B5

251 31 37
                                    

Felix  öpüştükleri gün Chan'ın kucağında uyuyakalmıştı. Chan o kadar rahatlatıcı bir kokuya sahipti ki minik melez karşı koymakta güçlük çekiyordu. Sabah olup uyandığında etrafına bakındı. Kendini aşırı iyi hissediyordu, nedeni bilinmez. Belki de çok uyuduğum içindir, diye düşündü. İç sesi dışa vurdu sonra.

"Sahi, ben ne zamandır uyuyorum?"

"Umm, yaklaşık 16 saattir."

Felix irkildi. Başını çevirdiğinde karşısında gülümseyen Chan'ı görmeyi planlamıyordu. Onu gördüğü an kulaklarını yatık konuma getirdi. Yanakları kızarmıştı şimdi. Utanmıştı, o sahneler gelmişti aklına.

"Kedicik neden kızardı?"

"Sana ne!"

İlk defa Chan'a karşı hırçın davrandı Felix. Onu da zorla yapmıştı. Yataktan kalkıp banyoya koşar adımlarla giderken Chan onu seyretti.

"Bakalım ne zaman fark edecek?"

Ve banyodan bir çığlık yükseldi. Aslında abartıyordu Felix.

"Tam bir drama kraliçesi..."

Banyodan sinirli görünmeye çalışarak çıktı minik melez. Hesap sormak için geri dönmüştü.

"Bu ne?"

Altını gösterdi Felix. Chan bakarken dudaklarını yalayıp sırıttı.

"Bacakların?"

İç çekti Felix.

"Neden çıplak?"

"Çünkü sıcaklamanı istemedim ve eşofmanını çıkardım."

"Gördün mü?"

"Neyi?"

Felix sinirle arkasına dönüp geri girdi banyoya.

"Lanet olası vücudumu!"

Chan kapıya doğru yaklaştı konuşmadan önce.

"Hayır bakmadım, şimdi gelip kendini gösterdin ve cidden iyi görünüyor neden lanet olası diyorsun?"

Felix, Chan konuşurken yüzünü yıkamıştı. Elinde havlu duruyorken sinirle açtı kapıyı. Kapıya kolunu yaslamış olan Chan'ı görmek üremesini sağlamıştı. Geriye yalpalayıp kocaman olmuş gözlerle ona baktı. Chan, Felix'in elinden havluyu alıp melezin yüzünü kuruladı. Onu kucağına alıp banyonun ışığını kapattı ve yatağa oturdu.

"Seni özledim kedicik."

"N-ne?"

"16 saat oldu, seni özledim."

"Sadece uyuyordum."

"Evet ve ben sana dokunamadım, sarılamadım, koklayamadım seni. En kötüsü de koluma dolanan kuyruğun yoktu."

"Ah..."

Felix Chan'a sarıldı duyduklarına karşı. Koluna kuyruğunu dolayıp kulaklarını yere paralel hale getirdi, böylece Chan onu rahatça sevebiliyordu. Chan onun başını okşarken Felix mırlamaya başladı. Sarılmaları bittiğinde Chan ellerini Felix'in belinden çekmedi.

"Aç mısın kediciğim?"

"Dudakların için eve-"

Felix'in sözünü bölen şey guruldayan karnı olmultu. Chan gülerek ayağa kalktı ve mutfağa doğru ilerlerken utanmasın diye Felix'e bakmadı.

"Karnın da öyle diyormuş."

Chan'ın omzuna vurdu Felix. Acıtmamıştı ne yazık ki. Hiçbir şey söylemeden beklemeye başladı. Chan onu tezgaha oturtup bacakları arasına bedenini soktu ve ellerini iki yanından tezgaha sabitleyerek Felix'e doğru eğildi.

"Menümüzde biftek var kedicik."

Felix heyecandan kıpırdayamaz duruma gelmişti. Altında iç çamaşırıyla durması ve Chan'ın şu an bacakları arasında olması onun için fazla gericiydi. Kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu.

"Kedicik buna uygun sanırım?"

Sadece başını onaylayarak salladı Felix. Cevap verecek hali yoktu. Şu an Chan'ı deli gibi öpmek istiyordu. Yutkundu, sertleşiyordu. Düşündükçe kötü duruma geliyordu bu yüzden kendini durdurdu. Chan'ı ittirdi ve tezgahtan atlayıp sandalyeye geçti. Chan sadece gülüp dolaptan eti çıkardı ve yemeği hazırlamaya koyuldu.

Güzel kokular etrafa yayılırken Chan Felix'e göz ucuyla baktı.

"Hayatım, dolaptan istediğin içeceği iki bardakla beraber çıkarır mısın?"

Felix duyduğu sözcükle transa geçmişti. Kalbi hızlanırken dolabı açtı ve gördüğü ilk içecek olan kolayı aldı. İki büyük bardakla beraber masaya bırakıp bardakları doldurdu. Geri yerine oturup Chan'ı beklemeye başladı.

Chan bifteği tabaklara koydu, kalan ekstra sos ve mezeleri de masaya bırakıo Felix'in yanına oturdu. Onu kucağına çektikten sonra gülğmsediuve boynunu öptü melezin.

"Afiyet olsun kediciğim." (Burada afied yazmamak için zor durdum-)

"Sana da..."

Melez ağzında geveledi lafını. Utanınca çok şirin oluyor, diye geçirdi aklından Chan.

Beraber yemeklerini yediler ve Chan hızlıca ortalığı topladı. Felix ondan önce salona geçti ve televizyonu açtı. Chan yanına döndüğünde ışığı kapattı böylece sadece televizyonun ışığı ile aydınlanan ortam daha çekici görünüyordu.

Chan koltuğa oturdu ve rahat bir pozisyona geçtikten sonra kucağını gösterdi Felix'e dönerek.

"Yerine gelmelisin kediciğim."

Felix gaza gelmiş hissediyordu. Hırçınlaşacaktı.

"Hayır."

"Hayır?"

"Aynen öyle."

"Hmm, peki. Kediciğim zoru oynuyor demek ki."

"Tch, bilemeyeceğiz."

Chan ayağa kalktı ve Felix'e yaklaştı. Önüne gelip eğildi ve dizine elini koydu. Felix utanmadan ona bakarken elini daha yukarı çıkarmaya başladı.

"Bu kediciğe güzel fanteziler uygulamak istiyorum."

"Evet görüyorum, üzerimde uygulamanı istiyorum."

"Felix cidden... Aşırı fenasın."

Felix yarım ağız sırıttı bu söyleme karşı.

"Biliyorum."

Chan'ı koltuğa çekip kucağına çıktı ve onu çılgınca öpmeye başladı. Chan bunu bekliyor gibi anında karşılık vermeye başladı. Beraber ateşli bir uyum sağlamışlardı. Felix ilk bulduğu boşlukta konuştu ve fırsat vermeden Chan'ın dilini emmeye başladı.

"Beni bağlamak istiyorsun?"

Chan bir süre kediciğe izin verdi ve sonra ayrılıp nefes nefese konuştu.

"Bağlamak değil, kelepçelemek."

Sert çıkan sesiyle Felix kendinden geçecek gibi olmuştu. Düşündükçe kalbi hızlandı, heyecandan delirecek gibi oldu.

"Odana geçelim."

Chan sırıtarak Felix'i kucağına aldı ve onu öperek odasına götürdü.

••••••••••••••••••••••

İki bölüme ayırma kararı aldım hassas içerik olduğu için, yakın zamanda atmaya çalışacağım diğer bölümü.

Güzel okumalar<3

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 30, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

kitten'    ☁︎︎ chanlix  ☁︎︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin