Günahların Ağırlığı Altında

24 7 4
                                    

Sabahın bir saati köprünün kenarındaydım. Güneş yeni yeni kendini göstermeye başlamışken soluğu burada almıştım. Geceden kalmanın sarhoşluğu ile başım dönerken elimde tuttuğum sigaranın bitmesi için art arda nefesler alıyordum.

Uzaklara bakarken gözlerimi ayaklarımın altında bir çarşaf misali duran denize çevirdim. Sanki beni çağırıyor gibiydi, ben de yanına gitmek istiyordum. Elimde tuttuğum sigara bittikten sonra bir kenara fırlatıp paketimden yenisini çıkartıp dudaklarıma götürdüm. Ciğerlerim yeter artık dese de onları dinlemiyordum.

Bu saatte çevreden geçen insanların garip bakışları da üzerimdeydi. Yüzlerinde tiksiniyormuş gibi bir ifade vardı, günlük hayatımda ise bana yaklaşmak için bile izin almaları gerekirdi. İnsanlar böyleydi işte, kendisinden altta gördüğü birine tiksinti ile bakarlardı ama bilmezlerdi ki altta gördükleri kişi onların asla ulaşamayacağı bir yerdeydi.

Hayatım boyunca insanların bu saçma tavırlarından şu anda olduğu gibi rahatsız olsam da ölümden birkaç adım uzaktaki birisi ne kadar umursardı ki bu durumu?

Her nefeste boğazım yanıyordu, sigaradan nefret ediyordum. Daha önce birkaç kere denemiş olsam da devamı hiçbir türlü gelmemişti, içmek bana zevk veriyordu. Çünkü içmek için herhangi bir sebebim yoktu, güzel bir hayatım vardı -en azından ben öyle olduğunu düşünüyordum- ta ki o lanetli güne kadar...

Her şeyin suçlusu bendim, eğer daha erken huzura kavuşmuş olsaydım yaşadığımız şeylerin hiçbiri yaşanmazdı.

"Mars!" gözlerimi denizden ayırıp arkama döndüm. Gözlerimin önünde onun silueti belirmişti. Sigaradan aldığım duman zehir olmuş, öksürük tutmuştu bir anda.

Güzeller güzeli yüzüne bakmaya bile cesaretim yoktu. Başımı yavaşça öne eğdim "Efendim." dedim kısık sesle. Ardından çekinerek de olsa gözlerimi ona çevirdim. Tam karşımda duruyordu silueti. Siyahın en koyu tonunda olan gözleri ile bakıp çok güzel bir şekilde gülümsüyordu bana.

"Bu gülümsemeyi hak etmiyorum." diye mırıldandım onun da duyabileceği şekilde. Çok güzel gülüyordu, galaksileri kıskandıracak kadar harikaydı. Görenleri kıskançlığa bağacak kadar mükemmel ötesi bir insandı.

Ama o mükemmelliği hak eden kişi kesinlikle ben değildim.

"Tam tersi Mars, sana gülmeyi ne kadar sevdiğimi biliyorsun." dedi buruk ama bir o kadar da neşeli bir sesle.

Biliyordum sevgilim. En iyi bildiğim şey bana gülmeyi ne kadar seviyor oluşundu. Ben de bana gülmeyi sevmeni seviyordum. Her bana baktığında yüzünde beliren o mutluluk ve neşeyi seviyordum. Ben... Sana dair her şeyi seviyordum.

"Seni çok özledim sevgilim..." dedi kırgın sesle. Adeta ruhumdan parçalar kopmuştu, canım o kadar yanmıştı ki... Boğulan bir farenin çırpınışı gibiydi canımı yakan acı. Her zaman bir umut vardı fakat o umuta hiç ulaşamayacaktı, bunu fark ettiğinde ise acı içinde boğularak ölmesi gibiydi.

Beni ne kadar özlediğini ve ne kadar kırgın olduğunu sesinden bile anlayabiliyordum. Üzülme sevgilim, yakında yanında olacağım. Artık daha fazla ayrı kalmayacağız sadece kısa da olsa biraz zaman gerekiyordu o kadar.

Paketteki son dalı da çıkarıp dudaklarıma götürdüm. Babamdan bana kalan zippo ile sigarayı yaktıktan sonra derin bir nefes aldım.

"Sen sigaradan nefret edersin." dedi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Günahların Altında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin