|10|Final

162 16 14
                                    

Aşk tesadüfleri severdi. Öyle bir karmaşanın içinde birbirinizi hayatınızda bulurdunuz ki kendiniz bile şaşardınız. Kalplerinizin pusulası size birbirinizi gösterir ona doğru yönelirdiniz.

Denizin içine atlayışlarının üzerinden günler geçmiş ve jungkook'un doğum gününe gelmişti. Öyle büyük bir organizasyon düşünmüyordu sadece ikisi olsa yeterdi onlar için. Taehyung eve erken gelmiş ve çikolata kaplı pastayı üstüne mumlarını yerleştirerek yerleştirmişti. Yanında bir kutu ve aldığı hediye duruyordu. Jungkook elinde dolu kitaplar ile içeri girmiş ve kendini atacak herhangi bir yer aramaya başlamıştı.

"Ben geldim Ta-" Elindeki pastayla taehyungu görünce olduğu yerde dımdızlak kalmıştı. "İyiki doğdun jeon jungkook... İyiki benim için doğdun." Jungkook yavaşca yaklaşmış ve mumları teker teker üflemişti. "Sen benim için doğdun ve bende senin için doğdum. Biz birbirimizin kırık ruhlarını tamamlamak için doğduk sevgilim." jeon dolu gözlerle sevgilisinin yüzüne bakıp gülümsedi. "Biz birbirimizin ruhu için doğduk." Dedi.

Taehyung pastayı bir kenara bıraktıktan sonra hediyesini verdi. Jungkook, merakla kutuyu açmış ve içerisindeki kar küresini görmesiyle gözlerini kocaman açmıştı. Kar küresi nin içinde bir ev vardı ve yanındaysa iki genç çocuk. Birinin yanında motor diğerinin yanında ise gitarı vardı. "Evimizin hayalini kurardık hep artık bir evimiz oldu. Hayallerimize kavuştuk."

Jungkook dolu gözlerle sıkıca sarılmış ve taehyungu asla bırakmamayı dilemişti. O anda çalan zil ile ayrılmak zorunda kalmışlar ve taehyung kapıyı açmıştı.

"Geveze çocuk?"

"Aa jungkook'un sevgilisi." Jungkook, suho'nun sesini duyunca merakla yanlarına ilerlemişti. "İyiki doğdun hyung!!" Birden kendine çekip sarılınca jungkook neye uğradığını şaşırmıştı.

"Teşekkürler bücür." Taehyung öldürücü bakışlarını atıyor ama hiçbirşey demiyordu. Sarılmaları bittiğinde suho ayakkabılarını çıkarıp kenara bıraktıktan sonra içerideki koltukların birine yayılmıştı. "Kahve ister misin suho?"

"Yok babam gelecek birazdan beni almaya babanemi ziyarete gideceğiz."

"Anladım." Taehyung ile jungkook yanyana oturmuş suho ise karşılarındaki tekli koltuğa oturmuştu. Elindeki poşeti jungkook'a uzatmıştı.

"Açabilirsin hyung." Jungkook paketi açtığında hafifçe gülümsemişti. Üniversite bahçesinde gizlice taehyung ile çekilen bir fotoğrafları çerçeve içerisinde duruyordu. "Pahalı birşey alsam kabul etmezdin. Kıyafet falanda almak istemedim bende aşık olduğun kişiyle olan bir fotoğrafı vermek istedim."

"Çok teşekkür ederim bücür."

Suho'nun telefonu çaldığında babasıyla konuşup ayağa kalkmıştı. "Babam gelmiş ben artık gideyim." Hep beraber ayağa kalkmış ve onu yolcu etmek için beraber dışarı çıkmışlardı. Babası gülerek arabadan inmiş ve suho ya sarılmıştı. "Doğum gününü kutladığın arkadaşın hangisi?" Diyip jungkook ile taehyung'a döndüğünde ikisi birden gözlerini çatmıştı. "Jungkook. Taehyung da onun en yakını."

Suho ile jungkook şakalaşıyor taehyung ve Suho'nun babası ise sadece birbirlerine bakıyordu. "Büyümüşsün Taehyung."

"Sende yeni bir aile kurmuşsun... Baba!" Suho ve jungkook şaşkınlıkla kaşlarını çatmıştı.

"Baba mı?"

"Siz gidin bekletmeyin babaneni." Tam arkasını dönüp gidecekken adam kolundan tutup durdurmuştu. "Taehyung dur gitme. Bak biliyorum benden nefret ediyorsun ama konuşalım." Taehyung alayla güldü. "Ne konuşacağız? Annemin ölümüne sebep olduğun için özür mü dileyeceksin? Beni tek bıraktığın için, daha babanem bile olduğunu bilmiyor iken yeni çocuğunu götürdüğün için, beni tek bıraktığın için HANGİSİNE ÖZÜR DİLEYECEKSİN?"

Language of Love Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin