Genç Efendi ve onun hayaleti - hyunlix -

4.

Karanlık sokakta hızlı adımlarla ilerledi genç bir kız. Kırmızı çiçek işlemeli yeşil elbisesi hızı nedeniyle  ayağına takıldıkça yalpalanıyor. Son anda düşmeden topralandığında yoluna devam ediyordu.
Birisi görseydi, onun hırsızlık yaptığını ve peşinde birileri olduğunu düşünürdü. Daha fazla kendisine eziyet etmesine izin vermeden elbisenin eteklerinden tutarak koşar adım ilerlemeye başladı.

Karanlık gece de altın sarısı parlak saçları her adımında onunla beraber hırpalanarak birbirine karışıyordu. Bembeyaz yüzü ise soğuk havanın yüzünde bıraktığı kesiklerle pembeleşmiş. Arkasına bile bakmadan karanlıkta ilerliyordu. Sektine sıralarından çıktıktan sonra efendisine iletişim tılsımlı göndermesini rağmen geri cevap alamamıştı.  Bir saat boyunca beklemiş olsada ne yapacağını bilemeden batmakta olan güneş ile daha önce girdiği sokağa yürümüştü.

Kendisini takip eden o kız ile karşılaştığında ise uzun süre kaçmıştı. Şimdi ise onu iki sokak geride bırakarak çok önünde ilerliyordu. Nefes nefes girdiği sokakla adımlarını durdurdu. Arkasına çevirdiği bakışlarıyla karanlık yolda o deli kızı aramış, yokluğu ile derin bir nefes alıp dinlenmek için açık bir yerin olup olmadığına baktı.

Sokak tamamen açık içki ve genel evler ile doluydu. İki tarafta da birbirini ile müşteri kapma çabasında olan işletmecileri gördü. Girip çıkan kadın, erkeği izlerken diğer sokaklara göre daha renkli olan bu sokakta parlayan gözlerini gezdirdi. Bir kaç adımından sonra işletmeciler tarafından fark edilmişti. Her biri kendisini överken biri onu dükkanına doğru çekiyordu. Aynı zamanda ne kadar lezzetli yemekleri olduğunu anlatıyordu.

Felix, her birini dinlerken şimdi biri tarafından ahşap binaya çekiliyordu. İçinde ki merak korkuyla karşılaştığında boyun eğerek tüm merakı, heyecanı toz bulutu oldu. Kendini içeride bulduğunda gözleri hızla etrafta dolaştı. Üst katında olan bu han da gözleri dolaşırken işletmeci gözleri önünde belirdi.

"Lütfen oturun güzel bayan."

Yüzü kızaran oğlan başını eğerek kısık sesiyle ilşetmeciye yanıt verdi.

"Ah.. Ama yanımda size ödeme yapabileceğim değerli hiç bir şey yok."

Han sahibi karşısında ki bu güzelliği hızla süzdü. Böyle bir genç güzelliği ilk defa görünüyordu. Burada onun kadar bir kız görseydi unutmazdı. O burada yabancı olmalıydı. Yüzünde ki ifade kurnazlığı barındırırken, sesi kibar ve anlayışlı çıkıyordu.

"Onu daha sonra hallederiz. Lütfen oturun."

Küçük beden gösterilen yere doğru ilerlerken, masalarında oturan bir kaç kişinin bakışları ona kaydı. Ardından fısıltılar başladığında yerine oturmuştu. Bakışları hanın içinde gezinirken, yine o sesi duydu.

"Seni küçük şey! Yakaladım." Bu o deli kızdı.

Hızla kendisine doğru gelirken felix ayağa kalktı. Daha bir adım gerileyemeden bileği sıkıca tutuldu. Yüzünde kendini beğenmiş ifadesiyle kendisine bakan kızı gördü. Tüm gözler ikilinin üzerindeyken kolundan çekiştirilerek kapıya doğru sürüklendi. Bu deli kızın kendisinden ne istediğini bilmiyordu. Bu onu daha çok korkutuyordu. Bileğini çekişitirirken bağırdı.

"Bırak beni!"

Kız hala tuttuğu bileği çekerken, kapıdan çıkıyorlardı. Onları izleyenler ise ne olduğunu anlamamıştı. Felix sinirle arkasından bakan aptallara yardım etmeleri için bağırdığında bir iki kişi kalkmıştı. Yanlarına bile gelmeden kız Kılıcının üzerine bindiği gibi Felix'in belinden tutarak hızla oradan uzaklaştı.

Hyunjin odasına döndüğünde saat çoktan dokuz olmuştu. Bu saate kadar ruhun gelmiş olması gerekirdi. İçeri girerken gökyüzüne baktı. Ay yıldızlarla beraber gökyüzünde dururken, içeriye doğru girdi uzun beden. İçeride durmadan kırmızı parıltılar saçam iletişim tılsımını gördü. Adımları hızla havada asılı duran tılsıma ilerledi. Parmakları arasına aldığında o gülerek konuşan aptal ruh sesini duydu.