3.Bölüm-İlk Çığlık

27 1 0
                                    

-ilk Çığlık-

Artık ayağa kalkabilecek gücü kendimde bulmuyorum. Ne yani? Öyle oturup pesmi edeceğim? Asla! Böyle olmamalı. Aa! Bir şey farkettim. İki gündür arkamdan hep aynı kişi geliyor. Komşudur diyeceğim. Değil. Ev sahibi diyeceğim. O hiç değil. Peki ya ne? Bütün bu stresler ve sorular altında tek çarem evi geçindirmeye çalışmaktı. Zamanım varken sigorta nedir öğrenemedim. Of yoruldum. Kanepede uzanmak isterken, yere çullandım. E, yuh yani daha ne diyeyim. Yer çekimine ne oldu? Bir anda kuvvetlendi. Ağabeyim, Annem ve Babam sizi son bir kez daha öpseydim. Bir kez daha sarılsaydım. Neden uyudumki? Neden! Annem ve Ağabeyim kalmıştık. Hepsi benim yüzümden. O uyku bana haram oldu. Artık, yani, ne diyeceğimi bilemiyorum. Günler Günler, Haftalar haftalar, Aylar Aylar geçti. Ailemi toprağa vereli 7 ay 5 gün oldu. Ama 6 ay önce bir haber geldi. Sevinmeyin kimsenin yaşadığı falan yok. Ağabeyim Alperen Memleketinde toprağa verilecekmiş. Artık mezarlığa gidip annemi göresim geliyor ama her gidişimde geriye kalan son duygum canlanıyor benim.- Acı Çekmek... Hayatım karmakarışık. Aylardır, odalarına girmiyorum. Girersem çıldırırım. Kıyafetleri, Fotoğrafları... Hayata tutunacak parçam kalmadı. Mezarlarına her ay yeni bir gül dikiyorum. Nasıl Yaşarım Bilemiyorum!!!

-İlk Yumruk-

Sene 2023 artık 20 yaşıma bastım ama o acıyı bastıramadım. Yıllardır evi kolaçan ediyorum. Gelen gelirimin bir müddetini temel ihtiyaçlar, bir müddetini yoksullara bağışlıyordum. Tabii ki hepsine. Ama bir gün geldi birşey araştırdım. Evi didik didik ettim ve muradıma erdim. Deniledebilir, denilmeyedebilir. Yani nasıl bir duygu anlatamam. Sanki yeniden doğdum. Bütün bunların sebebi, BİR MEKTUP! O mektubu alınca değişik birşey hissettim. Ben 2003'te doğdum. PTT'den geldi mektubum. Tabii ki sahiplenmiyorum. Ama benim hakkımda. 2005'te yazılmış yani ben 2 yaşlarında bir şey iken. Mektupta aynen şöyle yazıyordu;

Ajda Hanım Biliyorsunuz maddi durumumuz taban yaptı. Yerlerde. Ben Dilek'e nasıl bakarım bilemiyorum. Önce Allah'a Sonra sana emanet. O'na kızınmış gibi bak. E'mi...

Artık sözün bittiği yer burası olsa gerek. Daha ne olsun. Her şey kabak gibi ortada! İlk defa birisine sinirlenmiştim. Elimi toparlayıp pencereye bir yumruk attım. Elim kanlar içinde kaldı. Bu kafatası gibi bir şey değildi. Ama yinede hassastı. O mektubu okuduğum an sanki kalbim parçalandı, yer yerinden oynadı. İlk defa kötü bir haber almıyordum doğrusu ama bu nasıl olabilirdi. Gerçek annem kimdi babam kimdi kardeşim varmıydı ben bir Karasoylumuyum! Bütün bu sorular ağır gelmeye başladı. Bundan sonrasını evdeki kameralardan izledim. Bayılmışım, birde öyle şanslıyım ki PTT bana posta getirince evin kapısı açık kalıvermiş. Mahalle çobanı gelip beni görünce 112 Acil'i aramış. Camları kırık görünce, heleki elim kanlar içerisindeyken! Kadın gaspçı girdi zannetmiş. Bir bir anlattı bana. Sinirlenecektim ama niyeti iyi idi ne diyebilirdimki?

-Direnç-

Sadece geriye ben ve en sevdiğim küçük ayıcığım kokki kalmıştık. Onca cam kırıkları içinden bu dirençlerle nasıl çıkabildim anlamış değilim doğrusu. Dışarıya soğuk hava almaya çıkınca posta kutumuzu dolu gördüm.2014'te yazılmış. Arkadaş ne biçim bir iştir bu ya. Birisi ben doğduktan 2 sene sonra birisi üvey annemmi süt annemmi öldükten 1 yıl önce! Tam bu yazıyordu mektupta,

Canım benim Canan Aksoylu kızım Dileğe bakabilecek duruma geldik. PTT'ye Dilek'in 20 yaşında oluşu anında gönderin diyeceğim. O'na bizim İstanbul'da yaşadığımızı söyle. Gelmek isterse gelir. Bu arada posta kodumuz 75392 posta atarsınız. Bu arada Dilek'in ablaları Defne, Bihter ve Çağla onu çok özlüyor. Zaten 2023 te 45 yaşına basacaklar.

O posta koduna yıl bekletmeden, anında mektup göndereceğim.

Anne benim, Dilek. Neden soyadım Karasoylu? Aksoylu olmalıymış. Ha birde Ajda karasoylu 2015 te vefat etti. Buydu acı bir haber işte. Benim babamın adı ne? Ayvaz değil! Ağabeyim varmı! Herşeyi bana bir bir anlatacaksın bana telefonunla beni ara lütfen!

Yoksulluk Mu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin