loreena mckennitt - santiago
ev telefonunun tiz sesi boş koridoru doldururken seungmin, salondaki birkaç kişiyi kendi hallerine bırakıp koridora yöneldi. telefon aralıksız bir şekilde çalıp duruyordu, seungmin içinde bir öfkenin biriktiğini hissediyordu, bu sabah da az kalsın bir bardağı yere fırlatacaktı hem de tüm gücüyle.
seungmin içinde biriken öfkeyi bir şekilde çıkarmak istiyordu, kapıları sertçe çarparak ya da ona hâlâ yaşadığını hatırlatan guruldayan karnını doyurmak için doldurduğu tabakları masaya acımasızca bırakarak.
bir bardağı yere fırlatacaktı ancak çalan kapı onu durdurmuştu.
gelenler belliydi, ya aşırı meraklı bir güvenlik görevlisi hanımefendi nerede diyerek kapıyı çalacaktı ya da birkaç tanıdığı gözleri yaşlı bir şekilde eşikte bekliyor olacaktı.
seungmin ikinci seçenekte haklı çıktı. gelenler sevgilisinin annesi ve ablasıydı. babasını küçük yaşta kaybettiği için bir yanı eksik sevgilisinin en büyük destekçisi şüphesiz seungmin, annesi ve ablasıydı. annesi, seungmin'i görür görmez yeni yeni kurumaya başlayan yanaklarını yaşla doldurdu.
hep öyle değil miydi zaten? insan içinde tuttuğu acıyı sevdiği birini görür görmez çıkartırdı.
annesi uzanıp kollarını seungmin'in etrafına sardı. ablası da çok gecikmedi, derin bir nefes alıp kucaklaşmaya katıldı. bu sıkı sarılmalar en çok seungmin'e iyi geldi çünkü sevgilisinin uçup giden kokusu şimdi annesinden burnuna doluyordu.
"oğlum," demişti yaşlı kadın. geç gelmişlerdi, seungmin onları ilk gün bekliyordu ancak koca ülkede biletler bir anda bitivermişti. ülkenin diğer ucunda yaşayan kadıncağız ve büyük kızı, en sevdiklerinin cenazesine bile katılamamıştı.
yaşlı kadın ağlayıp durmuştu, ablası daha soğukkanlıydı, her zaman öyle birisi olmuştu. salona geçip iğne gibi batan koltuklara sessiz sedasız yerleştiklerinde de ortamdaki tek ses annesinin hıçkırık sesleriydi.
kadın bir süre ağladı, bir süre sessiz kaldı, bir süre sonra seungmin'in daha önce fark etmediği ama annesinin hemen bulduğu bir hasır sepeti koltuğun kenarından gördü. güçlükle ayağa kalktı, sepete uzandı ve kendisine çekti. sepetin kapağını açar açmaz gördüğü ilk şey birkaç top ipti.
ve bir atkı.
"seungmin," dedi yaşlı kadın, bitmek üzere olan atkıyı seungmin'e uzattı. "sana örüyormuş."
seungmin üşüdü.
üşüdü, elleri buz tuttu, bitmek üzere olan atkıyı boynuna doladı, sevgilisinin zarif parmaklarının bu atkıda dolaştığını biliyordu, sıcaklığını hissetti.
seungmin meğer üşüyormuşsun, nasıl da güzel ısındın.
epey uzunca bir aradan sonra yeniden buradayım!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sen şimdi bir bulutsun | kim seungmin
أدب الهواةkim seungmin'in çok sevdiği kız arkadaşı bir gece ansızın ölür. angst.