Mümkündü.
Bu iğrenç hayatta her şey mümkündü. Bazen çok iyi geçen bir sınavdan düşük aldığınızda "nasıl düşük aldım" diye yakınırsınız.
Sınav çok iyi geçmişti değil mi? Ama sonuç olarak düşük aldınız.Sınav çok iyi geçti diye düşük alamayacağınız gibi bir ihtimal yok muydu? Yoksa o ihtimal en başından beri vardı da siz mi görmek istemiyordunuz?
Hayat da böyleydi işte.
Bazen kendimizi tüm olumsuzluklara kapatmak isteriz. Çünkü insanın iyi hissederek yaşamasının tek yolu bu. Eğer kötüyü düşünürsen kötü hissedersin ama iyiyi düşünürsen iyi hissedersin.Bu ne yazık ki yanlış bir davranış.
Ben de kendi rüyamdan gerçeklerle acı bir şekilde uyandım. O rüyadan uyanalı tam 1 oldu. Gerçekler beni öyle hissizleştirdi ki yaşamak için hevesim kalmadı ama kendime de kıymadım. Kıysam bile Tanrı istemediği sürece ölmeyecektim zaten, neden bu saçma çabaya gireyim ki?Sevdiğim adamın kokusu olmadan tam 1 yıldır yaşıyorum. Olamaz demeyin arkadaşlar, oluyor, oldu işte.
Ben bu acıyla yaşamayı öğrendim.
Kendimi mutlu edebileceğim tek bir şey bile yok. Bana gülümse demişti. Evet bazen kendi halime güldüğüm anlar oluyordu ama onun dışında gülmeyi unutmuştum.Elimdeki çiçekleri sevgilimin mezarına bıraktıktan sonra ellerimi birleştirdim.
Onun ruhuna bir dua okuyup mezarın yanına oturdum." Nasılsın aşkım? Üşüdün mü ben yokken? Bak geldim yanındayım."
Mezarın üstüne sarılırken göz yaşlarım sussuz toprağı ıslatmıştı.
" Özür dilerim sana yağmur yağdırdığım için ama ben...ben yapamıyorum."
Sımsıkı kapattım gözlerimi. Burası benim dertlerimi paylaştığım tek yerdi. Biraz olsun burda içimi dökebiliyordum.
" Bugün bir çocuğa çikolata verdim. Nasıl mutlu oldu keşke görseydin. Onu mutlu etmek kendimi iyi hissettirdi. Bu hayatta hala gülümseyebilen insanlar var. Onlara çok imreniyorum Seonghwa. Her ne sayesinde böyle dimdik duruşları ile gülümseyebiliyorlar kim bilir... Ama benim gülümseme sebebim gitti.... "
Hızlıca göz yaşlarımı sildim ve yüzüme yapmacık bir gülümseme yerleştirdim.
" Tamam özür dilerim kızma aşkım. Bak gülümsüyorum, görüyor musun? "
Toprağı o kadar güzel kokuyordu ki sanki kendi kokusu sinmişti. Daha çok kokladım. Ve öpücüklerimi bıraktım.
" Annem ve sen beni bekliyorsunuz değil mi? Çok heyecanlıyım Seonghwa."
" Tanrı'nın canımı alacağı günü heyecanla bekliyorum. Size kavuşacağım günü, aşkımızın yeniden canlanacağı günü..."
Ayağa kalktım. Sanırım vaktim dolmuştu.
" Beni bekleyin sevgilim, beni bekleyin. "
Son bir kez mezara baktıktan sonra yavaş adımlarla mezarlıktan çıktım.
Bir günümün daha sonuna gelmiştim.
Öylece yaşayıp bitirdiğim bir günümün....•
SON
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blue #seongjoong ✓
FanfictionBana "maviyi anlatır mısın?" dedi. Yüzüne baktım, acı tebessüm vardı. O an içimin yandığını hissettim. Benim gibi biri, maviyi sadece renk olarak görürken ona ne anlatabilirdim ki? [mini fic - angst] 一 ©teddystick