end

81 14 9
                                    

“insanoğlu acizliğinden büküyor dizlerini karşında,” diye bağırıyordu tanrı'nın secdegâhında.

bir. iki. üç.

“tanrı kendini gizledi.”

üç. dört. beş.

“tanrı kendini gizledi.”

beş. altı. yedi.

“tanrı öldü, rose.”

derin bir nefes alıp, gözlerini kapattı zeyn. “tanrı öldü, anlıyor musun? şu aptal satırları tekrarlamayı kes artık.”

“annem tanrı'nı korkuturdu. tanrı korkunca gizlenir, zeyn. tanrı'nı korkuttun. tanrı'nı korkutmamalıydın.”

“gözünün önünde öldürdüm onu,rose. gözünün önünde yokettim.”

rose gülümsedi, “tanrılar ölmez ki dostum,” dedi gitgide incelen sesiyle. “tanrı'nı öldüremezsin.”

“rose,rose,rose, hâlâ anlamadın mı, ben tanrı'nı öldürmeseydim, tanrı seni öldürecekti. ona olan sevgin, günün birinde seni öldürecekti. fakat görüyorum ki, senin bundan kurtuluşun yok. tanrı senin için varolduğu müddetçe, sen gözümün önünde böyle adice bir sevginin uğruna, mahvolacaksın.”

zeyn'in titreyen sesi, titreyen elleri, düştüğü korkunç durumu açıklamaya yetmiyordu. gözünden akan tek damla yaşı hırsla elinin tersiyle silip, çıkmaya yeltendiği ân, rose'nin bir başkasına çakırkeyif olduğunu düşündürecek sesi ile duraksadı.

“diyelim ki, tanrı öldü zeyn. tanrı'nı yokettin. ne yapacaksın? yıllardır tutunduğum tek varlığı aldın elimden..onun gözlerinin,gülümseyişinin normal olmadığını,onda ilahi'den kalma bir şeyler olduğunu sana söylemiştim.”

oturduğu yerden ayağa kalktı, yüzü ciddiydi. zeyn'in bir adımlık mesafesinde dayandı. “biz birlikte büyüdük zeyn. tanrı daha üç yaşımdayken seçti beni.”

“seçmedi!” diye bağırdı zeyn, “tanrı daha üç yaşındayken öldürdü seni,rose.”

aralarında duran bir adımlık mesafeyi kapatıp, nefeslerinin birbirine değeceği kadar yakınına sokuldu zeyn. ellerini rose'nin yüzüne yerleştirip, gözlerini gözlerine dikti.

“rose,” dedi iç çekerek, “seni seviyorum. senin tanrı'nı sevdiğinden daha çok, daha ilâhi bi hisle, seni seviyorum. anlıyor musun?”

dudaklarının arasından fısıltıya dönüşerek çıkan kelimeler, rose'nin yüzünde hiç bir titreşim yaratmadı.

“özür dilerim, zeyn.” diye mırıldandı, “seni seviyorum. fakat hiç bir sevgi tanrı'ya olan sevgimin üzerine çıkamazdı. tanrı'nı geri kazanmak için,”

avcunda gizlettiği bıçağı, zeyn'in göğsüne kaldırdı ansızın, ve gözünü bile kırpmadan bastırdı.

“tanrı'mı geri kazanmak için,”

“yirmi üç kez.”

zeyn tanrı'nı öldürdüğü bıçağı göğsünün içinde hissetti, defalarca-

rose gözlerini yumdu, ellerine yığılan kana gülümsedi.

“tanrı'ya kadar elvedâ, sevgilim.” diye mırıldandı, gülümsemesi uzun süre yüzüne hâkim kaldı.

zeyn gözlerini yumarken dünyaya, yüzünde seğiren tebessüm tanrı'nın aldığı intikamın tüm hazzını mahvetti.

tanrı yokolmamış, yoketmişti.

üstelik, ikisini de.

son.

16 sentyabr, 2021
12:02

23.

tanrıya kadar elvedâ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin