Mingi bazı sebeplerden dolayı gitmişti ve bu odada annemle tek kalmıştık. Birlikte güzel zamanlar geçiyorduk. Onu eğlendirmeye çalışıyordum ama o zaten yaptığım her şeye mutlu oluyordu.
Yanına uzanmıştım.
Ona sımsıkı sarılmış güzel kokusunu içime çekerken o da benim başımı okşuyordu." Güzel oğlum benim."
" Şimdi söyle bakalım annene, var mı hoşlandığın birileri?"
Annem cinsel yönelimimi biliyordu. Bunu en başından beri anlayışla karşıladığı için ona daha bir çok bağlanmıştım.
Bu yüzden sorusunun altında aslında "hoşlandığın bir erkek var mı?" diye sorduğunu anlayabiliyordum. Nedense birden bire yanaklarım kızarmıştı bunu düşünmemle.
" Ne alaka şimdi anne?"
" Ne alakası mı var Hongjoong? Annen değil miyim ben? Bilmek istiyorum."
" Yok tabiki anne."
Dedim ama derken bile bir yanım var demek istiyordu.
Neden bilmiyorum ama bunu düşününce bile aklıma Seonghwa geliyordu. Anneme Seonghwa'dan bahsetmeyi çok isterdim ama onun hakkında ne olarak bahsedecektim ki?
Henüz duygularımdan bile emin değildim. Hem bu hissettiğim belkide sadece bir beğeniydi, bilemezdim.Henüz yeni tanışmıştık ama kalbimde kendine ait o kadar çok iz bırakmıştı ki...
" Bak bakayım gözüme."
Dediğini yapıp gözüne baktım.
" Annelere yalan söylenmez Hongjoong. Var mı doğruyu söyle?"
" Bilmiyorum anne off sıkma beni."
Dedim bu meseleden çıkmak için.
Çok saçma bir meseleydi ve içine girince gerçekten çıkılamaz bir hal alıyordu.
Belkide bazen hayatı akşına bırakmak gerekirdi?" Anladım ben anlayacağımı. "
Söylediği şeyle hafif hafif gülümserken neden gülümsediğini anlayamıyordum.
Gözlerimi devirip olduğum yerden kalktım.
Seonghwa ile buluşacaktım, onu bekletmek istemiyordum." Anne ben çıkıyorum bir arkadaşımla buluşacaktım, çok gecikmem. Bir şey olursa kırmızı düğmeye basmayı unutma bak tamam mı? Gözüm burada kalmasın."
Gülüşleri çoğalınca "tamam, git sen git." demişti. Ben de fazla üstelemedim ve yanağına bir öpücük kondurup odadan çıktım.
Seonghwa'nın kapının önünde beni beklediğini görünce ister istemez bir gülümseme yerleşti yüzüme.
Beni gerçekten önemsiyordu ve bu yaptığı onun bir göstergesiydi.Sırf bu bile beni mutlu etmeye yetmişti.
•
Birlikte hastanenin bahçesine çıkmıştık.
Buraya geldiğimden beri ilk defa görüyordum.
Yemyeşil ağaçlar ve birbirinden güzel çiçekler dikilmişti.
İçlerinden bana yakın olan bir papatyaya uzandım ve kokladım. Çok güzel kokuyordu. Burası hastanenin cennet kısmı gibi bir yerdi sanki.Seonghwa'ya baktığımda o da bana bakıp gülümsemişti.
Aklıma gelen soruyla doğruldum ve ona döndüm.
" Hastaneye ne zaman geldin?"
" Bir kaç gün önce. Yani aslında ilk karşılaştığımız gün."
Dediğinde kaşlarım havalanmıştı. Demek o gün o yüzden kötüleşmişti.
Başımı anladığımı belli eder bir şekilde salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blue #seongjoong ✓
Fiksi PenggemarBana "maviyi anlatır mısın?" dedi. Yüzüne baktım, acı tebessüm vardı. O an içimin yandığını hissettim. Benim gibi biri, maviyi sadece renk olarak görürken ona ne anlatabilirdim ki? [mini fic - angst] 一 ©teddystick