İlk Kalp Çarpıntım

431 24 5
                                    

"Azra!"

Hocanın ağzından ismimi duymamla birden irkildim. Daldığım düşüncelerden kurtulup öğretmene cevap vermeye çalıştım.

"Ef-efendim hocam?"

"İyi misin Azra? "

"Evet hocam dalmışım biraz sadece."

"O zaman bu soruya da sen kalk bakalım."

Hah, mükemmel bir zamanlama. Zaten fizikten nefret ederdim bir de hayatımın en kötü gününde bu dersin daha beter bir hal aldığını farkına vardım.

*****

İki gün önce hayatımda tanıdığım en yakışıklı erkekle tanışmıştım. Hatta tanışmakla kalmayıp bana karşı olan duygularına olumsuz cevap vermiştim. Sırf bir kız yüzünden onun beni tanınmasına izin vermemiştim. Verdiğim kararın ne kadar saçma olduğunu ne yazık ki ona hayır dediğimde farkına vardım. Ona verdiğim kararın pişmanlığı daha geçmemişken annem ve babamın ayrıldığı haberini sonradan duymak beni bir kez daha en derine gömmüştü.

******

İki yıl önce bugün annemle babamın yıldönümünde onlara güzel bir restorantta yer ayırtmıştım. O gece onlar için hayatlarının en güzel gecesi olduğuna emindim. Fakat şimdi ayrılmaları çok saçma değil mi? Hem ben varım. Beni neden düşünmüyorlar ki? Hiç mi akıllarına gelmemişti bu olayın beni çok üzeceği? Oysa ben onlar için her şeyi yapardım. Ama onlar en kolay yolu seçtiler; boşanmayı. Peki ben çok mu şey istiyordum? Hayır. Sadece her çocuk gibi ben de anne ve babamla yaşamak isterdim. Neyse artık olan olmuştu. Benim daha önemli bir problemim vardı; AYBERK! Yaa ben bu dünyaya gelmiş, gelebilecek en salak kızdım. Yaa Allah aşkına benden salağı var mıydı? Ben ne yapmıştım? Sırf o Ecem'i Ayberk'in yanında öyle gördüğüm için... Ama salaklık bende. Niye olayın aslını öğrenmeden çocuğa Hayır diyorum ki? Bir de sadece hayır desem iyiydi çocuğa resmen edebiyat yapmıştım. Yok "Sen beni Ecem'le mi karıştırdın, sen beni salak mı sanıyorsun, iki kişiyi birden yürütebileceğini mi sandın" falan filan. Off hatırladıkça yanaklarım kızarıyordu. Ben ne akla hizmet böyle bir şey yapmıştım ki?

******

Ayberk 'i reddettikten iki gün sonra ise onunla aynı okulda olduğumu hatta arkadaşımla aynı sınıfta olduğunu öğrendim. Keşke ona Evet deseydim. Evet deseydim şu an onunla beraber kitap okuyor ya da film izliyor ya da müzik dinliyor ya da yemek yiyor ya da ya da ya dası yok artık. Geçmişi geri getiremiyor ki insan. Yapmasaydım keşke dediği şeyleri yaptıktan sonra farkına varıyor ama biraz geç kalmış oluyor. Ben de hata yapmıştım. Ayberk'le beni, bizi yok etmiştim hem de bir hiç uğruna. Artık ikimizin bir araya gelmesi imkânsızdı. Tam böyle düşündüğüm bir gün karşıma çıktı. Onu görünce her şey durdu. Dünya dönmeyi, kalbim atmayı, rüzgar esmeyi, güneş ışınlarını dünyaya göndermeyi, nefes almayı, deniz dalgalanmayı bıraktı o an. Sadece ona odaklandım. Ta ki her şey eski haline dönene kadar. Ayberk'in yanında Ecem'i görene kadar her şey süperdi. Ama geçen sefer yaptığım hatanın aynısını yapmayacaktım. Ecem yüzünden bir kere daha hoşlandığım erkekten vazgeçmeyecektim. Bir daha olmazdı, olmamalıydı.

