1. [571a] "Şimdi geriye şu tiran insanın kendisini," diye tekrar söze girdim, "onun demokratik (insandan) doğuşunu, karakterini ve hayatını, mutlu mu değil mi, bunu incelemek kaldı."
"Evet, bu görev hâlâ bekliyor!" dedi Adeimantos.
"Biliyor musun hâlâ neyin eksikliğini hissediyorum?"
"Neyin?"
"Dürtülerin türünü ve sayısını henüz yeterince tartışmadık; bu eksiklik sürdükçe, incelememizin anlaşılırlığının en önemli ayağı kısa kalacaktır!"
[b] "Peki artık çok geç değil mi bunun için?"
"Kesinlikle değil! Dürtülerin nesini göz önüne almak istediğimi şöyle bir düşün! Şunları kast ediyorum: Gereksiz hazlar, zevkler ve dürtüler içinde birkaçı, sanırım örflere, âdetlere ve düzene ters düşüyorlar; insan bunları doğuştan getiriyor. Ancak yasalar ve insanın iyi dürtüleri akıl ile işbirliği yapıp bu (kötü) dürtüleri denetim altına alırlarsa, bunlar, kimi insanların yakasını tamamen bırakırlar ya da geriye çok az zayıf (dürtü) kalır; ancak gene kimi kimselerde bunlar çok daha güçlü ve sayıca fazladırlar."
[c] "Hangilerini kastediyorsun?"
"Öteki, mantıklı, sakin bölümün hâkimi olan ruh bölümü uykudayken, rüyada ayaklananları; hayvansı ve esrik, tıka basa doymuş bölüm yerinden kalkar, uykuyu şöyle bir üzerinden atar, oradan uzaklaşıp hazlarının tadını çıkarmak ister. Böyle duygular içinde, bildiğin gibi, mantıktan, akıldan ve utançtan tamamen kurtulmuş ve serbest kalmışçasına her şeyi göze alır. Hiç tereddüt etmeden kendi öz annesi ile ya da başka herhangi bir insan ile, tanrı ve hayvan ile ilişkiye girmeye çalışır; [d] her türlü akraba ilişkisi suçunu (ensesti) işler ve hiçbir doyumdan kendini men etmez: Kısacası hiçbir delilikten ve utanç verici davranıştan korkup geri durmaz."
"Çok haklısın!"
"Oysa iç dünyasında (ruhen) sağlıklı ve mantıklı biri olarak ve aklını harekete geçirdikten, onu iyi düşüncelerle besleyip kendine iyice geldikten, aklını başına topladıktan sonra yatmaya gitmek ise bambaşka bir şeydir. Bu durumda, uyuyabilsin ve iyi yanı haz ve acıyla kargaşaya sürüklenmesin, dolayısıyla da kendi başına, düşüncelerle baş başa kalsın, hâlâ anlayamadığı (kimi) geçmişe, şimdiye ya da geleceğe ait bilgiler üzerinde kafa yorsun diye ruhunun o arzu eden yanını[e] ne aç bırakmış ne de aşırı beslemiş, [572a] ayrıca ruhun o atılgan, öfkeli, çabuk kızan yanını sakinleştirmiş, canını, başkalarına duyduğu öfkelerle sıkmaksızın dinlenmeye çekilip (yatağına) uzanmıştır; yani dürtüleri ve öfkeyi uyuşturmuş ve sadece, içinde aklın konukladığı üçüncü bölümü harekete geçirmiştir: İşte bütün bunlardan sonra dinlenmiş olacağından, bu durumda hakikati (gerçeği) muhakkak ki kavrayacaktır ve rüyalarının çehreleri (görüntüleri) örf, âdet ve yasaya çok az aykırı olacaktır."
[b] "Düşüncene tamamen katılıyorum."
"Konuşmamızdan fazla uzaklara sürüklendik. Bilmek istediğimiz ise sadece şu: Her insanın içinde anarşist, vahşi ve ürkütücü bir dürtü türü yaşar; hatta gayet düzenli, doğru dürüst biri gibi görünen aramızdaki kimselerin içinde de. İşte bu yan, kendini ancak rüyalarda gösterir. Düşün bakalım haklı mıyım ve buna katılıyor musun?"
"Kesinlikle!"
2. "Özelliklerini belirlediğimiz şu demokratik insanı hatırla.[c] Küçüklüğünden itibaren, sadece para biriktirme dürtüsüne değer veren, öteki gereksiz, sadece oyuna (eğlenceye) ve içkiye yönelik dürtüleri hor gören tutumlu bir babanın elinde büyütülmüştü."
"Evet!" diye cevap verdi Adeimantos.
"(Bu çocuk) ileride, tasvir ettiğimiz şu dürtülerle dolup taşan insanlar ile bir araya geldiğinde, babasının eli sıkılığına duyduğu nefretten ötürü, her türlü atılganlığın, gözüpekliğin, haddini bilmezliğin (temsilcisi), bu insanların hayatının içine balıklama atlayacaktı. Ancak karakteri onu baştan çıkartanlardan daha iyi olduğu için, her iki yana da çekildikten sonra [d] ortada, her iki yaşama tarzının arasında bir hayat yolu bulmayı başarıyordu; ölçülü olduğuna kanaat getirdiği şekliyle, her tür (hayatın) tadını çıkartıyor ve özgür birine yakışır, yasalara aykırı olmayan bir hayat sürüyordu: İşte oligarşik insandan demokratik bir insan (karakter) böyle doğuyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devlet
Não FicçãoM.Ö. 427-347 yılları arasında yaşamış olan Eflatun düşlediği en iyi devleti, Sokrates'le birlikte, bu kitapta anlatır. Devlet'te iki düşüncenin çatışmasına tanık oluruz: 1) İnsanlar doğuştan iyi ve eşittirler; toplumun kötü düzeni onları bozuyor, gü...