Görev gereği yola koyulmuş, bulutların arasında uçuyordum...
Esen soğuk rüzgar yüzüme çarparken, güneşte bir okadar yakıcı biçimde tenime işliyordu.
Bıkkınlıkla nefes verip, sonunda vardığım diyarın kapısına iniş yaparak yere bastım.
Siyah kanatlarımı görkemle geriye açtığımda tüm meleklerin dikkatini üzerime çekmiştim, aptal melekler...
Giriş bekçisi derhal yanıma geldi, fakat beni tanıyordu. Neden geldiğimi de biliyordu.
"Hey dabi! Yine baban'a mı geldin?"
"Acelem var üzgünüm, gitmeliyim."
Hızla yanından geçerek diyarın merkez kulesine doğru yol aldım. Aptal meleklerin uçma yasağı yüzünden yürümek sinir bozucuydu, derhal işimi halledip burdan gitmek istiyordum.
Farketmeden sinirli bakışlarımı yere eğmişken, kuleye vardığım gibi kapıyı sertçe açarak içeri girmiştim.
Ani hareketimle kapıdaki melekler irkilirken, koca tahtın üzerinde ego dolu bakışları ile oturan babam, namı diğer "melek kral endavar!" Tam karşımdaydı.Yanında duran kardeşim melek varis shoto, sırıtarak olay yaratacağım düşüncesiyle keyifle kollarını göğüsünde bağlamıştı. "Hoşgeldin..." diye mırıldandı, dil çıkarıp tekrar tahtına kurulmuş enji'ye döndüm. Derin bir nefes aldım. Tipini görünce bile tepem atıyordu...
Kanatlarımı yere sürerek yanlarına doğru ilerledim, gerçi her halükarda büyük ve uzun tüylerim ihtişamla arkamda yeri süpürüyordu...
Tek elimi cebime atarak yanına vardığım tahtın önünde durduğumda, eğilmem gerekiyordu. Ama eğilmedim. Sikimin kralı olsa eğilmezdim. Öylece kemerime taktığım parşömeni çıkarıp ona uzattım ve elimden aldığı gibi arkamı dönüp kapıya yöneldim.
"Buraya bunun için mi geldin?" Dedi, egosu sesine bile yansımış endavar hazretleri.
Sakinliğimi korumak adına ellerimi sıkıp yavaşça arkamı döndüm tekrar. Ve yapmacık bir gülümseme ile karşılık verdim, nefret ettiğim, rengini aldığım gözlere.
"Şeytan kral önemli olduğunu ve bizzat teslim etmem gerektiğini söyledi. İşim bitti gidiyorum."
Tek kelime daha etmesine izin vermeden kuleden çıktım. İğneleyici bakışları, sanki umurundaymışım gibi sorgulaması, tahtına kurulan koca kıçı. Ah düşündükçe deli oluyordum!
Melek diyarının çıkışına yaklaştığımda kanatlarımı açıp kendimi uçurumdan bıraktım. Sonunda özgürdüm, bu diyardan nefret ediyordum!
Dağların arasında uçarken güneş batmış, gecenin karanlığı ile gülümseyerek diyarıma, şeytan krallığına varmıştım.
Girişe geldiğimde aşşağıda bekçilik eden twice el salladım, yine kendiyle konuştuğu için karşılık veremeden yanından uçup geçmiştim. Evet, bu krallıkta uçma yasağı yoktu, bazı diyarların aksine!
Aşşağıda yürüyen kralın eşini gördüğümde fırsattan istifade yüzüme ufak bir gülüş yerleştirerek yanına inip selamladım.
"Merhaba, izuku."
Şaşırarak geriye adımladığında, hemen toparlanıp gülümsedi.
"Dabi? Ah merhaba.."
"Eve mi gidiyorsun?"
"Evet, kacchan bekliyordu."
Bende gülümseyip elimi cebime atarak devam ettim,
"O halde kralı rahatsız etmeyeyim, verdiği görevi tamamladığımı iletir misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Smut-Shot
FanfictionShip ve konular her bölüm değişecek Tek bölüm (shot) olarak yazacağım Çoğu shipi kullanmayı düşünüyorum Başlıklarda shipleri belirteceğim ^^ Anlıyacağınız tamamen smut kitabıdır~