B3

262 28 41
                                    

Gece yarısı saat 3.47

Felix uyuyakaldığı koltuktan iki büklüm bir şekilde uyanıp kalktı. Gerinip mutfağa ilerledi, amacı su içmekti. Fakat boyu dolaplara ulaşacak kadar uzun değildi. Sandalyeyi sürükleyerek çekti ve dolabın önüne bıraktı. Dikkatlice çıkıp bir bardak aldı ve geri indi sandalyeden. Buzdolabından su alıp içti ve etrafına bakındı. Chan'ın kokusu gelmişti burnuna. Kokuyu takip ederek odasına kadar geldi minik melez. Kapıyı yavaşça aralayıp içeri sızdı. Chan'ın kucağına yatıp kuyruğunu koluna sardı. Chan'ın eli bilinçsiz bir şekilde Felix'in saçlarına gitti.

Sabah saat 8.41

Chan uyanmıştı, kucağındaki ağırlığı fark ettiğinde gözlerini ovalamadan açtı. Ona sıkıca sarılıp uyuyan melez oldukça şirin gözüküyordu. Chan da kollarını melezin beline doladı. Geri uyumayacak olsa bile onu sarmalamak istemişti.

Yaklaşık iki saat sonra Felix uyandı. Elleriyle Chan'ın karnını yoğurur gibi yapıp gerindi. Kuyruğunu sallayıp gözlerini araladı. Zaten uyanık olan Chan'a sarılıp yanağını göğsüne sürtmeye başladı. Aynı zamanda hoş mırıltılar çıkarıyordu.

"Günaydın."

Uykusu henüz açılmamış olan melez bu günaydına kayıtsız kalmıştı. Konuşmak yerine başını salladı hafifçe.

"Hadi kalk kahvaltıyı hazırlayayım."

Karşılığında daha sıkı bir sarılma almıştı Chan. Felix onu bırakmak istemiyor gibiydi. Nefesini verip Felix'i sıkıca kavradı Chan. Kucağına düzgünce alıp banyoya ilerledi. Yüzünü yıkamasında yardımcı olup kendi yüzünü de yıkadı. Sonra beraber mutfağa geçtiler.

Kahvaltıları bitip mutfağı topladıktan sonra Chan ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Felix'le ne yapması lazımdı? Bir yandan o küçük melezin şirinliğine dayanamıyor diğer yandan da onu geri bırakma düşüncesini aklından çıkaramıyordu. Felix durumu fark ettiğinde sessizce Chan'a yaklaştı ve kucağına çıkıp oturdu. Kuyruğunu sallayıp gülümsedi zorla.

"Neden üzgünsün Channie?"

Bir süre melezi inceledi Chan. Onu bırakmamaya karar vermişti.

"Üzgünüm değilim."

Felix bu sefer gerçekten gülümsedi.

"O zaman bir şeyler yapalım."

"Ne istersin?"

"Bana şarkı söylemeni istiyorum."

Chan şaşırıp kaldı bir an. Bunu beklemiyordu. Ne söyleyeceğini de bilemedi. Öylesine bir şarkı mırıldanmaya başladı. Felix gülümseyerek onu dinliyordu. Elini Chan'ın yanağına çıkardı ve okşadı. Chan durmuştu. Felix'in ani hareketleri onu transa sokuyordu. Gözlerini kırpıştırıp Felix'in yüzüne baktı. Dudakları aralanan melez Chan'a doğru yaklaştı. Yanağını yanağına sürtmeye başladı. Hoş mırıltılar çıkarmayı da ihmal etmemişti.

Chan ellerini yavaşça Felix'in beline yerleştirdi. Biraz okşayıp kendini germeyi bıraktı. Ama Felix onu rahat bırakmıyordu bile. Yanağını çekti yavaşça. Chan'ın dudağının kenarını yalayıp geri çekildi.

Chan şaşkınlıkla yutkunup Felix'e baktı sadece. Felix ise şirince gülümseyip kuyruğunu salladı. Chan kendine gelene kadar içinde birçok sesle savaşmıştı. Felix tüm bunlara karşı sırıtmaya başladı. 

"Channie beni öpmek istiyor?"

Bu cümleye karşı Chan panikledi. Yutkundu, dudsklarını araladı ama bir şey diyemedi. İtiraz etmek istedi ama yapamadı.

"Channie beni öpecek mi?"

Şimdi cevap verebilirmiş gibi hissetti. Fakat cevabının ne olduğunu bilmiyordu. Felix'i korkutmayayım diye düşündü. Hayır demek için dudaklarını araladı, Felix ise ondan önce davranmıştı.

"Beni korkutmuyorsun."

