-5-

105 7 1
                                    

Bir gece gökyüzüne bak. Yıldızlardan bir dünya yarat. En parlak yıldızı en sevdiğin insan olarak düşün. Kaybettiklerini yıldız olarak düşün. O zaman geceler daha az hüzünlü oluyor.

***

"Sadece dolaşıyoruz birşey aramıyoruz." dedim.

"Siz burda yabancısınız. Buralarda dolaşmayın sizin için tehlikeli olabilir." dedi. Sanırım aradığımızı bulduk.

"Nasıl bir tehlike olabilir ki?" dedi Alper.

"Sözümü tekrarlamayı sevmem o yüzden hemen geri dönmenizi söylüyorum." dedi yabancı.

"Pardon ama sadece dolaşıyoruz. Kimseye bir zararımız yok ve merak ediyorum nasıl bir tehlike olabilir?" dedim.

"Sözümü tekrarlamayı sevmediğimi söylemiştim. Şimdi geri dönün ve gidin." dedi yabancı.

"Pekala hadi gidelim burdan. Manyağın biri gelip beni kessin istemiyorum." dedim ve Alper'in kolunu çekiştirdim.

"Pekala gidiyoruz." diyip geri döndü Alper.

Hava karardığı için Üst'e geri döndük ve babama rapor verdik. Ardından yemek yiyip hemen odama çıktım. Gerçekten çok yorulmuştum. Üstümü değiştirip yatağa yattım. Bir türlü gelmeyen uykuma oflayıp telefonumu elime aldım. WhatsApp'a girip mesaj varmı diye baktım. Arkadaş grubundan bir sürü mesaj vardı. Hepsini tektek okudum ama birşey yazmadım. Her zamanki gibi dedikodu yapmışlardı.

Telefondan da sıkılıp yatakdan çıktım. Üstüme hırkamı alıp odadan da çıktım. Temiz hava almak için balkona doğru yürüyordum ki babamın sesini duydum. Sesi biraz yüksek çıkmıştı. Kiminle konuştuğunu merak edip sesin geldiği yöne doğru gittim. Kapısı hafif aralık bir odada babam ve Baş Yönetici vardı. Hararetli bir şekilde konuşuyorlardı.

"Gerçekten bunu yapmak istediğine emin misin?" dedi babam.

"Başka çaremiz yok. Bunu yapmamız gerekiyor."

"Olmaz. Yapamayız."

"Lütfen biraz sakin olur musun?"

"Söz konusu çocuklarımız olunca sakin olamam."

"Ah yapma böyle. Başka çaremiz yok. Eğitimli olabilirler ama güçlü değiller. Ancak bu şekilde o yaratıkları alt edebiliriz."

"O zaman çocuklara soralım. Onlar karar versin."

"Neyi bize soracaksınız." dedi ne zaman geldiğini fark etmediğim Alper.

Kapıyı tamamen açıp içeri girdik. İkiside yüzlerimize saf bakışlar atıyorlardı. Hiç birşey konuşmadık der gibi.

"Söyler misiniz artık?" dedim.

"Tamam. Madem çocuklara sormak istedin, tamam. Hadi soralım. Çocuklar gidip bütün ekibi uyandırın ve toplantı odasında buluşalım." dedi Baş Yönetici.

Bir süre daha birbirimize baktıktan sonra odadan çıkıp diğerlerini uyandırdım. Toplantı odasında buluştuk ama kimseden çıt çıkmıyordu.

" Hadi sizi dinliyoruz. Ne soracaksanız sorun. " dedim sabırsız bir şekilde.

"Tamam ben başlayım." dedi Baş Yönetici.

"Çok eskiden beri bir deney üzerinde çalışılıyor. Yarı insan yarı vampir. Son 1 aydır aldığımız sonuç pozitif. Yani bir insanı yarı vampir yarı insan yapabiliyoruz. Ve biz düşündük ki sizede bu serumdan yaparsak içlerine daha iyi girebileceksiniz. Tamamiyle vampir olmayacaksınız. Yarınız insan olacak. Yani gündüzleri de dışarıda dolaşabilecek, yemek yiyebileceksiniz. Ve tabi ailelerinizle yaşayabileceksiniz. Bunu size soruyorum. Eğer kabul ederseniz hemen uygulamak istiyoruz. "

" Neden böyle bir şey düşündünüz? "dedim.

" Vampirlerden bir mesaj aldık. Sizi fark etmişler. Geri çekilmemizi yoksa size kötü şeyler yapacaklarını söylemişler. Yani ya operasyonu iptal edeceğiz yada bir üst düzeye taşıyacağız. Karar sizin. " dedi babam.

Herkes kendi arasında fısıltılı bir şekilde konuşuyordu. Ben ise sadece o yaratıkları ancak bu şekilde yok edebileceğimizi biliyordum. Ya bu serumla yarı vampir olacağım yada vampirler beni bulup intikam almak için beni vampir yapacak. Öldürme ihtimalini de düşünürsek bu serum daha cazip geliyor. Hem ne demişler 'Savaşmadan önce düşmanını iyi tanı.'. Bende düşmanımı iyi tanımak istiyorum. Bir adım öne çıktım. Herkes bana bakıyordu.

"Ben varım. Yapalım şu serumu." dedim.

Ardımdan herkes teker teker öne çıkıp yapacağını söyledi. Kimse korkmamıştı veya korktukları için yapıyorlardı. Ama geri çekilme hakları da vardı. İğrenç yaratıklardan biri olmak istemezdim ama onların soyunu tüketeceksek bunu yapacağım. Korkmuyorum aksine serum yapıldıktan sonra daha güçlü olacağımı biliyorum.

"Tamam o zaman. Hadi başlayalım." dedi babam.

Babam odadan çıkıp takip edin işareti verdi ve herkesle beraber bende babamı takibe başladım.

"Yeni bir eğitim göreceksiniz. Ha birde uykuya ihtiyacınız olmayacak." yürürken bir yandan da bize yaşayacaklarımızı anlatıyordu. "Haftada 1 veya 2 kez kan içmeniz gerekcek. Oda hayatta kalabilmek için. Güçleriniz artacak. Yeni özellikler kazanacaksınız ama geri kalan herşey normal hayatınıza uygun olacak." dedi ve durdu.

"Burada size serumu uygulayacağız ve ardından sizi 2 saatliğine tutsak tutacağız. Serumun dağılması ve vücudunuzun alışması için. Daha önce aldığımız kanlarınızla zaten bir deney yaptık. Hepinizin de kanı bunu kaldıracak kadar güçlü. Artık içeri girebilirsiniz. " diyip arkasındaki kapıyı açtı ve içeri girdi.

" Aklınızda daha birçok soru olduğunu biliyorum. Onları zamanla cevaplayacağız. Şimdi başlayalım. 2 saat sonra görüşürüz. " diyip dışarı çıktı ve kapıyı kapattı.

İlk ben gönüllü olduğum için en öne geçtim. Arkalarda dursaydım eğer korkup kaçabilirdim. Hemşireye benzeyen kadın beni bir koltuğa oturttu ve biraz beklememi söyledi. Yaklaşık 2 dakika bekledikten sonra koluma iğne yaptı. Canımı fazla yakmamıştı.

"İzi kalcak. Hepinizde. Bu sizi onlardan ayırt etmek için. Kalkabilirsin." dedi.

Koltuktan kalktım ve biraz uzaklaştım. 2 adet iri yarı adamla karlaştım. Bir süre birbirimize baktık. Ta ki benim koluma ağrı girip yerde kıvrandırana kadar.

"Başladı. Hemen götürelim." dedi iri adamlardan biri.

Beni kucağına aldı ve taşımaya başladı. Gözlerim puslu görmeye başlamıştı. Kolumun ağrısı yavaş yavaş tüm vücuduma dağılıyordu. Beynime bir perde inmişti sanki, hiç birşey düşünemiyordum. Başıma bir ağrı girdi ve kolumu unutmamı sağladı. Kulaklarım duymaz oldu. Öldüğümü sandım ancak bayıldım.

Kızıl Ay +18 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin