Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AİLE DRAMASI
Zangoç çanları saat altıda çaldığında, Magda tüm bu seslerden hemen önce uyanırdı. Günün tüm şeytani nefeslerini sabahın erken saatlerinde içine doldurarak tanrısına dua ederdi, günahlarından arınabilmek için. Tanrım günahlarımı affet. Tanrım günahlarımı affet. Tanrım günahlarımı affet ve beni yanına al.
Magda eğer bir dileğinin kabul olacağını bilseydi, tanrısından onun ölümünden hemen önce kardeşlerinin canlarını da almasını isterdi. Magda ölümde bile onlarsız yapamazdı.
İnsan özünün beslendiği kötülüğü, içinde bir yerlerde kımıldandığını hissediyordu. İnsanoğlunun iyi tarafını alt edebilecek olan mutlak gücün varlığına inanıyordu çünkü kötülük daima iyilikten daha tatminkar olmuştur. Magda'nın arzularından tamamen ayrılmış ruhu onu kendi bedenine hapsettiğinden beridir, ilkel olan sapkın bir dürtü bedenindeki tüm karışları yağmalıyordu. Magda korkuyordu. Korkularıyla beslenen, aç bir kadındı. Ondan beslenen bu kötülüğün, onu kendine dönüştüreceğinden korkuyordu.
Hiç kendine yeni bir elbise alamamıştı. Hiç tiyatroya gidememişti. Hiç kasabanın sokaklarında gönlünce gezememişti. Magda hiç müzik dinleyememişti. Babası müziğin günah olduğunu söylerdi ona oysa Magda müzik için çırpınan ruhunun kanatlarını daha çocukken kırmıştı. Magda arada bir kendini kaptırır, ekmek almaya gittiği fırının karşı sokağındaki handan dışarı taşan müziğin ritmini mırıldanırdı. Çok sürmezdi Magda'nın dudağındaki güzel mırıltının bitmesi. Onun ince dudaklarına en çok ağıtlar yakışırdı.
Magda, kanlı bir yuğun ardından geriye kalan üç erkek kardeşinin artık annesiydi. Cehennemin koylarında yaşarken en çok da annesi tarafından ona vaat edilen cennet topraklarını göremeyecek olmasına üzülüyordu. Çünkü Magda tanrıya kimsesiz olduğu için inanıyordu.
***
GLABER'İN ÇOCUKLARI... Dört kardeşin hikayesinin Magda tarafından anlatılacağı kısa bir aile draması olacaktır.