Uzun bir aradan sonra bize, bana iyi geleceğine inandığım bir kurgu ile geldim. Umarım sizde beğenirsiniz.
İyi okumalar🦄
"Masaaaaal!"
"Masal!"
"Kalksana kızım geç kalacaksın yine!" Annemin sinirli sesi odama uzanan uzun koridorun başından benim yastığın altına saklamaya çalıştığım kulaklarıma kadar geldiğinde, bir kez daha annemin nereden çıkardığını bilmediğim sesine maşallah çekmeye başladım.Lakin bu çok gerekli işim bugünün Pazartesi olduğunu hatırlayınca hızla son buldu. Üzerimdeki yorganı üzerimden attığımda kapıyı açan annemin başına geçti. Yorgandan kurtulmaya çalışan annemi kenara çekerek önce kafasına fırlattığım yorganı aldım ve bu seferde gelişi güzel bir yere atıp koşarak banyoya girdim. Dişlerimi hızlıca fırçaladıktan sonra kuş yuvasına benzeyen kıvırcık saçlarımı dolandıkları tokadan kurtarıp aynı hızla düzleştirdim.
Banyodan çıktığımda salondan çıkan abime çarpıp koşarak odama girdim. Az önce savaş alanına benzeyen odamı toplu bulunca annemin hızına bir kere daha hayret ettim. Odamın kapısını kapattığım da annemle sırt sırta verip odama doğru baktıklarını bildiğim abimin sesi kulaklarım tarafından beynime taşındı.
"Tahminen ne zaman geç kalmadan bir yere gitmeye başlar?" Onların bu, ancak bir filozofun çözebileceği konuyu tartışmalarını arkamda bırakıp %95'i tulumdan oluşan dolabımın kapağını açtım. Bütün asilliği ile bana göz kırpan siyah kot tulumu hızlıca giyip, aynı hızla yere oturdum. Lakin bu hızlı oturuşum benim zararıma oldu. Yaklaşık on yıldır orada olan dolabın rafı her sabah olduğu gibi yine kafama çarptı. Bu rafın varlığına hala alışamamam da ayrı bir ironi idi ama neyse.
Kafamı fazla umursamayıp oturduğum yerden dolabın içine eğildim. Gözlerimi Converse koleksiyonum da gezdirirken mor uzun Converselerimin burada olmadığını fark ettim.
"Anne Converselerim nerede?" Mutfakta olduğunu tahmin ettiğim anneme mahallenin bile duyabileceği yükseklikte bir sesle seslendiğimde, bana aynı yükseklikte bir sesle geri seslendi. Ve benden size bir tavsiye, annelerinize duymaz diye çok fazla yüksek sesle seslenmeyin zira sonunda olan kulaklarınıza oluyor.
"Masal 12 tane Converse'in var birini bulamazsan diğerini giy. Ve hiç birini kaybetme o ayakkabılara servet yatırıyoruz." Annem hala söylenmeye devam ederken kafamı yatağımdan tarafa çevirdiğim de yedek yastığımın yanında bana gülümseyerek baktığına inandığım Converselerimi gördüm. Converselerimi elime alıp iki gün önce nereye attığıma bakmadan fırlattığım çantamı aramaya başladım. Annemin her gün bıkmadan topladığı benimde her gün bıkmadan dağıttığım odanın her hangi bir parçası olan çalışma masasının yanında duran çantamı alıp odamdan çıktım. Çıktım derken ufaktan kaçmış da olabilirim.Elinde gazetesi ile balkona doğru yürüyen babamın yanağına sulu bir öpücük bırakıp hızlıca kapıya ulaştım. Arkamdan "deli kız" diye gülerek konuşan babam ile günün şansını aldığımda kapıyı açıp evden çıktım. Converselerimi giyip koşarak bahçeden çıkıp, bahçe kapısını arkamdan kapattım. Derin bir nefes verip günün birinci maratonunu bitirip ikinci ve en zor maratonu için yeni bir derin nefes aldım.
Çantamı sırtıma takıp iki yan evin kapısında beni bekleyen arkadaşımı beklemeden koşmaya başladım. Arkamda benimle beraber koşan arkadaşım bir yandan her sabah yaptığı gibi bana söylenmekle uğraşıyordu.
"Masal yavaş git biraz beni bekle. Senin bu uykun yüzünden her sabah koşmak zorunda kalıyoruz ya." Nefes almak için verdiği arayı oldukça kısa tutup tekrar söylenmeye başladı. Bu kız hem koşup hem nasıl söyleniyor çok merak etmişimdir hep.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telefonun Ucunda
Teen FictionMasal; Converse aşığı, aşırı enerjik bir resim öğretmeni. Asla bölemediği uykusu yüzünden kaçırmak üzere olduğu otobüsüne doğru koşarken cebindeki numara yazılı kağıdı düşürürse ve bunu fark edip arkasını döndüğünde yerden aldığı numara yazılı kâğıt...