1🌿

47 6 2
                                    

Ben Asel Ateşoğlu. Küçüklüğümden beri en büyük dileğim kötü insanlara dersini verebilecek bir insan olabilmekti. Bunu adaletli bir şekilde yapmak istiyordum. Yıllarca çalıştım, elimden gelenin fazlasını yapmaya gayret ettim. Asla vazgeçmedim. Tam da olması gerektiği gibi. Tam da eskiden istediğim gibi ajan olmuştum. Sert ama iyi kalpli bir komiserim ve çok mükemmel iş arkadaşlarım vardı. Tek başımaydım. Miraçtan başka kimsem yoktu. Miraç bu dünyada en çok değer verdim insan. Dostum, kardeşim hatta gerektiğinde abim.


Yoğun bir temponun ardından eve geldiğimde kendimi yatağa atmıştım. Hatırladığım tek şey inatla çalan telefonuma rağmen güzel bir uykuya dalmış olduğumdu. Gözlerimi yakan güneş ışığı ile yattığım yerde kıpırdandım. Rahatsız olmama rağmen kalkmak istediğim son şey bile değildi. Ama gitmem gereken bir işim vardı. İş!

Hızla doğrulup gözlerimle etrafı süzdüm. Nerede bu lanet olası telefon!? Yastığımın altına, koltuğun arasına, mutfak dolaplarına kadar bakmamın ardından tekrar odama gidip oturdum. Sakince düşündüm. Bakmadığım tek yer banyo idi. Tabi orda olma ihtimali çok düşüktü. Banyoya girdiğimde telefonum lavabonun üzerinde duruyordu. Gerçekten hangi kafayla burda bıraktım bilmiyorum ama... Komiserim Hamza bey beni defalarca kez aramıştı. Üstüne üstlük 1 saat içinde işte olmam gerekiyordu. Her şeyin üstüne benim daha duş alacak hazırlanacak ve kahvaltı yapacak olmam da cabasıydı. Lanet!

"Komiserim gerçekten özür dilerim. Dün gece yorgunluktan uyuyakalmışım" dedim acele ile. "İşe gelmenizi bekliyorum Asel Hanım. Size bir görev teklifinde bulunacağım. Maaşınızın üzerine ilave olarak oldukça iyi bir ücret de dahil olacak. Yarım saat içinde burada olursanız iyi olur." dediğinde korkuyla gözlerimi açtım. Ne yarım saati? Yarım saate bir kadın nasıl hazırlanabilir? Sıçayım böyle işe.

3 dakikalık (sanırsın indoime noodle. Üç dakika da hazır) bir duştan sonra hızla seçtiğim kıyafetleri giyindim. Dar siyah bir kumas pantolon. Beyaz ince bir bluz ve siyah ceket. Stilettolarımı da giydikten sonra gece mavisi BMW 'me bindim. Bu meslekte para derdi yoktu. Ama bu bolluğun sebebi benim çabalarımdı. Emeksiz yemek olmaz diye boşuna dememişler.

Binaya girdiğim gibi karşıma çıkan Yağız ile gülümsedim. Kendisinin en büyük hobisi bana iltifat etmekti. Bu bir süre sonra sinir bozucu oluyordu elbette. "Oooo Asel hanım. Yine mükemmel güzelliğinden ödün vermemişsin." diyerek kolunu omzuma attığında kıkırdadım. "Iltifatin için sağ ol Yağız ama acilen müdürün yanına gitmeliyim." diyerek yanından ayrıldım.

"Gel Asel gel" sesi ile odaya girdim. "Günaydın komiserim. Nasılsınız?" diyerek gülümsedim. "Çok iyiyim sağ ol. Umarım sende iyisindir" dediğinde başımla onayladım. Direk konuya girmek istediği her halinden belli oluyordu. Susup dinlemeye başladım. "Asel şehrin en aktif bölgesinde büyük bir uyuşturucu baronu var. Yıllardır onları suç üstü yapmak için uğraşıyoruz. Her seferinde bir yol bulup aklanmayı başarıyorlar. Senden isteğim gizli bir ajan olarak onların arasına girmen. Görev boyunca gizli görüşmeler yapacağız. Çok dikkatli ve hassas davranmaliyiz. Tabi bunu kabul edersen. Bu baronun baş sahibi Kerem Özeren. Kendisi Tunç Hotel zincirinin de sahibi. Otel işleri sayesinde uyuşturucu madde satışı yapıyor. Otelde kalan çoğu kişi bu adamın ticaret yaptığı kişiler. Bir de bu adamın oğlu var. Asaf Emir Özeren. Uyuşturucu işini babasından daha fazla benimsemiş durumda. Muhatabın olması an meselesi yani. O da Erica Bar isimli bir mekanı işletiyor. Mekan içinde de ticaret yapılıyor. Sen bu göreve girersen onların işine yarayacak şeyler yaparak güvenlerini kazanacaksın. Ardından her hareketlerini bize rapor edeceksin. Bu görevi başarırsak mükemmel olur. Bir kaç gün düşün. Direk cevap vermek zorunda değilsin. Beni mutlaka haberdar et. " dediğinde çoktan düşünmeye başlamıştım. Çok tehlikeliydi benim için. Uyuşturucu ticareti yapan insanlar cinayet vb olaylardan da geri kalmazdı. Bir kaç günümü bunu düşünmekle geçirmek en iyisiydi.

AJAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin