Sabah güneşinin yüzüme vurmasıyla uyandım. Elimi uzatıp saati aldığımda,08:27 olduğunu gördüm. Yataktan nasıl fırladığımı bile hatırlamıyorum. Hemen yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Normalde bu saatte uyanmazdım,çok erkendi. Ama eşyalarımı, daha doğrusu eşyalarımızı toplamak için vakite ihtiyaç vardı.
Yatağımın altından aldığım bavulların hepsini açtım. Dolabımdaki kıyafetlerin, parfümlerin, saç bakım malzemelerimin hepsini büyük olan bavulun içine attım. Kalan eşyalarımıda diğer bavullara koyduktan sonra Dane'i uyandırmaya gittim.
Başına gittiğimde ağzı açık, yastık bacaklarının arasında uyuyordu. Her sabah olduğu gibi dürterek uyandırdım.
- Kalksana be baş belası. Saatin kaç olduğundan haberin yokmu senin!? Az daha uyursan ev sahibine anahtarları verdiğimde hala burda uyuyor olucaksın.
- Her sabah dürterek uyandırmaktan bıkmadın mı sen. Bir günde saçlarımı okşayarak veya The XX açarak falan uyandırsan fenamı olur??
-Saçmalamayı bırakta bavullarını toplamak için yanıma gel.
Cümlemin bitmesiyle bavullarımı toplamaya devam ettim. Bu kadar çok kıyafetim olduğunu ben bile bilmiyordum. Hergün farklı bir kıyafet giyecek kadar zengin değilimdim ama gördüğüm kadarıyla modayı yakından takip eden bir insan için fazla gereksiz kıyafetim vardı. Gereksiz olanları bay Mel'e(maymun kafa) bırakmaya karar verdim. Belki Gucci olanları eskici kıyafet dükkanına satarda ödemediğimiz kirayı alır (zuhohoho).
Duvarın ardına baktığımda Dane bütün eşyalarını benden önce toplamış ve kulaklıkla müzik dinliyordu. Şaşkınlığımı gizleyemedim ve ağzımadan bir "vay anasını" çıktı.
Saat 11'i geçiyordu. Ağzımıza bir şeyler tıkıştırıp evden çıktık. Mobilyalar, yatak, mutfak malzemeleri hepsi ev sahibine aitti. Bu yüzden toparlanmamız fazla uzun sürmemişti.
Tam kapının dışına çıkıp kapıyı kapatıcaktım fakat Dane'in "dur" demesiyle bir anda felçli gibi hareket edemez oldum.
-Ne oldu, neden durayım??
- Bence kapıyı kapatmayalım. Açık kalsın. Belki içeri hırsız falan girer, belkide bir fare.
(gerçekten çok pis bir kahkaha attı)
-Bu fikir gerçekten hoşuma gitti. :)))))))))))))))))))))))))))))))))))))
Bay Mel'in evi aşağı kattaydı. Kapıyı çalıp anahtarı teslim ettik. Dışarıya çıkmak için merdivenleri inerken bu evde geçen anılarım gözümün önünden geçti. Çok fazla anım vardı.Hepsi güzel olmasada duygulandım, gözlerim doldu binanın merdivenlerinin trabzanlarına parmaklarımı değdirirken.
İşte şu an caddenin tam ortasında, küçük bir gergedanın boynuzunu ağaca takdırdığı gibi duruyordum (ellerimde bavullarla). Ne oldu derseniz, arabaların geçmesi için bastığım düğmeye saçlarım takılmıştı. Bir yandan Dane bir yandan da yaşlı teyzenin biri ,kollarımdan çekiyorlardı. Komik. Saçlarımı mı kurtarayım yoksa ayağımı yalayan köpeğimi iteleyim diye düşünürken, New York'un neredeyse en işlek caddesinde tam bir aptal gibi duruyordum.
O anda beynim durmuş gibiydi. Hem gülüyordum hem de şu an ne olduğunu çözmeye çalışıyordum. Sırtımda bir el hissettim. Dane ve yaşlı teyzeye aldırmaksızın arkamı döndüm (kafam direğe yapışık bir şekilde.). Uzun boylu kumral çocuğu gördüğümde kendime geldim. Saçları baya havalıydı (gerçekten havalıydı). saçlarını arkaya doğru savurmasıyla kendimeden geçtim.
-Bir kaç dakikadır burda debelendiğini gördüm.Ve sanırım arkadaşın ve bu (küçümseyici bir gülüş atmıştı) teyze seni kurtaramadı. Yardım etmek isterim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Ucubem
Teen FictionUcuz bira şişesinin kırılmasıyla sadece şişenin değil, umutlarımın da parçalandığını anladım. İşte o an yeni bir başlangıç yapmaya karar verdim. Genelde yeni başlangıçlar beyaz olurdu. Benim hayata yeni başlangıçım siyah, simsiyah olacağa benziyordu...