ya yixing, bu kim

106 11 0
                                    

Masada benim iznim olmadan benimle ilgili kararlar vererek bunu bir de herkesle paylaşabiliyor oluşu beni delirtmişti. Rowoon pişkin pişkin gülümsemeye ve gözlerini hepimizin üzerinde gezdirmeye devam ediyordu. Sürümüzün gelecekteki alfasıyla aynı masada oturduğumun farkında olmaması mümkün değildi, bu yüzden gelmeden önce ceylan yüreği yediğini falan düşünmeye başlamıştım. Ancak Baekhyun sanırım ona karşı hiçbir şey yapamayacak konumda olan tek kişiydi. Çünkü bu geleceğini ve sürüyü tehlikeye atabilirdi.

"Ee Baekhyun, arkadaşını mühürlemek isteyen birine karşılık verememek seni sinirlendirmiyor mu? Ah, form değiştirip boynumu kopartmak istiyormuşsun gibi bakma bana alınıyorum."

Bir alfa olmasına rağmen nedenini anlamadığım şekilde cılız görünüyordu. Boyu uzun ve vücudu hafif kaslı görünse de bizim sürümüzdeki en cılız alfaya bile yenilebileceğini hissetmiştim.

"Eğer sana zarar verirsem iki sürü arasında savaş başlatmış olacağımı bildiğinden bu kadar rahatsın, ancak ben sana hiçbir şey yapamayacak olsam bile Sehun'a dokunamazsın. Şimdiden herkesin dikkatini çektin, en ufak hareketinde kıyma olursun Rowoon."

Dirseklerini masaya yaslayarak çenesini avuçlarına yerleştirmişti ve şirin olma çabası yalnızca midemi bulandırıyordu, üçümüze de gülümseyerek tatlı mimiklerle baktığında Yixing dayanamayarak kafasının arkasına bir tane geçirmiş ve yerinden kalkarak Rowoon'u da ensesinden yakalayıp kaldırmıştı. Yixing'den uzun olmasına rağmen yanında küçük görünen Rowoon hâlâ gülümseyerek bana bakıyordu.

"Seni it gibi şehirden atmadan gitsen iyi olur Rowoon, yoksa burada gerçekten kıyma olacaksın. Üstelik bunu tek başıma bile yapabilirim. İnan diğerlerinin elini sürmesine gerek kalmaz."

"İstersen bir de Sehun'a sor Yixing, belki o kalmamı istiyordur."

Yixing bana bu herif ne diyor bakışları atarken omuz silkmiştim. Kollarımı göğsümde birleştirerek bacak bacak üstüne atmış ve onu küçük gördüğümü anlaması için onu baştan aşağıya süzmüştüm.

"Siktirip gitmesini sağlamak için neden hâlâ bekliyoruz kıvırcığım?"

Cümlemi kurduktan sonra sırıtmaya başladığım an Rowoon'un kaşları çatılmış ve Yixing'in elinden kurtularak bana doğru yürüyerek sandalyemi tekmelemişti. Biraz geriye kaymam dışında başka hiçbir şey olmazken gözlerimi devirerek aynı küçümseyici bakışlarla yüzüne bakmaya devam ediyordum. Baekhyun'a doğru bakarak gülmüş ve bu hareketinden etkilenmediğimi göstermek amacıyla dikkatimi sürekli dişlerimle koparttığım tırnaklarımın kenarlarına vermiştim. Bu Rowoon'u daha da sinirlendirmiş olacak ki bana doğru yaklaşarak yumruğunu havaya kaldırmış, aynı hızla da vurmaya kalkmıştı.

Hareket eden minik yumruğu onun neredeyse bir buçuk katı kadar iri olan eller tarafından kesilirken başımı arkaya atarak kahkaha atmıştım. Duyduğum çıtırtılar sanırım birkaç parmağının kırıldığını gösteriyordu. Birkaç sızlanma duyduğumda bakışlarımı tekrar Rowoon'a çevirmiştim.

"Baekhyun sana seni burda ham yaparlar demedi mi kuçu kuçu? Ran'ın yanıbaşındayken böyle şeyler yapman cidden beni çok güldürdü. Umarım ikiniz çok eğlenirsiniz."

Ona karşı bu kadar rahat olmamın tek sebebi tabii ki de bizim masamıza kurulduğundan beri abimin koruyucu aurasını etrafımda hissetmemdendi. Yixing'in de onu tahrik etmekten başka bir şey yapmaması büyük ihtimalle abimi gördüğü içindi. Artık bütün yük abime kaldığına göre burayı terk edebilirdik. Gülümsemeye devam ederek parmak uçlarımda yükselmiş ve abimin tatlı gamzesini öperek restoranın çıkışına ilerliyordum. Baekhyun ve Yixing de arkamdan fısıldaşarak geliyorlardı ve Yixing adeta Baekhyun'u sürüklüyormuş gibi bir şeyler duyuyordum.

"Yixing bu kim? Woah, cidden çok yakışıklı. Sehun'u nereden tanıyor? Ya Yixing, bu kim diyorum! Siktir Sehun sen bir de adamı öptün. Jongin duyarsa bittin biliyor musun? Dur bir saniye, bu adam birkaç yıl önce sürünün rekor kıran avını yakalamamış mıydı?"

"Evet Baekhyun, rekoru kıran adam bu. Ran, Sehun'un abisi. Ve hayır Sehun Jongin bunu görürse bitmedi çünkü abisi yapabilse Sehun'u katlayıp cebine koyardı."

Restoranın kapısına varmak üzereyken arkadan duyduğum küfürler ve yumruk seslerine dönmüştüm. Abim Rowoon'un üzerine çıkmış, yaptığı saygısızlığın karşılığını vermeye başlamıştı.

Baekhyun ve Xing'in ortasında, ikisinin de omuzlarıma attıkları kollarıyla birlikte yürürken şu an ağzımda bir lolipop olması beni çok havalı yapar diye düşünüyordum. Baekhyun sağ tarafımda abimin müthiş görüntüsüyle ilgili bir şeyler söylüyordu. Chanyeol ile vakit kaybedeceğine onu ayartsaymış ne güzel olurmuş gibi şeyler. Onu duymazdan geliyordum çünkü hadi ama, abimin Baekhyun'la ne işi olurdu ki? Bilemiyorum, gönlünüzün kimi seçeceğini bilemiyorsunuz ama umarım olmazdı. Hayır abimi kıskanmamıştım. Baekhyun'un kafasına bir tane tokat atıp aralarından sıyrılmış ve yüzümü onlara dönerek geri geri yürümeye başlamıştım.

"Abimi boşver Baekhyun, asıl biz bu yaşananları Jongin'e nasıl anlatacağız? Yanından ayrıldığımda uyuyordu ve uykuya dalmadan önce siktiğimin, Xing vurmasana! Rowoon'u yüzünden beni evlenmeden evden çıkartmayacağını söyleyerek odasına neredeyse hapsetmişti. Ama az önce yaşananlar yüzünden bir hafta bile bekleyemez hemen bu akşam mühürler beni o deli. Onu endişelendirmeden açıklama yapmalıyız yoksa Jongin gerçekten-"

Geri geri yürüdüğüm için önümdeki çocukların tepkilerini gerginliğim sebebiyle fark edememiş, arkamdaki biricik çiçeği burnunda nişanlımın kokusunu hissedemediğim gibi göğsüne çarpmıştım.

"Arkamda o var değil mi?" İkisi de korkak bir gülümsemeyle başlarını sallarlarken kır bahçelerini aratmayan omega kokumu ortaya çıkarmış, olduğum yerde dönerek kocaman gülüşümle Jongine sevimli bir bakış atıp sarılmıştım. Elbette yüreğimdeki kuşların kanat çırpışlarını hissediyordu. Kıkırdayarak geri çekildiğimde çok bir şey duymamış olmasını umarak sinirli bakışlarını yumuşatır belki diye arkamdaki küçük koyuncuk ve köpekciği umursamadan dudaklarından öpüvermiştim.

"Bana söylemeniz gereken şeyi hemen şimdi duyabilir miyim acaba? Bay Oh Sehun?"

Kem küm ederek konuşmaya çalışırken arkamdaki Yixing'e uzanıp arkasına saklanmayı düşünüyordum ki elimi uzattığım yer kocaman bir boşluktan ibaretti. Dönüp baktığımda ikisi de yok olmuş, sokağın oldukça uzağında koşmaya devam ediyorlardı. Dudaklarımı birbirine bastırıp yeniden Jongin'e döndüğümde ise derin bir nefes aldım ve yaklaşık yirmi dakika önce yaşanan her şeyi birer birer, tek bir noktasını bile atlamadsn ona anlattım. Tabii bunu yaparken bol bol öpücük, sarılma, gülücük ve hakaret kullanıyorum. Yine de Jongin'in abimin yanına koşturmasına ve Rowoon'un içini rahatlatacak bir hale getirilip getirilmediğini kontrol etme isteğine engel olamamıştım. Üstelik Jongin anlattıklarımın ardından benimle tek kelime konuşmamıştı.

kokunun izi | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin