i wanna learn to love

548 56 18
                                    

Peter yeniden mutluydu. Bazı şeyler istedikleri gibi gelişmemiş olsa da, şimdilik herkes hâlinden memnun görünüyordu. Belki ufukta görünen bir kaos vardı, giderek yaklaşıyordu ama tüm bunlar şimdilik umurunda değildi. Hayatın tadını çıkarıyordu. Arkadaş grubuyla yeniden eğlenmeye başlamıştı ve hiçbir şeyin keyfini kaçırmasına izin vermeyecekti.


Artık drama istemiyordu. Aşk ile ilgili her şeyden uzak duruyordu. Aşkın ve insan ilişkilerinin ne kadar yıpratıcı olduğunu çok iyi biliyordu. Bunu geçen yıl yakından tecrübe etmesi bir yana, bu sene dostlarının başlarına gelenlerden sonra daha fazlasını kaldıramazdı.


Önceki senenin ne kadar berbat geçtiğini hatırladı. Ravenclaw'daki bir kızdan hoşlanıyordu; Heather. Sarı saçlarını daima iki yandan at kuyruğu yapan, rengarenk bandanalar takan bir kızdı. Moda anlayışı jileden ibaretti. En sevdiği kot jilesinin üstüne bir sürü rozet takar, diz boyu renkli çoraplar giyerdi. Her zaman yanında bir bez çanta bulunurdu ve içi de romanlarla dolu olurdu. Ders aralarında avluya çıkıp sigara içerdi fakat ellerine taktığı onlarca yüzük yüzünden sigarasını bir türlü sabit tutamaz, sık sık yere düşürürdü. Muggle doğumluydu ve daima Peter'ın bilmediği filmlerden bahsedip dururdu. Yine de Peter ondan hoşlanmıştı.


Ama kızın âşık olduğu başka biri vardı, Peter'ı reddetmişti. Arkadaş kalmak istedilerse de, bunu da yapamadılar. Çünkü Peter ondan hoşlanmayı bırakamadı ve kısa zaman sonra Heather, âşık olduğu çocukla birlikte oldu. Onları birlikte görmek Peter için fazla acı vericiydi. Konuşmaları giderek azaldı ve en sonunda tamamen kesildi. Birbirlerine sadece günaydın diyerek geçtikten bir süre sonra bunu yapmayı bile bıraktılar. Hiç arkadaş olmamış, hiç tanışmamışlar gibi iki yabancıya dönüştüler.


Peter'ın bu olayı atlatması aylar sürmüştü. Heather, onun ilk aşkıydı ama ilişkileri hiç başlamadan bitmişti. Oysa kızın ilk aşkı, hâlâ sürmekteydi. Birkaç gün önce yıl dönümlerini kutlamışlardı. Gerçi, Peter onları gördüğünde hiçbir şey hissetmiyordu artık, mutlu olmalarını diliyordu yalnızca. Yine de bir daha kimseyi Heather'ı sevdiği gibi sevebileceğini sanmıyordu.


Yanılıyordu.


Gryffindor masasındaki oyunları bittikten sonra herkes dağılmıştı. Bütün arkadaşları başka işlerle ilgilenmek için ortadan kaybolduğunda masada geriye sadece Peter ve Violet kalmıştı. Kıvırcık saçlı kız, masanın karşısından ona gülümseyerek bakıyordu.


"Bir şeyler içmek için kasabaya sızmak ister misin?" Violet sordu.


"Olur," dedi Peter.


Çocuğun cevabıyla kızın yüzündeki gülümseme genişledi. Oturduğu yerden kalktığında, Peter onu daha iyi görebildi. Çizgili kazağının üstüne kırmızı bir jile giymişti kız, ayağında upuzun çizmeleri vardı. Masanın üstündeki Gryffindor atkısını boynuna doladığında tamamen binanın renklerine bürünmüştü.


Bu görüntü, Peter'ı tuhaf hissettirdi. İki kız birbirlerine hiç benzemiyorlardı bile. Heather beyazken, Violet siyahtı. Biri sarı düz saçlara sahipti, diğeri ise koyu kahve kıvırcık saçlara. Benzemek bir yana, birbirlerinin tam zıttılardı. Heather güzeldi, Violet ise çok daha güzeldi. Jilenin Heather'a bile bu kadar yakıştığını düşünmemişti Peter. Yine de ona, Heather'ı anımsatıyordu. Onu gördüğünde hissettiği o garip karıncalanma hissini hatırlatıyordu. Kız gülümseyerek ona bakarken hissettikleri, bundan bile fazlasıydı.

wish upon a star | wolfstarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin