https://www.wattpad.com/user/KorKafes
Yeni profilimden bu hikayenin devamını merak ediyorsanız yukarıya bırakmış olduğum link üzerinden ulaşabilirsiniz :)
Bölüm Şarkısı: Blue Foundation - Eyes On Fire
İyi Okumalar...
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur zaman içinde mutlu ama yalnız bir kız varmış. Ailesiyle çok mutlu ama hep yalnızlık onu sarmalıyormuş. Mutluluk ona bahşedilmiş ama yalnızlık onu yok edip kendini daha çok hissettirdiğinde kaçacak yeri kalmıyormuş. Yıllar böyle geçip giderken ansızın hayatını altüst eden adam girmiş. Bu onun sevdiği adam değilmiş. Yaşadığı acı bir olayla yanıp kül olduğunu hissetmiş. Her şey yolunda gibi yaşamaya devam etse de yapacağı hamle onu sona yaklaştıracakmış.
Masalın sonu mutlu bitmeli değil mi?
Öyle olmasına alıştık ya da alıştırıldık...
Her masalın sonu vardır...
İki yoldan hangisini seçecek?
Başlıyoruz...
7 Yıl önce...
Soğuyan hava bedenimi titretirken şalıma biraz daha sokulduğumda annemin seslenişi kulağımı doldurdu.
"Bebeğim, hava soğuk gel."
Başımı çevirip baktığımda bahçeye açılan kapıda duruyordu. Güzel gülümsemesiyle içimi ısıttığında uyuşan bedenimi hareket ettirdim. Hızlı büyük adımlarla yanına vardığımda yanağına öpücük kondurdum. Eve girdiğimizde sıcaklığın verdiği rahatlamayla şalımı omuzlarımdan aldım. Annem mutfağa gidip hazırlıklar ne alemde diye bakarken o sıra da Ayşe abla da masaya tabakları getirdi.
"Birazdan hazır olur, İnci. Fuat bey, az önce eve geldi."
"Tamam, ben çağırırım" diyerek gülümsediğimde başını salladı. Alt kata inen merdivenlere yöneldiğimde babamın bu sıralar çalışmaodasına kendisini kapatması beni şüphelendiriyordu. Değişen davranışlarıkimsenin dikkatinden kaçmıyordu. Sessiz kalıyor olduğumuz için fark edilmiyorsanıyordu. Kapısını yarı aralık bırakması odada olmadığını gösteriyordu.İçeride olsa mümkün değil, kapı açık olmazdı. Sessizce hareket ederek odayagirdiğimde masanın üzerinde dağınık halde kağıtlar ve dosyalar vardı.Halledemediği sorunları bizle paylaşmıyordu. Bu da beni çok üzüyordu. Yeresaçılmış bazı küçük kâğıtta notlar vardı. Eğilip bazılarını yerden alıp cebimekoydum. Sakin bir zamanda okumalıydım yoksa her an yakalanma olasılığım vardı.Köşede ki deri koltuğa otururken babamın gelmesini bekledim.
Bildirim sesiyle telefonumu cebimden çıkartırken mesajlara girdim.
Cem
'1 Yeni mesaj'
Kaçak neredesin?
Kardeşim olmasının yanı sıra bana düşkünlüğü göz yaşartıcıydı. Uzak durmak ne mümkün! Yapışmakta üstüne yoktu.
"Yarın buluşuruz."
Kısaca kestirip attığımda yazacağını sanmıyordum. Nasıl olsa yarın acısını benden çıkaracaktı. Şu an asıl önemli olan odaya giren babamın kızgın bakışlarına maruz kalmamdı. Suç işlemişim gibi bakması da ne ironiydi...
Günümüz (İstanbul)
Arabama bineceğim sırada çığlık sesini duymamla etrafa baktığımda, küçük bir kız çocuğunu zorla arabaya bindiriyorlardı. Adamlar etrafı kimse gördü mü diye kontrol ederken koltuktan aşağı kayarak sindim. Tekerleklerin çığlık sesini duymamla motoru çalıştırıp gözden kaybetmeyecek şekilde uzak takip yaptım. Beykoz tarafında küçük bir deponun önünde durduklarında arabamı fark edemeyecekleri halde uzağa park ettim. Adamlar kızı arabadan indirip depoya soktular. Torpido kısmından silahımı çıkarıp emniyetini açtım. Deponun etrafında adam olmaması beni şüphelendirse de tedbirli ve seri adımlarla demir kapıya gittim. Arkamdan birinin geldiğini hissettiğimde arkamı döndüm. Adam bana hamle yaptığında, elinde tuttuğu silaha tekme attım. Yere düşürdüğünde işim artık basitleşmişti. Göğüs kafesine savurduğum tekmeyle nefesi kesilirken silahın kabzasıyla ensesine vurduğumda etkisiz hale geldi. Ölmemişti ama kalkacak hali de yoktu.