13

707 81 66
                                    

Jake ile Heeseung yemek yapmayı bitirmişlerdi büyük bir uğraş sonucunda. Aslında Jake biraz endişeliydi. Çünkü daha tam tanımadığı bir adamın evine gelmişti. Ama içinden bir ses Heeseung'a güvenmesini söylüyordu. Ona güvenmek istiyordu. O dalmış bunları düşünürken gelen Heeseung ile düşünceleri yarıda kesilmişti. 

"Jake. Sunghoon arıyor."  Biraz soğuk bir şekilde söylemişti. Jake şaşkınlıkla kendisine uzatılan telefonu aldı. "Neden arıyor ki? Uzun süredir konuşmuyordu. " Omuz silkti Heeseung. Jake Heeseung'ın üzüldüğünü anlamıştı. Telefonu açtı. 

"Jake, nasılsın?" 

"İyiyim, sen?" Heeseung arkadan dinliyordu konuşmalarını. Kıskanmıştı biraz. Ve üzülmüştü. Sunghoon denen adam sanki inadına Jake'in peşini bırakmıyordu. "Ya bende iyiyim de sana bir şey sormak istiyorum. Bugün ya da yarın buluşalım mı? Arkadaş arkadaşa. Özledim seni." 

Heeseung da bunu duymuştu. Hızlıca Jake'in elinden telefonu çekti ve kendi kulağına götürdü. "Git başkalarıyla gez. O şuan sevgilisinin yanında." Deyip yüzüne kapattı. Jake şaşkınlıkla baktı büyük olana. Onlar sevgili değillerdi ki? 

"Bakma bana öyle. Sinirlendirdi beni. Üzgünüm, sevgili dediğim için." 

"Pekâlâ... Sorun değil." Gülümsedi Jake. Heeseung da aynı şekilde ona gülümsedi. Heeseung gerçek olarak sormak istiyordu. Ama korkuyordu. Şuan reddedilme ihtimalinin çok yüksek olduğunu düşünüyordu. Ama aslında yanılıyordu. Jake en azından denemek için kabul edecekti çünkü o da hoşlanmaya başlamıştı. 

"Şey. Ben artık gideyim o zaman." Ufakça gülümsedi Jake. "Biraz daha dursan? Biraz sonra bir kaç arkadaşım gelecek. Seni onlarla tanıştırırım." 

Kabul etmek zorundaymış gibi hissetti kendini Jake. Bu yüzden kabul etti. Hem belki yeni kişilerle tanışmak fena olmazdı, ha? Salona geçti ve koltuklardan birine oturdu. O sırada telefonu çalmaya başlamıştı. 

"Ne çok hayranım varmış lan." Diyerek açtı telefonu. "Naber lan göt hiç arayıp sormuyon?" 

Klasik Jungwon, diye düşündü Jake. "Daha bir kaç saat önce aramıştım ama peki-" sözü yarıda kesilmişti. "İtiraz falan istemiyorum hemen bize geliyorsun Jay bebeğim de yanımda bir şey konuşmalıyız." 

"Çok mu acil? Heeseung'ın arkadaşlarını bekliyorum." 

"Sattın mı lan bizi puset! Geliyorsun hemen itiraz yok dedim." Ve Jake'in yüzüne kapattı telefonu Jungwon. Tabii ki bir şeyi Jake'e söylememişti. Yanında Sunghoon'un da olduğunu. Jake hızla koltuktan kalktı ve Heeseung'ın yanına, mutfağa koştu. 

"Ya Heeseung benim acil gitmem gerekiyor." 

Heeseung endişeyle ona baktı ve onu süzdü. "Noldu? İyi misin, her şey yolunda mı?" 

"Yolunda yolunda. Arkadaşım benimle bir şey konuşacakmış bu yüzden. Hızlı gelmemi istediler." Heeseung anladığını belirtmek için kafasını salladı. "Peki o zaman. Başka zaman tanıştırırım seni." Dedi. 

Kafasıyla onu onayladı Jake. Biraz durdu. Bir şey yapacaktı ama korkuyordu. Sonra 'en fazla ne olabilir ki?' diye düşündü ve kafasını Heeseung'a doğru kaldırdı. Parmak uçlarında yükseldi ve yanağını öptü. Sonra ise hızla kızaran yüzüyle evden çıktı. Heeseung ise bir kaç saniye şoktan çıkamamıştı. Çıktığında ise sırıtıyordu gencin arkasından. 

