one

116 15 10
                                    

"seni seviyorum, marinette." yağmurun altında ıslanıyordu adrien, elindeki şemsiyeyi sadece marinette'e tutmuştu çünkü. yüzünde bir çocuğun gülümsemesini aratmayan gülümseme, gözlerinde de parıltı vardı. doğrudan, kızın vereceği cevap için yere bakıyordu.

4 sene sonra, 20 yaşına geldiğinde kızı artık sevdiğini kabullenmişti. öyle ki; gece gündüz onu düşünüyordu, mesaj atıp duruyordu, sürekli buluşmak istiyordu.

lisedeki marinette'e dönmüştü adeta. sürekli onun yanında kekeleyip, kızarıyordu. sevdiğini anlayacak diye 40 takla atıp duruyordu.

rüzgar onun içini ürpertirken, yağmur bu âna şahit oluyordu.

kızın cevap vermesini bekliyordu. aradan geçen uzun dakikalara rağmen suspuslardı. adrien artık umudunu yitirme yolundaydı. utanmayı bir kenara bırakıp kızın yüzüne baktı.

gözlerinin dolmuş olduğunu ve sessizce öylece ona bakarak ağladığını gördü. "marinette, sorun ne? neden ağlıyorsun?" adrien'ın sorusu üzerine marinette, gözlerini ondan çekip etrafta gezdirdi.

ellerini titrekçe kaldırıp şemsiyeyi üzerinden çekti. adrien gibi, o da yağmurda ıslanıyordu artık. adrien ne olduğunu anlamamıştı. marinette neden böyle davranıyor? diye içinden geçirdi.

marinette sonunda dudaklarını aralamıştı. "neden bunu bana yapıyorsun?" ona sorduğu soruyla afallamıştı adrien. "ne?"

"bana neden bunu yaptığını sordum. neden şimdi olmak zorundaydı? neden yağmurun altında olmak zorundaydı? neden bu ânda olmak zorundaydı?" soğuktan dolayı akmak üzere olan burnunu çekti.

adrien elindeki şemsiyeyi yavaşça indirdi. "marinette, sen şimdi, neden bahsediyorsun?" onunda gözleri yavaşça dolmaya başlamıştı.

"benden bir cevap beklediğini biliyorum, ama beklediğin cevabı veremeyeceğim. bunun için de üzgün falan değilim." arkasını dönüp hızlıca koşmaya başladı marinette.

hıçkırıklarını salmıştı yağmura. adrien'dan uzaklaştığına emin olunca durdu. ağlamaktan zar zor konuşabiliyordu. "affet beni adrien. affet.. ben sadece.. sadece seni hak etmiyorum.."

adrien reddedilmenin verdiği acı ile evine doğru ilerliyordu. ağlamak istemiyordu. seviyordu sadece, ağlaması gerekiyor muydu?

marinette'in dediklerinden bir şey anlamamıştı. aynı soruları kendisine sorup cevaplarını bulmaya çalışıyordu.

"neden bunu ona yapıyorum? neden şimdi söylemek zorundaydım? neden yağmurda söylemek zorundaydım? neden ki?"

serbestçe akan gözyaşlarını silmeye tâkatı kalmamıştı. "size izin veriyorum. istediğiniz kadar kaçın kurtulun benden."

o sırada aynada, ağlamaktan kızarmış gözlerine, soğuktan kızarmış kulaklarına ve burnuna bakıyordu marinette.

"neden reddettim ki?" aynada gözleri doluyken gülümsedi aptalca marinette. "çünkü sevmiyordum."

haklıydı. onun sevgisi sadece takıntıdan ibaretti. adrien'a âşık olduğunu sanıyordu, ama bilmiyordu ki o sadece takıntılı bir psikopattı. bunu anlaması biraz uzun sürmüş olsa da, sonuçta anlamıştı.

işte bu yüzden reddetmişti. onun sevgisini hak etmiyordu. ortada olan bu sevgiyi hak edecek tek kişi vardı.

kagami tsurugi.

o, adrien için mükemmel kişiydi. en azından onun sevgisi gerçekti. birileri gibi saplantılı bir psikopat değildi.

l'mour; adrienette.

kawrosies, 051021.

l'mour. adrienetteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin