Üniversiteye başlamak hayatta yeni bir sayfanın açılması anlamına gelir. Bu yeni sayfada neler yazmak istediğiniz size kalmıştır. Bu yüzden çoğu insan maske takar. İlk başta tanıştığınız insanı bir ay sonra aynı bulamazsınız. Maskesi düşer. Bu yeni başlangıç herkesi heyecanlandırdığı ve korkuttuğu gibi tabii ki beni de korkutmaktaydı. Hiç bilmediğin bir şehirde hiç bilmediğin insanlarla yaşamak oldukça zor bir şey. Düşündükçe de insanın gözünde büyüyor. Ama insan yaşadıkça oraya da alışıyor.
Tabii bu alışma süreci herkeste aynı sürmüyor özellikle de arkadaşlarından saklaman gereken bir şey varsa. Evet her şey tıkırında ilerlerken arkadaş da edinmişken öyle bir hata yaptım ki anlatamam. Aslında büyük bir hata değil ama arkadaşsız kalabilirdim. Üniversitede yakın bağ kurduğum bir kız arkadaşım diğer bölümlerden bir çocuktan hoşlanıyordu. Arkadaşım baya güzel biri reddedilecek biri değil ama çocuk arkadaşımın takip isteğini bile onaylamıyordu. Bir süre sonra yanlışlıkla bir hata yapıp çocuğun dikkatini üstüme çektim ve çocuk ondan değil de benden hoşlandı. Arkadaşıma da yaptığım hatayı söyleyemedim. Çünkü korktum. Onu kaybetmekten, gözünde kötü kız gibi görünmekten korktum. Bir de daha arkadaş olalı da çok olmamıştı. Beni tanımadığı için korkularımın doğru çıkma olasılığı yüksekti.
Çocuğun benden hoşlanabilme ihtimali olduğunu düşündüğüm için onu uzaklaştırma yolları düşündüm. Yakın arkadaşım Eliz'le bir yol düşündük. Eliz'in bir arkadaşı sevgilim rolü yapacaktı. Zaten farklı şehirlerde olduğumuz için de çok da sorun olmayacaktı. Hayatım boyunca bir elin parmağını geçmeyecek yalanlar söyledim. Bu da onlardan biri oldu. Üniversite konuştuğumuz kızlarla olan wp grubuna sevgilim olduğunu yazıp durum kısmına tarih ekledim. Aklımca arkadaşımın hoşlandığı çocuk o tarihi görüp benden uzaklaşacaktı. Bu yalan bir ya da iki gün sürdü. Sonra olmuyor ayrılıyoruz diyip sahte sevgililik olayını bitirdim. Ama işte bir yalanı söyleyince sen artık onu bırakmış olsan bile o seni bırakmıyor. Arkadaşının hayaller kurduğu insanın senden hoşlanması üstüne ona yalan söylemek her gün vicdan azabı duymaya yol açıyor. Bu vicdan azabına biraz olsun ara vermek o ortamdan uzaklaşmak için en yakın arkadaşımın Eliz'in okuduğu şehre gitmeye karar verdim. Her şey de bu kararla başladı.
Yeni bir şehre gelmek gerçekten de iyi gelmişti. Yeni insanlarla tanışıp diğer her şeyi unutuyordum. İlk gittiğim gün arkadaşım oradaki yakın arkadaşlarıyla tanışacaktım. Bunun için de akşam hazırlanıp kafeye gittik. Onlardan önce biz gelmiştik. Arkadaşımla oturup onların gelmesini bekledik. Bu arada arkadaşlarını az çok tanıyordum. Çünkü Eliz'le gizlimiz saklımız yoktur. Onlarla yaşadığı çoğu şeyleri de onların nasıl biri olduğunu da az çok biliyordum. Geldiklerini görünce selam vermek için kalktık. Hayatımda ilk defa birini görür görmez içimden gülmek geldi ama ortada komik bir şey de yoktu. Yanlış anlaşılmamak için başımı aşağı eğip botlarıma bakarken gülüşümü gizlemeye çalıştım. Resimlerdekinden biraz farklılardı özellikle de Hazar. O kadar farklı bir havası vardı ki görür görmez kendini belli ediyordu. Sapsarı saçları, dibi olmayan insanı içine çeken kahve gözleri, yüzünde de insanın içini ısıtan bir gülümsemesi vardı. Bu zamana kadar tanıdığım en güzel yüz o olabilirdi. Ama tabi o zaman yelkenleri suya indirip ilk tanışmada aşık olmak gibi bir hataya da düşecek değildim.
"Hazar" diyip elini uzattı.
"Melis" diyip elini sıktım. Aradan geçen uzun zamanın ardından dönüp baktığımda anlıyorum ki ben onu sonradan değil ta o ilk buluşmadan beri seviyormuşum. O zaman tam olarak ne yaşandı bilmiyordum ama artık cevabını biliyorum. İlk görüşte aşk varsa kesinlikle böyle bir şey olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEĞİŞİM
JugendliteraturO'na dair sözler yazdığım insanı artık unuttum zor olsa da yıllar geçse de unuttum. Yıllar sonra biri aniden hayatıma girdi. Bütün düzenimi, doğru bildiklerimi alt üst etti. İşte değişim de onun hayatıma girdiği ilk günden itibaren başladı. Bu sefer...