Jake son hızda Jungwon'un evine koştu. Bir yandan da biraz önce yaptığını unutmaya çalışıyordu. Kendisine göre rezillikti yaptığı. Eve geldiğinde durmadan zile bastı. Kapı birden açılıp kafasına terlik yemesiyle acıyla bağırıp zili bırakmıştı. Sinirle kafasını tutarak Jungwon'a baktı. 

"Ulan öküz!" 

"Ahahhaha hadi Jake içeri geç çabuk. Mal sana hızlı dedim neredesin sen iki saattir!?" 

"Ya giderken bir kahve falan içeyim dedim canım sıkılmıştı. Jungwon mal mısın gel dedin geldim işte?" 

"Tamam hadi geç içeri. Sunghoon da içeride." 

Bunu duymasıyla şaşkınlıkla baktı Jungwon'a. "Bunu bana söylemedin?" 

"Evet. Çünkü söyleseydim gelmezdin. Hadi artık geç içeri." 

Anında morali bozulmuştu. En son ki gördüğü şeyden sonra Sunghoon'u görmek istemiyordu. İçeri geçtiğinde Sunghoon'u kendisine gülümseyerek bakarken gördü. Bu onu hiç mutlu etmiyordu. Tam tersi daha da kötüleştiriyordu. Onu görmek istemiyordu. Heeseung'ın yanına gitmek istiyordu. 

"Ne var?" Dedi düz bir ses tonuyla. Sunghoon ayağa kalkıp yanına geldi ve elini tutmaya çalıştı. Ama Jake hızla ellerini geri çekti. Sunghoon buna bozulsa da gülümsedi. "Senden özür dilerim Jake. Arkadaş kalalım demiştik ama arkadaş kalamadık ve birbirimizden çok uzaklaştık. Ben seni gerçekten seviyorum. Senden ayrılmak istemediğimi biliyorsun zaten." 

"O zaman neden benden ayrıldıktan hemen sonra başka kızlarla olduğunu gördüm? Neden bu kadar yalancısın Sunghoon..." 

Sunghoon duraksadı. Jake'i gerçekten seviyordu ve o kızlarla ailesinin zoruyla çıkıyordu. Yani ailesi denemesini istiyordu ama o her birine bahane buluyordu. Çünkü Jake'i istiyordu. "Güzelim... Seni seviyorum ben. Onlarla ailemin isteği üzerine çıkıyordum. Hatta çıkma bile değil denememi istiyorlardı ama ben sırf senin için hepsine bahane buluyordum. Jake. Lütfen affet beni bebeğim. Hem o sevgili dediğin adam da kim? Gerçekten sevgilin mi var? Beni neden bu kadar çabuk unuttun?"

Jake ağlayacaktı neredeyse. Gözleri dolmuştu. Jungwon ve Jay ise karışmadan sadece onları izliyorlardı. Tam Sunghoon'dan vazgeçmişken yine karşısına gelmişti bu adam. "Evet Sunghoon. Benim bir sevgilim var artık. Madem senin ailen yönelimine karışıp, baskı yapıyor; ve sende onlara uyuyorsun. Bende önüme bakmaya karar verdim. Seni sonsuza kadar bekleyemezdim." 

Gözünden bir damla yaş süzülürken arkasını döndü. Gitmeliydi buradan, şimdi. "Jake..." Sunghoon'u dinlemeden çıktı evden. 

Şimdi de iki tane kırık kalp vardı. İki kişi gözyaşı döküyordu. 

--------------------------------------------------------

    Ya uf ben bu fic bitince Jakehoon fici yazıcam galiba 

 Aşırı shipliyorum ikisini zaten bu bölümle de daha çok isteğim geldi 

Bu arada ben fic 1k olunca yb gelcek demiştim ama dayanamadım yine iyisiniz LAÖZŞAÇZİAÖŞZAMKXJDSLXLLSX 

enhypen'den biasınızı yazın bakim şimdi 

Benimki Jake 🛐🛐

lover,, heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin