[Sam smith , writing on the wall]
[if i risk it all, could you break my fall?]
D
İDEM MADAK, BEHÇET AYSAN, SABAHATTİN ALİ'YE HASRETLE...
Bitti.
Her şeyin bir sonu vardı. Yaşam, içinde birçok sonu barındıran bir tiyatro sahnesiydi ve herkes kendine düşen rolü oynuyordu. Yine de gerçek yaşam ile tiyatroyu birbirinden ayıran bir şey vardı. İrade. Yazgı belli olsa da, insanın kaderini belirleyen seçimleri vardı. Yazgı dediğimiz şey Tanrı'nın neyi seçeceğimizi önceden bilmesiydi. Her şeyi biliyordu, seçimlerimizin sonucunda neyle karşılaşacağımızı da, ne olacağımızı da. Herkes kendi seçimlerinin sonucunu yaşıyordu.
Bitti, demiştim, değil mi?
Kim Taehyung 30 yıllık hayatının ve Jeongguk'suz geçen son beş yılının bittiğini biliyordu. Jeongguk'un mektupları parmaklarından kayıp zeminle buluştuğunda ve kendini yaşayabilmek adına dışarı attığında, biliyordu. Jeongguk artık yoktu ve bunu, tüm hücreleriyle hissetti. Kim Taehyung seçimlerinin bedelini canıyla ödedi.
Koştu.
Olmuş olanı engelleyebilirmiş gibi koştu.
Çıplak ayakları asfaltı döverken ve insanlar ona deli gibi bakarken tüm yapabileceği buymuş gibi koştu. Yetişemeyecekti. Olan olmuştu artık ama yine de koştu. Koşmasaydı, yaşayamazdı.
Zihni nereye gittiğini bilmiyordu ama ayaklarının hedefi belliydi. Seyir halindeki arabaların önüne atladı, insanlara çarptı ama yine de durmadı. Duramazdı. Tabanları kanıyordu, canı yanıyordu ama koştu.
Kim Taehyung hayatı buna bağlıymış gibi koştu.
En sonunda varmak istediği yere geldiğinde, kapıyı yumrukladı. Kapının diğer tarafındaki adam vakit kaybetmeden kapıyı açmıştı. Biraz önce ısrarla aradığı arkadaşını karşısında görmüş olmanın şaşkınlığıyla konuştu. "Taehyung! Ben de seni arıyordum-"
"Lütfen!"diye haykırdı Taehyung onun yakalarına yapışırken. "Lütfen Minho'nun nerde olduğunu söyle bana Hyukjae! Sen biliyorsundur. Bilmelisin!"
Hyukjae olanlara anlam veremezken hâlâ yakalarını tutmakta olan adamı eve çekti. Kapı büyük bir gürültü ile kapandığında, arkadaşını baştan ayağa süzmüştü. Çıplak ayaklarından kan sızıyordu. "Ne oldu sana böyle?!"
Taehyung başını iki yana salladı. "Ne olduğunu önemi yok! Minho nerde, söyle bana!"
"Sakin ol-"
"OLAMAM! CANIM GİTTİ, HYUKJAE! CANIM GİTTİ!" Ah be insanoğlu, insanın acısı nerdeyse canı orada olurmuş derlerdi; Jeongguk, Taehyung'un her şeyiydi ve acısı tüm canında yankılanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Eflâtun Menekşe // taekook
Fanficsevdalı menekşem hercai eflatunum üzgünüm seni ben soldurdum seni ben öldürdüm bir saksı yaparak yaşadıklarımızdan/behçet aysan #taekook 11.11.2020