Ayberk Ecem'le yanımdan öylece çekip gittiler. Onların arkasından bir şey farkettim. Ayberk'i bir kızla görünce kalbim bin parçaya ayrılıyor, rengarenk dünyam siyah beyaz bir filme dönüyordu.

Ayberk'le Ecem'i o günden sonra hiç beraber görmedim. Ayberk'i arada sırada Emir'le beraber görüyordum. Farklı bir şeyler vardı Ayberk'te. Gözlerimin içine bakıyordu. Sanki denize kavuşmayı bekleyen bir gemi gibi. Sonra çekiyordu gözlerini gözlerimden. Sanki bir daha hiç bakmayacak gibi.

******

Ayberk'le olan sorunlarıma çözüm yolu bulamadan annemle babamın arasında kaldım. Mahkeme kararına göre annemle beraber yaşamak zorundaymışım. Çok saçma değil mi? Ben annemin yanında babam olmadan, babamın yanında annem olmadan yaşayamam ki. Yaşayamadım da zaten. Nefes alan (fiziksel olarak), kalbi atan (fiziksel olarak), yemek yiyen, su içen, yürüyen fakat hepsini fiziksel olarak yapan bir varlığa dönüştüm. Ruhum, sevgim, saygım, hoşgörüm kısacası insana ait bütün ruh özelliklerimi kaybetmiştim annemle babamın ayrılmasıyla. Annemle babam dışında en büyük yıkım bende olmuştu. En büyük hasarı ben almıştım. Oysa hakim bey en az hasarı benim alacağımı söylemişti, yalanmış. Annemle babamın bana attığı yalanlar gibi, Ecem'in bana attığı yalan gibi bu da yalanmış. Zaten hayatımda gerçeğe dair ne kaldı ki? Benim tek gerçeğim annem ve babamdı. Şimdi ise tek gerçeğim Ayberk. Hatta tek sevdiğim insan o kaldı. Annemle babamın attıkları yalanlardan sonra ikisinden de nefret eder oldum. İnsan elindekilerin değerini bilmeliymiş meğer yeni anladım.

*****

Ertesi gün okula gitmek için beni annem uyandırmıştı. Çok tuhaftı. Oysa bugüne kadar beni hep babam uyandırırdı. Babamın beni uyandırmasını çok severdim. Ona sabahları naz yapardım. O da beni uyandırmaya kıyamaz 5-10 dakika daha müsaade ederdi. Ama annem babama göre daha dsiplinliydi. Sabah odama girer girmez hemen uyandırmıştı. Ve bu sabahları gerçekten çok sinir bozucuydu.

Sabah kalkıp banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra odama formalarımı giymeye gittim. Liseye daha yeni başlamıştım. Çömezdim anlayacağınız. Bu formaları çok beğenmiştim. Siyah düz etek, üstüne de pembe gömlekle çok hoş duruyordu. Saçlarımı toplamayı hiç sevmezdim. Bu yüzden saçlarımı her zamanki gibi salık bırakmayı seçtim.

Aşağı indiğimde evin içini dolduran o ses yoktu. Babam sabah haberlerini kahvaltıyla izlemeyi çok severdi. O haber sesi yoktu artık. Mesela bana "Günaydın kızım" diyecek babam yoktu. Evin neşesi yoktu ve bu bana çok koyuyordu. Annemin de eski neşesi yoktu artık. Kendi kabuğuna çekilmişti. Evden işe, işten eve gelip gider oldu. Benimle çok az diyalog halindeydi. Babam bunları görse üzülür müydü acaba ?

******

Okula gittiğimde sıra arkadaşıma "Günaydın" deyip cam boyuna oturdum. Yeni tanıştığım arkadaşım iyi birine benziyordu. Adı Ada idi. Derslerde sıkıldıkça onunla konuşuyordum. Ve bu kız galiba en yakın arkadaşım olacaktı.

İLK SEVDAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin