the neighbourhood, you get me so high
'
'Jeongguk'
Parmaklarımın arasındaki kalemi döndürerek büyük beyaz tahtaya bakarken eksik kelimeleri bulmam gerekiyordu ama zordu, başıma giren ağrı midemin bulanmasına sebep oluyordu. Aklım doluydu ve bunun tek sebebi Taehyung'un kendisiydi, bana verdiği sözü tutmayarak sinirlerimi bozmaya devam ediyordu.
Profesör dersin bittiğini haber vererek hepimizi serbest bırakırken son ders olduğu için biraz daha iyi hissediyordum, kitap ve defteri çantama atarak omzuma sapını astım ve yanımdaki kıza selam verdikten sonra kapıya ilerledim. Birkaç kişi yanıma gelerek beraber yürürken onlarla hiç vakit geçirmediğime dair yakınılıyordu fakat arkadaşa ihtiyacım varmış gibi hissetmiyordum. Sevgilim tüm boş anlarımı o kadar güzel bir şekilde dolduruyordu ki, yanımda birilerinin olmasına ihtiyacım kalmıyordu.
Binanın dışına çıkarak kapıya yürürken Taehyung'u otoparkta, siyah arabasına yaslanmış halde buldum. Ellerini üzerindeki kabanın ceplerinden geçirmiş, bakışları benim üzerimde geziniyordu. "Pazar günü bari gel." dedi Dokyeom, ona belki gelebileceğimi söyleyerek yanından ayrılırken ikimiz de gitmeyeceğimi net bir şekilde biliyorduk.
Kollarım Taehyung'un boynuna dolanırken elleri belimi bulmuş, dudaklarını yanağıma değdirmişti bile. "Seni özledim." dedi bu sabah görüşmemişiz ve beni okula getiren o değilmiş gibi, "Ben de seni özledim." dedim, onunla böyle sonsuza kadar kalabilirmişim hissi yine tüm ruhumu sarmıştı. Ona olan hislerim ilmek ilmek işlenmişti, kendimi bir sabah kalkıp ona aşık olarak bulmamıştım ve bu hoşuma gidiyordu, ani şeylerden hiçbir zaman hoşlanmazdım. Dudaklarını, dudaklarıma değdirerek benim karşılık vermeme vakit bulamadan geri çekildi, çantamı omzumdan alarak arka koltuğa attıktan sonra arabanın ön kısmını dolanarak koltuğa oturdum.
İlişkimiz hem ailemiz hem de çevremiz tarafından o kadar güzel bir şekilde karşılanmıştı ki sanki aşkımız, bizim kapıları zorlamamıza gerek kalmadan onları bizim için açıyordu.
Camı indirerek Ekim'in serin havasının arabanın içine dolmasına izin verirken Taehyung'un şehre bağlanan otoban yerine başka bir yola sapması kaşlarımı çatmama sebep oldu. "Nereye gidiyoruz?" diye sorduğumda gülümsedi, "Seni kaçırıyorum, mon étoile." Ona gözlerimi devirerek baktığımda kahkaha attı. "Okul başlayalı sadece üç hafta oldu, sevgilim ve bana anlıyormuşum gibi Fransızca hitap etmeyi keser misin?" diye sorduğumda direksiyondaki ellerinden birini çeneme getirerek oradaki deriyi sevdi. "Sana yıldızım dedim Jeongguk çünkü sen benim için bir yıldızdan daha güzelsin." Ona bakarken elini benim kucağıma indirmiş, elimi sıkı bir şekilde tutmuştu bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you get me so high' taekook
Fanfiction+84 bizim eve bir kargo geldi de size ait sanırım