- 1 -

691 84 35
                                    

bölüm 1: kaybedilmiş şarkılar

Hafta başıydı. Pazartesi günü, saat öğlene gelmek üzere. Güneşin hareketleri ve insanların davranışlarından az çok anlayabiliyordum.

Her zamanki gibi küçük yer yatağımda yatıp, üstümdeki ince örtüye sarılarak sıcak kalmaya çalışıyordum. O beni bırakalı nereden baksanız üç hafta olmuştu, belki de daha fazla.

Onsuz geçirdiğim bir saniye bile benim için önemli değildi. Size yemin edebilirim ki zaman kavramı, o beni bıraktıktan sonra sanki kaybolmuştu. Bazen bu umurumda olmuyor bazen ise beni delirtecek hale getiriyordu.

Gözlerimden akan yaşları tek elimle sildim ve biraz daha yastığıma sığındım. Zar zor kirasını sokakta kazandığım paralarla yetiştirdiğim bu apartman dairesi, gün geçtikçe sanki üstüme çökecek gibi hissettiriyordu. Gerçi, ben o gittiğinden beri hiç düzgün bir nefes alamadım ama alışamıyor insan bazı şeylere.

Bilirsiniz ya bu hissi, en ufak olayların ardından da olsa hissedilen bu üzüntüyü. Mesela yalnız birinin eve gitmek için bile olsa arkadaşlarından ayrıldığında hissettiği o hüzünü. Herkes en az bir kere yaşamıştır eminim, onun gibi bir şeydi işte bu.

Sadece daha fazla canımı yakıyordu. Neden biz olmak zorundaydık? O gün eğer birlikte randevuya çıkmasaydık da olur muydu böyle bir şey? O gün sadece evde kalsaydık kaybeder miydim ben yine sevdiceğimi?

Hiç hayatınızın aniden yerle bir olacağını düşünmüş müydünüz acaba? Ben de düşünmemiştim, ama işte hayat denilen öyle bir acımasız gerçek var ki bir anda mükemmel olan yaşamınızı cehenneme dönüştürebiliyor.

Belki de bütün suç bendeydi, ya da bunların olmasına izin veren tanrıda.

Düşüncelerimle baş başa kaldığım bir diğer gün başlamıştı işte. Yine acı dolu, yine yalnız ve yine çaresiz. İş çıkışı saatlerine doğru sokağa çıkıp eskimiş gitarım ile onun için yazdığım şarkılarımı söylemeyi bekliyordum.

Birlikte yazdığımız onca şarkıyı o gün bugündür bir kez bile söylememişimdir. Neden? Cevabını bilmiyorum, bilmek de istemem açıkçası. Rahatsız eder beni, bu sefer zar zor uyukladığım gecelerimi elimden alır düşüncelerim. 

Ben kendi kendime düşünürken dışarıdan gelen araba sesleri sayesinde zamanın geçtiğini anladım. Şimdi hazırlanıp sokağa çıkmam gerekiyordu, üstümde düzgün kıyafet olmasa da ayrıca kış ayında olsak bile zorundaydım. Yoksa tamamen evsiz kalırdım ve inanın bana bu hiç iyi olmazdı.

Titreyerek yatağımdan kalktım, önce üstüme daha düzgün olduğunu düşündüğüm bir şeyler giydim, sonra ise gitarım ve nota defterim ile apartmandan çıkmak için hareketlendim.

Uzun zamandır parasızlık, aynı zamanda geçirdiğim bu derin üzüntü nedeniyle kestiremediğim saçlarımı ellerimle düzelttim.

St. Petersburg soğuğuna alışmış olduğumu düşünüyordum oysa ki bu düşüncenin yanlış olduğunu sokağa çıktığımda anladım. Olduğum yer oldukça fakir bir mahalleydi, sanki Petersburg'a yakışmayan aykırı bir yer. Onun güzelliğine yakışmayan beni hatırlatıyor ne zaman dışarı çıksam.

Şarkılarımı söylemek için her zamanki yerime yürüdüm yavaşça. İnsanlara baktıkça moralim yerle bir olurdu hep. Çünkü onlar mutluydu; aileleri vardı, evleri vardı, paraları vardı. Düzgün bir işleri vardı. Ben peki? Sokakta şarkı söyleyip para kazanmaya çalışan, kazandığı tek tük paralar ile yapayalnız hayatta kalmaya çalışan bir aptal.

kibrit kutusu ¦ taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin