43-final-

122K 6.6K 16.1K
                                    

"Taehyung uykum geldi, uyuyacağım ben gelme sakın."

Bıraktığım ikinci sesli mesaj sonrası dudaklarımı büzüp telefonu yatağın ucuna fırlattım ve şortun açık bıraktığı bacaklarımı kendime çekip kollarımı etrafına sararak bacaklarımı dizlerime yasladım.

Saat 01.13 , Taehyung hala yok. Tamam geç gelebilirim falan demişti ama sabırsızdım işte. Biraz da açılmayan telefonlarımdan dolayı bir iki ay öncesi aklıma doluyor, istemsizce bir gerginlik oluşuyordu bedenimde. Ama sakin olmaya da çalışıyordum işte yapabildiğim kadar.

Sinirlenmemin sebebi biraz da hazırlanmış olmamdı. Resmen aptala duş alayım mı diye sormuştum ve anlamamıştı ilkinde! Neyse ki sonra anlamış, hiç şaşırmadığım bir şekilde büyük bir mutlulukla kabul etmişti. Ben de almıştım duşumu.

Duş sonrası dişlerimi fırçalamış, güzel kokunun etrafa yayıldığı uzayan saçlarımı kabarmayacak şekilde kurutmuştum. Sonra tüm vücuduma ikimizin de sevdiği dalin spreyimden de baya bir sıkmıştım açıkçası. Kokusu ilk başta boğsa bile şu an hafiften burnuma sızması iyi hissettiriyordu. İlk buraya geldiği zamanki gibi giyinmiştim bir de. Siyah, saten, şort ve askılı pijama takımım yani.

Kış olmasına rağmen odam sıcacıktı ve bu yüzden bu kadar rahat giyinmiştim. Bir de etkilemek istemiştim onu biraz daha. Dudaklarımı büzüp kafamı dizlerimden kaldırdım ve ellerimle omuzlarımdaki pijamanın ince şeritlerini düzelttim. Gözlerim sıkıntıdan odayı turlarken uğraşmak için dağınık bir yer var mı diye baktım ama o da yoktu. Son olarak köşedeki özel eşyalarımı koyduğum masaya takılınca gözlerim kısıldı ve hızla ayaklanıp oraya gittim.

Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsememi ufaktan silerken ortaki kutunun içerisinde parlayan Taehyung'un aldığı ,çilekli, tokalarımı elime alıp dolabımın üzerindeki boydan aynanın önüne koşup saçlarımı düzelttim. Ortadan ayırdığım için soldakilere elime toplayıp geriye yapıştırdım ve sırasıyla tokalarımı taktım.

Hala etkisi yerinde duran çilekli nemlendiricimden dolayı kırmızı dudaklarım aralık, kocaman olan gözlerimle kafamı yan çevirip şöyle bir kendime baktım ve kıkırdadım. Harikaydım! Kollarımı arkaya atıp ellerimi belimin üzerinde bağlarken bu sefer çalışma masamın önüne ilerleyip bugün çizdiğim ikimizin öylesine bir haline bakmıştım. Güzel olmuştu bence.

Çok zaman geçmişti değil mi? Hızla arkamı dönüp fırlattığım telefonu aldım ve saate baktım. Saat 01.23 ve ben tam onu aramak için hazırlanırken çalan kapıyla irkildim.

Bir an da elim ayağım titrerken telefonu masanın üzerine bıraktığım gibi kapıya koştum ve hızla açtım. Onu azarlamak için açılan ağzım ve çatılan kaşlarım ise elindeki mumları yanan pasta ve gülümseyen Taehyung'la anında yok oldu. Gözlerim kocaman olurken dudaklarım aralandı ve kocaman kare gülümsemesiyle bana bakan Taehyung'la hala olduğum yerde dikiliyordum.

"İyi ki doğdun, bebeğim, iyi ki doğdun Jungkook'um!"

Kalın sesini incelterek durmadan söylediği doğum günü şarkısıyla o çoktan içeriye geçmiş bense zar zor kapıyı kapatarak peşinden koşmuştum.

"Teyung, Teyung bu ne?"

Gözlerim çoktan dolduğunda derin bir nefes alıp dudaklarını yaladı ve pastayı biraz indirdi aramızda. "Yetişemedim doğum gününe ama benim bebeğimin doğum günü benimle kutlamadan da olmazdı değil mi?"

Alt dudağımı ısırıp benden daha heyecanlı duran ona baktım ve yüzümü kapatıp kıkırdarken ağlamamaya çalıştım. Ağlamak yoktu! Aramızdaki pasta olmasaydı çoktan yapışmıştım bile dudaklarına. Burnumu çekip elimi yüzümden çektim kocaman gülümseyerek ben de ona baktım.

help for love |taekook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin