"Koluna girmemi ya da beline destek olmamı ister misin?"
Yavaş yavaş çıktığım basamaklarda buruşan yüzüm ve sızlayan belimle derin bir nefes alıp dururken endişeyle bana bakan Seokjin'e gözlerimin dolmamasına dikkat ederek gülümsedim.
"Biliyor musun sanırım hiç itiraz edemeyeceğim."
İkimiz de kıkırdarken ikiyle üçüncü katın arasındaki merdiven arasında sol kolunu yavaşça belime sarıp merdivenlere ilerletti beni. Dokunuşu hiçbir şey hissettirmeyip aksine Taehyung'u aklıma getirirken gözlerim doldu yine. Yaklaşık iki saat zaten Seokjin'in yanında ağlamıştım ve bir daha ağlarsam kendimi dövecektim ama elimde değildi ister istemez aklıma geliyordu her şey.
Canım yanıyordu. Her türlü yanıyordu hatta.
"Sanırım Taehyung'un ne demek istediğini şimdi anlıyorum."
Kendi kendine mırıldandığında adını duyduğum isim sağ olsun kafamı kaldırıp merakla baktım ona.
"Hım?"
"Şey, aklıma bir şey geldi de."
Dudaklarımı yalayıp kafamı sallarken tanrıya şükür odamın katına geldiğimizde birkaç saniye duraksadım belim yüzünden. Daha bugün tanıştığım Seokjin ise durup bana baktı ve tek kaşını kaldırdı.
"İstersen kucağıma alayım? Zaten yemeği de ben ısmarladım bunu da yaparım herhalde."
Yine güldüğümde gözlerimi devirip ilerlemeye başladık.
"Merak etme ben de sana ısmarlarım karşılıksız kalmaz. Elli yıl sonra falan ama."
İkimizde gülerek köşeyi döndüğümüzde bakışlarım odamın önündeki yere çökmüş sırtını kapıma dayayan bedene takıldı, nefesim kesildi. Uzattığı sağ bacağının aksine sol bacağını kırarak kendine çekmiş, sol kolunu da uzatarak dizinin üstüne koymuş elinde tuttuğu poşetle bize bakıyordu Taehyung.
Bakışları yüzümüzde gezerken önce çenesinin kitlendiğine şahit oldum, hemen ardından yavaşça indirdi bakışlarını ve Seokjin'in belimdeki koluna tutundu. Yemin ederim gözleri ve yüzü öyle bir sinirli hal almıştı ki ister istemez biraz gerilmiştim ve o bakışlarla bana değil de Seokjin'e baktığı için rahatlamıştım açıkçası. Korkunç duruyordu biraz.
Bana bakmasa bile Seokjin'e attığı sinirli bakış sağ olsun belimdeki el gevşemiş, kararsız bir şekilde iğreti tutunur olmuştu. Yutkunduğunu duydum Seokjin'in.
Dudaklarımı yalayıp ilerlemeye devam ettiğimizde Taehyung hızla yerden kalkmış dümdüz ifadesiyle hala Seokjin'e bakıyordu. Sinirimi bozuyordu niye gelmişti ki? Yeterince kırmıştı zaten.
"Sonunda geldiniz."
Dişleri arasından söylediği kelimeler ses tonuyla beraber midemi sızlatırken yutkunup alttan ona baktım, o da tek kaşını kaldırarak hesap sorar gibi bana baktı.
"Biz geldik de, sen niye buradasın?"
Seokjin benim yerime konuştuğunda Taehyung zorla gülümseyerek ona baktı.
"Seni ilgilendirir mi?"
Seokjin güldüğünde yerimde rahatsızca kıpırdandım ama bu belimin sızlamasına neden olurken yüzümü buruşturup duvara tutundum. Bunu fark eden Taehyung'un göz bebekleri titrerken ondan önce Seokjin uzandı bana.
"Hey, iyi misin? Gel odana katayım seni şifreni gir. Bir an önce dinlenmen lazım."
Belimi biraz daha sıkı tuttuğunda ne tepki verdiğini görmek için Taehyung'a baktım, şaşkınlık ve sinirle Seokjin'e baktığını görüp bu garip ortamı bitirmek için kafa salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
help for love |taekook ✔️
FanfictionÜniversitenin dedikodu sayfasında Kim Taehyung'un, bakışlarını üzerinden çekemediği için, Jeon Jungkook'u sevdiğine dair haberler çıkar. instagram-text