Hiç oyalanmadan beşinci kapıya ilerledi. Kapıyı açar açmaz karşısına uzun boylu genç bir adam çıktı.
Boydan boya süzdü, kıyafetlerini inceledi. Görebildiği yere kadar odaya bakındı. Odadaki hasta, karşısındaki adamdı.
Adam kadının omuzlarını sıkıca tuttu. Şaşırsa da belli etmedi ve adama bakmaya devam etti. Adam ise dudaklarına minik bir tebessüm kondurdu. Kadının omuzlarından çevirdi ve onu yürüttü.
Birkaç dakika içerisinde yaşananları anlayamıyordu. Bedenini hareket ettirmeyi denedi. Parmaklarını bile kıpırdatamıyordu.
Endişelenmişti. Ağzını açıp bağırmak istese de yapamadı. Ondan sonrası ise zihninde karanlık, derin bir boşluktu.
Adam kadını kapının önüne kadar yürüttü. Arkasını dönüp kadının yerde bıraktığı eşyaları aldı. Geriye dönüp karşısındaki kapıyı açtı. Kadın da peşinden geliyordu.
"Oturun şöyle."
Aynen adamın gösterdiği gibi yere oturdu.
"Güzel. Sizi biraz kendinize getirmeliyim anlaşılan. Çünkü oldukça meraklısınız ve bunun giderilmesi gerek."
Kadın gözlerini kırpıştırdı. Zihni artık karanlık olmasa da bulanıktı.
"Harika! Bilmem bilir misiniz ama bir inanca göre bir kişinin adını kırmızı harflerle yazmak o kişinin ölmesini istemek demekmiş.
O anlamsız dediğiniz nesneler tam da bu yüzden. Biz sizin ölmenizi istiyoruz ki öleceksiniz de.
Bana isminizi söyleyin lütfen."
Kadın duyduklarını algılamakta güçlük çekiyordu. Duysa da anlaması zordu fakat beyni kontrol altındaydı. Yani kontrol eden kişi neyi nasıl anlamasını istiyorsa öyle anlayacaktı.
Adamın sorusuna ise dudakları çoktan cevabı oluşturan sesleri çıkarmıştı.
"Mina Lee."
Adam sırıttı.
"Kağıdı, mürekkebi ve fırçayı alayım."
Artık otoriter bir ses tonunu kullanıyordu. Kadın itiraz etmeden verdi. Gözleri baygındı. Emirlere uymak için kurulan bir mekanizma gibiydi adeta.
Çok güzel diye mırıldandı adam kağıda kadının ismini yazarken.
Hareketleri oldukça özenliydi. Mürekkebi müzenin nadide bir eseriymiş gibi tutuyordu. Kapağını açtı; fırçayı da sıkı sıkı tutmuştu, elinde döndürdü ve mürekkebe batırdı.
Bilek hareketlerinden mimiklerine kadar her şeyi özenli ve dikkatliydi. Fırçayı kağıdın üzerinde hareket ettirmesi başka bir durumda olsalardı eğer kesinlikle aşık olunasıydı.
Fırça kılları kağıda değerken kadın adamı izliyordu. Çıkan her bir ses içinden bir şeyleri çalıp gidiyordu ondan.
"İyi uykular, 13 numara."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mortua Puella
AcakSpiker bir kadın, bir akıl hastanesi. ❗DİKKAT❗ Kitap ölüm, akıl hastanesi vb. gibi tetikleyici kavramlar içerir. Psikolojisi kaldırmayan, çabucak etkilenecek ya da korkacak biriyseniz BU KİTABI OKUMAYIN!!! •Uyarıya rağmen okursanız sorumluluk yazara...