Ali dediğini yapmıştı, beni evlerine zorla yerleştirmiş ve odamı bile çoktan hazırlatmıştı. Biz okuldayken tüm bunları yaptırması hem harika hem de ürkütücüydü.
Yarının cumartesi olması işime geliyordu. Okuldaki ilk haftam meraklı insanlar ve sıkıcı derslerle beni boğmaya yetmişti. Okuldan ayrılalı uzun zaman oluyordu ve tekrar okula alışmak çok sıkıcı geliyordu bana. Ben iş kadınıydım, okumak kadar sıkıcı bir şey daha yoktu benim için.
Her gece Ömür'le uyuyordum. Saçlarıyla oynamamı seviyordu. Onunla anlaşabiliyorduk ve annesinin bahsettiğinin aksine samimi biriydi, belki de sadece bana samimi davranıyordu bilemiyorum. Felçli kalması konuşma yetisini kaybetmesine de neden olmuştu. Yürüyemiyor, konuşamıyordu ancak ellerini kullanabiliyor, yemeğini yiyebiliyor ve telefonuyla bana ulaşabiliyordu. Susarak anlaşıyorduk. Sırf o konuşamıyor diye ben de konuşmuyordum.
Bana bir hafta içerisinde pek çok şeyi anlattı. O kadar etkilenmiştim ki ondan, onun gibi olacağımı kendime inandıramıyordum. Bana her sabah akıl veriyor, giydiriyor, hareketlerimi düzeltiyor ve makyajımı yapıyordu. Anlaşabiliyorduk ve kalbim ona fazla ısınıyordu. Bana Klon, diye seslenmesini seviyordum. Onun bu intihar girişiminden sonra değiştiğine eminim. O kadar değişmişti ki, eski halini anlattıkça inanasım gelmiyordu.
Ali'nin beni çağırmasının ardından yarım saat sonra anca gidebildim. Ömür'ün saçlarıyla oynamam ve onun uyuması zamanımı almıştı. Ali'nin yanına gittiğimde omzumu sıktı ve gülümsedi.
"Sen iyi bir insansın."
Utandığımı hissedebiliyorum, yanaklarım alev alev sanki.
"Neden söyledin bana bunu?"
"Ömür seninle gerçekten mutlu, bunu hissedebiliyorum Rüya. Onu bırakma, olur mu? Sana bu kadar güvenmişken onu bırakmana ben bile dayanamam."
"Bu yaptığımız şeyi artık iş gibi görmüyorum Ali. Siz de benim bir ailemsiniz."
Aramızda geçen samimi muhabbetin ardından Ali'yle beraber bir kafeye gittik. Ali'nin kullandığı arabaya bir daha binmemek için içimden dualar ediyordum çünkü berbat bir şofördü.
Arkadaşlarıyla buluşma ayarlamışlardı ve benim de gelmemin iyi olacağını söyledi. Nasıl davranacağımı biliyordum, pot kırmayacağımdan da emindim çünkü neredeyse her şeyi artık biliyordum.
Kafedeki yerimizi aldığımızda kendimi buraya ait değilmiş gibi hissetmemek için rahat davranmaya çalıştım. Masanın üzerinde duran soğuk suyu bir anda içtim ve derin bir nefes aldım. Kızlı erkekli toplamda dört yabancı kişiyle kısaca tanıştıktan sonra aramızdaki buz dağlarının kısa zamanda eridiğini hissettim. Hepsi de iyi insanlardı ve benimle iyi anlaşıyorlardı. Belki de Ali'nin kardeşi olduğumu düşündükleri için böyleydi bilmiyorum.
"Ali, ben bir lavaboya gitsem iyi olacak." Başını salladı ve masadaki koyu bilardo muhabbetine geri döndü. Hızlı adımlarla lavaboya girdim ve işimi hızlıca halledip çıktım.
Masaya gitmek istemiyordum çünkü yaptığım tek şey onların sıkıcı muhabbetlerini dinlemek ve arada bana bakıp gülümselerine karşılık vermekti. Onlardan biraz uzak kalmanın zararı olacağını düşünmediğimden arka tarafa gittim ve ormanı izleyen koltuklardan bir tanesine oturdum.
Bir süre yaşadığım şeyleri gözden geçirdim. Ailemi, eski yaşantımı, küçüklüğümü. Ben ne zaman bu hale geldim? Kafamdaki farelerim yine zıplıyordu. Yaldızları saçlarıma dağılan farelerimden nefret etmek istiyordum. Her zaman beni düşündürüyor ve hata yapmama neden oluyorlardı. Arada doğru da yapıyordu ama çok nadir oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paf - Benim Sokağım
HumorBir bedene bir hayatın sığacağından şüphesiz eminim ancak bir hayata kaç karakter sığabileceğinden emin değilim. Şuan yapacağım çılgınlık ise tam olarak bu konuyu ele alıyor...