Diana'nın evi

5 4 0
                                    

Diana ve Pelin dükkandan çıktıklarında top şeklinde bir araç gördüler. Diana anahtarını top şeklindeki aracın üstünde bulunan deliğin içine sokup çevirdi ve top şeklindeki şey açıldı. Diana içine binip:
- Hadisene içeri bin. Dedi.
Pelin de içeri binerken sormaya başladı:
- Bu içine bindiğimiz şey de ne?
- Sen hiç Pokki ye binmedin mi?
Derken oturduğu koltuğun önünden çıkan direksiyonu tuttu ve ayağının altındaki gaz a bastı.
- Benim geldiğim yerde bunların ismi Pokki değil. Biz araba diyoruz. Ayrıca top şeklinde de değiller.
- Sen ne kadar garip bir yerden geliyorsun. Pokki yok büyü yok. Çok sıkıcı olmalı.
- Aslında pek sık sıkılmam orada. Ama burası gerçekten daha eylenceli.
Onlar bu konuşmaları yaparken Diana nin evine gelmişlerdi bile. Pokki den çıktılar ve Evin içine girdiler. Ev küçüktü evet ama çok da şirindi ve bu Pelin'in ilgisini çekmeye yetmişti anlaşılan. Kapının yanında bir saat pencere ve bir fotoğraf tablosu vardı. Onun da yanında iki kişilik tatlı bir kanepe duruyordu. Kanepenin üstünde yırtılmış yıpranmış ve koyu renkte kitapların durduğu bir kitaplık vardı. Onun önünde de bir çalışma masası vardı. Çalışma masasının yan tarafında da küçük ve dağınık bir yatak duruyordu yatağın üstünde de iki tane kirli çorap vardı. Duvarlar, zemin ve taban tatlı bir sarı rengine boyanmıştı. Bu Peline güzel gelmişti. Diana:
- Evet evim belki biraz küçük ama ikimize rahatlıkla yeter. Bak sen bu koltukta yatabilirsin. Bende yatağımda yatarım. Her neyse yatmadan önce dişlerini fırçalamak istersen şurdaki kapı lavaboya açılıyor oraya gidebilirsin. Ben yatağıma yatıyorum.
- Peki ben dişlerimi fırçalamaya gidiyorum.
Yataklara yattıkları gibi uyudular ve sabaha kadar uyanmadılar.

Gizemli KolyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin