1.0

59 9 12
                                    

Hoseok, başını yastığa koyduğunda sanki kendisinin bulutların üzerinde olduğunu hissediyordu. Hatta bulutlar bile şu an hissettiklerini tarif edemezdi. Bir yanı mutluydu, bir yanı endişeli, bir yanı korkuyordu, bir yanı cesur...
Bu kadar duygu karmaşası hayatı boyunca yaşamamıştı, yaşamayacağını da çok iyi biliyordu. Onca şeyin tek bir sebebi olması, kalbinin defalarca kez atmasına sebep oluyordu. Yoongi...

Düşünmekten uyuyamayan Hoseok, yavaşça kalkarak salona ilerledi. Tahminince saat gece 3 civarlarındaydı. Aklına Yoongi'nin kimseyi umursamadan ona söylediği cümle gelince tatlı bir gülümseme yayıldı yüzüne. Kendisinin cennet kapılarını açmasını istemesi ne demekti diye düşünürken oturdu ve yastığı kucağına alıp sarıldı. "Şu an bu yastık yerine keşke sen olsaydın, Yoongi." Kendi kendine mırıldandığı cümle bile kalbinin hızlı atmasına sebep oluyordu.

O sırada merdivenlerden gelen bir sesle kafasını oraya çevirdi. Yoongi, uykulu gözleriyle saçlarını kaşıya kaşıya aşağı iniyordu. Son merdivende durdu ve yastığa sarılmış şaşkın gözleriyle kendisine bakan Hoseoku fark etti. Büyük ellerini gözlerine getirerek ovaladı, böyle bir tabloyu görmeyi beklemiyordu.

"Hoseok burada ne arıyorsun?" dedi boğuk sesi ve karışık düşünceleriyle. 'Ne arıyorsa arasın Yoongi, daha ne isteyebilirsin ki hayattan?' diye de ekledi içten içe. Hoseok yastığı bırakıp heyecanla konuştu; "Hiç, hiç bir şey sadece uyku tutmadı."
Yoongi aldığı cevapla birlikte sersem adımlarla Hoseokun yanına ilerledi. "O zaman beraber hiç bir şey yapalım, hm?" dedi ve kendini yanına bıraktı yavaşça. Uykudan açılmayan gözleri yanındakine bakmak için can atıyor ve asla da bakmaktan çekinmiyorlardı. Hoseokta bu durumdan muzdaripti aslında. Aralarında oluşan bağın, olup biten her şeyin farkındalardı.

"Sen neden uyandın peki?" diyerek kafasını anlık bi cesaretle Yoongi'nin omuzuna koydu Hoseok. Bu hareketiyle birlikte bıyık altından gülümseyen Yoongi, elini küçüğünün yanağına koydu ve "Saçma sapan rüyalar işte." dedi. "Ne gördüğünü merak ediyorum." diyen Hoseok vereceği cevaptan çekiniyordu. "Seninle kötü anılar edinmek istemiyorum Hoseok, bırak bende kalsın hepsi." Yoongi, elini yanağından çekerek saçlarına daldırdı. İncecik, ipek gibi saçların içinde kaybolmak ve düşen her saç telini ömür boyu saklayıp korumak istiyordu. İçindeki bu hararete karşın dudaklarını saçlarının arasında gezdirmeye başladı yavaşça.
"Muhteşemsin." diyerek iç geçirdi. Aklından geçen her şeyi söylemek istiyordu ona. Tüm çıplaklığıyla hemde...

Art arda kalbine inen balyoz darbelerini kaldıramayan Hoseok doğruldu ve tüm vücudunu Yoongiye döndü. O da eskisi kadar çekinmek istemiyordu. Hatta şuan istediği tek şey o'ydu.

"Ben, sadece cennet kapılarımı değil bana ait olan her şeyimi sana açacağım Yoongi."

kısa bölüm için üzgünüm, uzun zaman olmuş bu ikiliyle görüşmeyeli... açıkçası özlemişim ne yalan söyleyeyim :'

seviliyorsunuz xox

Addiction | myg ~ jhsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin