Baekhyun yaptığının yanlış olduğunu biliyordu.
Ama rüyasına girmişti bir kere.
Ödü kopuyordu ya öyleyse diye.
Ya üstelik Chanyeol ile can ciğer dosttu onlar. Biricik devinin bunun için kendisine kızacağını hiç düşünmüyordu Baekhyun. İradesini sağlamlaştırıp mesajı göndere bastı ve tedirgin bir bekleyiş içine girdi. Menajer hyung cevap verene kadar sırtı sırf ter olmuş, yattığı yeri ıslatmış, yorganın altında dönüp durduğundan bütün yatağı birbirine katmış, en sonunda boğulur gibi hissetmeye başladığında da kendisini yere atmıştı.
Eğer Chanyeol eve yerleşirlerken Baekhyun'un huyunu bilip yatağın kenarlarını halıyla kapatmasaydı soğuk parkeye terli haliyle şak diye düşmüş olurdu. Park Chanyeol bu dünyaya bahşedilmiş bir melekti. Kendisini ağlamamak için sıktı Baekhyun. Evet bir melek olabilirdi Chanyeol ama Baekhyun onun cennete gitmesine kesinlikle izin vermiyordu. Öyle bir şey olmayacaktı. Önlerinde daha en az bir yetmiş yıl vardı bu dünyanın altını üstüne getirecekleri, tamam mı? Ona bir şey olamazdı.
Telefonu çaldığında ağlama krizine girmek üzere olan Baekhyun telefona iki elle sarılıp boğulmaltam kurtulması için atılmış bir can simidi edasıyla rahatladı, hemen aramayı cevaplayıp gözlerini kuruladı.
"Alo? Hyung-nim?" Çekmeceden peçete kutusunu çıkarırken Baekhyun telefonu kulağıyla omzu arasına sıkıştırdı. Yeni kutunun kartonunu açıp kapağı kopardı ve içinden bir tomar alıp kutuyu çekmeceye yerleştirdi tekrar. "Attın mı dosyayı?" Burnunu sümkürürken tehdit etti. "Eğer laga luga yapıp hasta gizliliği bilmem ne diye başlıycaksan seni bulduğum ilk yerde ümüğüne çökerim. Chanyeol ile benim aramda gizli saklı diye bir şey yok tamam mı? Yani bana verebilirsin hastane geçmişini! Neden istiyorsun gizliniz yoksa diye sorucaksan da eğer Chanyeol'ün aklına gelmedi söylemek de ondan söylemedi yoksa sorsam söyler o bana ve şimdi de kayak tatilinde onu arayıp rahatsız etmek istemiyorum ondan dolayı!" Nefessiz kalana kadar konuştuktan sonra menajerden cevap beklemeye başladı Baekhyun.
Aradan hattan boş boş statik seslerinin yükseldiği bir on beş yirmi saniye geçtikten sonra Baekhyun kontrolünü kaybetti. "Menajer hyung! Seninle konuşuyorum! Cevap versene!"
Karşıdan ağızda gevelenen ve boş bulundum bilmem ne diye birkaç bahane dizen bir iki cümle geldiğinde Baekhyun sinirle soluyordu. "Sadede gel sadede! Neden hala mail kutumdan bildirim gelmiyor! Nerede bu bilgiler! Nerede bu raporlar! Her şeyi istiyorum hyung! Her şeyi! Hapşırdıysa neden hapşırdığına kadar! Duydun mu beni?"
"Evet, evet, hemen geliyor." Laptoptan birkaç tıkırtı yükselince Baekhyun tırnağıyla telefonun kabına vurarak ritim tutturmaya başladı. "İyi de Baekhyun... Nereden esti böyle?" Adam yutkundu ve aceleyle ekledi. "Yani sorgulamıyorum, gönderiyorum şu an pdf yi düzenliyorum sadece de... Bir şey mi oldu? Chanyeol'de semptomlar falan mı fark ettin? Hemen alanındaki en iyi doktorlara ulaşıp tedavi planına başlayabilirim..."
Baekhyun duydukları ile memnun olunca omuzları gevşedi ve gözlerini devirip cevap verdi. "Hayır, her ihtimale karşı bende de olsun dedim belgeler." İçine bir anda doğan bir dürtüyle ekledi. "Bundan sonra her şeyden haberdar olmak istiyorum. Bir şey oldu mu bana belgeleri göndereceksin tamam mı?" Bir süre duraksayıp ardından tekrar konuştu. "Yani boş bulunmayayım diye."
Menajer artık o ikiliyi sorgulamamaya karar vermişti üç sene önce, dolayısıyla kararını değiştirip değiştirmeme konusunda içinde biraz münakaşa edip sonrasında onların ortasına düşmemek için bu kararı verdiğini kendine hatırlatmış, sadece Baekhyun'u onaylayıp isteğini yerine getirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
late night escapades
Fanficbaekhyun'un başına gelen hep bu gece yarısı dahiyane fikirlerinden gelmişti.