olacak olsam da niyetim hiç düşmemesini sağlamaktı. Bu şekilde yaşanmazdı. Bu sırrı sonsuza dek saklayamazdı.
Ama ben ne yapacaktım? Onun adına gidip her şeyi anlatmak gibi bir hakkım yoktu. Çok zor bir durumdu. Bu zor durumla çocukluktan beri baş ettiği aklıma geldiğinde adımlarımı durdurdum. El ele tutuştuğumuz için İmge de adımlarını durdurmuştu. Bana doğru dönüp hafifçe gülümseyerek baktı. Akşam güneşi yüzüne vuruyordu.
"Ne oldu?" diye sorduğunda elindeki elimle onu kendime doğru çektim. Bedeni benimkine tosladığında elleri hemen göğsüme yerleşmişti. Biri, her dokunuşunda çıldıran kalbimin üstündeydi. O elini tutup yavaşça okşadım.
"Bir şey olmadı." dedim bir elimi beline sararak. Eğilip alnımı alnına yasladım. "Burada daha fazla kalamayacak olmak canımı sıktı."
"Benim de." dedi iç geçirerek. Elleri omuzlarıma çıkarken boynuma sarıldı. Başını geriye çektiğinde ben de başımı kaldırmış, gözlerine bakmıştım. "Ama yalan yok, Arya'yı çok özledim. 2 günlüğüne bile olsa ondan uzak kalmak çok zor."
Sesindeki hasret beni güldürdü. "Ben yokken de böyle içli içli konuşuyor musun sen?"
"Bir nevi." dedi muzip bir tavırla. "Sonuçta Arya benim küçük bebeğimse sen de koca bebeğimsin."
Kollarım beline sıkıca sarılırken kaşlarımı kaldırdım. Bakışlarıma yerleştirdiğim o 'tavır' amacına ulaşmış, İmge'nin utançla bakışlarını kaçırmasına sebep olmuştu. "Şimdi ne yapmak istersin, güzelim? Akşam konser gibi bir şey varmış. Ona mı gidelim yoksa..." Dudaklarımı ıslatıp sözlerime devam ettim. "Yoksa başka bir şey mi yapalım?"
"Yarın sabah yola çıkacağız ve ben derse gideceğim. Konser olmasın o yüzden. Zaten biraz başım ağrıyor."
Eğilip dudaklarımı şakağına bastırdım. "Ağrı kesici bulayım mı bir yerden? İster misin?"
"Gerek yok." dedi uyuşmuş bir sesle. Kolları boynuma daha sıkı sarılmıştı. Sordum. "Peki ne yapmak istersin? Bir önerin var mı?"
"Yürümek iyi geldi." Dudaklarımı saçlarıyla alnının birleştiği yere sürterken konuşmaya devam etti. "Ama biraz acıktırdı da. Yemek yiyelim mi? Sen aç mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNBOZAN | Texting
Short StoryGelecekteki Kocam: Bak, her kimsin bilmiyorum ama son kez soracağım Gelecekteki Kocam: Numaran telefonumda 'Kalbimin Pili' diye kayıtlı Gelecekteki Kocam: Ama ben senin kim olduğunu bilmiyorum, bu numarayı da tanımıyorum Gelecekteki Kocam: Yani soru...