Chan şaşkınlıkla donup kaldı. Sadece zihninde, kendi kendine konuşuyor olduğuna emindi. Bu ortamda daha fazla kalırsa Felix'i öpeceğini düşündü. Onu belinden tutup kanepeye oturttu. Elini saçlarına geçirerek odadan çıktı ve banyoya ilerledi. Felix arkasından miyavlamıştı.

Channie utanıyor.

Chan banyonun kapısından Felix'e seslendi.

"Duşa gireceğim."

Melez koşarak geldi yanına. Küvet bulmayı bekliyordu ama duşakabin vardı. Hüsranla Chan'a döndü.

"Küvet?"

"Küvet diğer banyoda."

Felix Chan'ın elini kavradığı gibi çekiştirmeye başladı onu. Küvetin olduğu banyoya getirip içeri geçtiği anda soyunmaya başladı. Chan onu üzerindeki son parça olan tişörtü çıkaracakken durdurdu.

"O kalsın."

Tek kaşını kaldırdı Felix. Chan cevap vermeden küvete ilerledi. Suyu açıp Felix için ayarlamaya başladı. Yeteri kadar sıcak olduktan sonra melezi kollarının altından kavrayıp küvete bıraktı. Şampuana uzanıp geri eğildiğinde ıslanıp Felix'in vücuduna yapışan beyaz tişörte bakmamaya çalıştı. Felix'in saçlarını köpürtüp duruladı. Vücudunu yıkaması gerekiyordu ve Chan bunu Felix'e yaptıracaktı.

"Vücudunu yıka, bende o sırada duş alacağım."

İstemediğini belli ederek miyavladı Felix. Chan yine de ısrarcıydı ve bir şey demeden çıktı.  Felix çaresizce üzerindeki son parçayı da çıkarıp yıkanmaya başladı. Chan kısa sürede duşunu almış giyindikten sonra Felix'in kapısına gitmişti. Kapıyı tıklayıp bekledi. Felix gelmesini söylemişti. Derin bir nefes verip kapıyı araladı. Melez içeriyi darma duman etmişti. Her şey yerle bir olmuş, küvetteki su taşmıştı. Melez, Chan içeri girer girmez kucağına koşarak geldi ve atladı. Chan hayretle etrafa bakarken Felix'in kucağında tamamen çıplak olduğunu bile fark edememişti. Elini beline yerleştirdi düşmemesi için. Sonra Felix'e dönüp şaşkınlıkla baktı.

"N'oldu burda?"

"Suyu sevmiyorum."

Bunu demesi şaşırtıcıydı çünkü Chan onu yıkarken hiçbir şey yapmamıştı.

"Yıkandın mı peki?"

"Hayır."

"Ah Felix, yıkanman lazımdı."

"Suyu sevmiyorum."

Islak başını Chan'ın boynuna yasladı Felix. Kuyruğunu sallayarak su damlalarını etrafa saçtı. Chan ne yapacağını şaşırmıştı.

Felix'in küvete ters bir şekilde bıraktı. Eline lifi alıp sırtını ve bacaklarını lifledi. Felix o sırada miyavlayarak suyla oynadı. Lifi ona uzattığında melez ona anlamayarak baktı. 

"Ön tarafını lifle."

Felix lifi alıp yumuşak bir şekilde lifledi kendini. sonra lifi kenara bıraktı. Chan'ın başka tarafa baktığını ona döndüğünde fark etti.  Miyavlayarak dikkatini çekmeye çalıştı. Chan ona dönmüştü hemen. Minik kediyi duruladı ve çekmeceden havlu çıkardı. Felix'in sırtını ona dönerek ayağa kalkmasını sağladı ve havluyla omuzlarından başlayıp sardı minik vücudu. Onu kucağına alarak çıkardı küvetten. Küvetin tıpasını açıp odasına doğru ilerledi. Felix'i yatağa bırakıp usluca oturmasını istedi ve ona uygun kıyafet bakmaya başladı. Felix kalkıp yanına gelmişti. Chan'ın olan siyah bir tişörtü gösterdi.

"Onu ver bana."

Chan uzanıp tişörtü aldı. Felix'in üstüne tutup tek kaşını kaldırdı.

"Bu sana baya büyük."

"Evet, biliyorum." Diyerek aldı tişörtü. Yatağa geçip giydi ve geri dönüp kuyruğunu Chan'ın bacağına doladı. Chan ona iç çamaşırı verdi ve Felix giydikten sonra yatağa geçip sessizce mırıldanmaya başladı. Chan onun yanına gidip kıvrılmış melezin yanına uzandı. saçlarını okşayarak onu izlemeye başladı. Felix birkaç kez miyavlayıp çok geçmeden uykuya dalmıştı.

••••••••••••••••
Evet geç geldi, üzgünüm. İnternetimin yenilenmesini bekliyordum-

İyi okumalar~♡︎

kitten'    ☁︎︎ chanlix  ☁︎︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin