Uyandığımda sıcak yatağımı terk etmek istemesem de pastırma ve yumurtanın kokusu evi sarmıştı.
Yüzümü yıkayıp alt kata indim. Herkes uyanmıştı.
"Günaydın." dedi Brant.
Kendime kahve doldurup içine iki şeker attıktan sonra masaya oturdum.
"Günaydın." dedim kahvemden bir yudum alıp ekmeklere doğru uzandım.
"Seçmeler ne zaman başlıyor?" dedi büyük babam, ekmeğine balı sürerken.
"Şey... Bilmiyorum ama sorabileceğim biri var."
Martin'e mesaj atmayı kahvaltıdan sonraya erteleyip önümdeki tabaktan biraz pastırmayı ağzıma götürdüm. Kahvaltıyı bitirdiğimizde bulaşıkları lavabonun içine yerleştirdim, büyük babam yardımıma hemen yetişti.
Bu bildim bileli böyledi, büyükbabam kahvaltı bulaşıklarını büyükannem ise akşam yemeği bulaşıklarını yıkardı. Öğle yemeklerinden kalanları da sorumluluk bilincimiz geliştiğinden beri ben ve Brant yıkardık.
"Biz gittikten sonra öğle yemeklerinden kalanları kim yıkıyor?"dedim suya tuttuğum bir tabağı kurulaması için büyükbabama uzatırken.
"Genelde bunun için yazı tura atıyoruz."
"Ve Felton dört gündür kaybediyor."
Omzumun üzerinden Brant'e baktım.
"Üç gündür burdayım ve hastayım."
"İyileşmiş gibisin." dedim ona kafamla gelmesini işaret ederek. Kış çayını yarıda bırakıp ayağa kalktı.
"Onu bitirmeden kalkmak yok!" diye kızdı büyükannem. Brant finacı kafasına dikip yanıma geldi.
Bulaşıkları birlikte bitirip salondaki koltuğa geçtik.
"Beni aradığında tatilimin bitmesine iki gün vardı, bugünü de sayarsak dört gündür burdasın."
Koluma vurup ayağa kalkmamı işaret etti.
"Hadi, akşam yemeği için alışveriş yapmalıyız."
"Neden? Dolap dolu zannediyordum."
"Ordaki şeyler ben ve babamıza yeter mi sanıyorsun?"
Yerimde durdum.
"Ne? Ne ara onları davet ettiniz? Madrid'den buraya gelmek saatler sürer."
"Bir şey yapmadık, Aile Günü'nü* biraz daha erkene çektik sadece."
Sırtımdan ittirip merdivenlerden çıkmamı sağladı.
"İyi de neden?"
"Bunları onlara söylemek için tekrardan Madrid'e ordan da Londra'ya uçmak zaman kaybı da ondan."
...
Gömleğimin üzerine geçirdiğim kazağımı düzeltip alt kata indim.
Paltomu giyerken Brant büyük babamın arabasının anahtarlarını alarak yanıma geldi.
"Hasta olmamaya çalışın."
Büyükannemin yanağından öpüp dışarı çıktık. Brant arabayı çalıştırırken cebindeki uzun listeyi çıkarıp bana uzattı.
"Bu biraz fazla değil mi?"
"Bence değil." dedi arabayı çalıştırıp yola koyulurken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Everything l Tom Hiddleston
FanficLondra... Aşık olduğum ve aynı zamanda nefret ettiğim şehir. Sanırım bu nedenle kopamıyorum senden. ... Hayatınızda ani bir karar alarak oluşturduğunuz dönüm noktaları vardır, Londra'da benim için öyleydi. Kapalı havası ve eşsiz atmosferiyle aşık o...