"Adımı ağzından duymak istediğim tek kadındı"
İyi okumalar
:)Ulaş Sonca'dan
Mezarlığın adının yazdığı koca taştan damlayan kırmızı sıvı yerdeki solmuş çimenlere damlıyordu..
Kim yapardı böyle bir şeyi..
onlarca akıl hastasından bekleyeceğim şeydi ama..Aması yoktu kendilerinde değildiler onlara normal yaklaşamazdım.
Yaparlardı.. ne kadar sebepsiz ve saçma olursa olsun
"Kim yaptı bunu!" Sesimden korkanlar birer adım geriye kaçtılar.
Mezarlığın olduğu yere gitmek yasaktı hastanenin bahçesinden yasaktı!
Hangi deli buna cesaret ederdi? Cezasını bile bile
Asıl olay neden böyle bir şey yapardı bir insan aklını bu derece nasıl kaybederdi..
Mezarlığın adının bulunduğu taşa baktım
kimsesizler yazan yer karalanmıştı
ve onun yerine Ufuk yazılmıştı.Kimdi bu Ufuk?
adını ne hakla buraya yazmıştı.
Deliydi o belli.
Elimdeki koca listeye baktım hastenede bulunan ve en azından mezarlığa haftada 1 kez gidebilen üst seviye yakınları burada gömülü olan hastaların listesiydi.
tüm hastaların adları yazıyordu garip olan şu ki.. Ufuk adında kimse yoktu.
"Hanginiz yaptı bunu neden Ufuk yazdı buraya! Yasak olduğunu bilmiyormu!" Kimseden ses çıkmadı mezarlığın önünde topladığım topluluk ve etrafındaki güvenlik görevlileri bana bakıyordu
Bunu her kim yaptıysa öğrenmem gerekirdi.
Hastaların yaptığı temel bir şey vardır.. bir şeyi kutsamak.
O şey uğruna canını bile vermekti kutladıkları hayvan ağaç eşya en önemlisi insan ne yap derse yaparlardı ama kim ne için bir mezarlığa ad yazar? Hasta bile olsa ne anlamı var dı ki?
"Başkan Semih! Hastaları binaya sok gerisini hemşireler halletsin." Semih başını salladı bende derin bir nefes aldım vicumds büyük bir eksiklik vardı sabah sigaramı içememiştim bu aptal olay yüzündendi bedenimdeki nikotin eksikliği beynimi döndürüryordu.. kısa kesmeliydim son sözümü
"Son olarak! Bunu yapan ortaya çıkana kadar kimse bahçeye çıkamayacak hava dahi alamayacak!" Bu yeterliydi.
Tabiki onları bahçeye çıkartacaktım ama en azından korkmalarını sağlarsam çabucak olay çözülürdü.
Topluluk dağılırken bazı uğultular işittim fakat sustum bir deli ile tartışmayacak kadar büyümüştüm.
"Ulaş.. istersen sen de biraz dinlen odana geç ben idare ederim son dosyaları?" Sevilin sorusu ile ona kafa salladım arkamı döndüğümde sevilin sesi hala bir şeyler söylüyordu ama kulaklarım buğuluydu.
2 şeye ihtiyacım vardıBiri imkansız, biri ise mümkündü
Sorun şu ki ben imkansızı istiyordum, yanlıştı ama
o kadar canımı yakıyorduki imkansız olması..Kendi çalışma odama girdiğimde hızlıca cebimden sigaramı ve çakmağımı çıkardım.
Ayrılmaz ikilim,
Sigarayı dudağıma tutturdum ve çakmak ile buluşturdum,
Yavaşça yanmaya başladı yoğun duman odada süzülürken beynim rahatlamıştı.
Fakat bir şey vardı... eksik olan o yoktu.
Onu ilk gördüğüm an unutulmazdı şu masallardaki gibi değildi belki ama.. inatla saldığı dalgalı koyu sarı-kahverengi arası saçları, üstünden eksik etmediği gri çeketi eşofmanı ve o inatla giydiği beyaz bol tişörtü dahi onu mükemmel gösteriyordu o öyle bir şeydi işte mükemmelin ötesinde..
24 yıllık hayatımda gördüğüm en mükemmel şeydi..
Hislerime yenik düşmek konusunda bir ustalığım vardı.
Anlarsa diye korkuyordum
ya anlarsa?Ortamdaki sessizlik telefonumun zil sesi ile bozuldu telefon açtığımda bayan esilanın sesi doldurmuştu kulaklarımı.
"Sayın baş doktor Ulaş soydan!" Neşeli sesi ile güldüğümde esila ablanın yaşlı ama neşeli sesinin ilk defa bu kadar dorukta olduğunu fark ettim.
"Buyurun bayan Esila Kavul" sessizce güldü soy isim ile hitap etmeyi severdi 50 yaşına basmıştı geçen ay fakat hala yaşam enerjisi ile doluydu bir psikoloğa göre baya iyi dayanıyordu bunca yaşına kadar.
"Bu günkü seansımda ilgini çekecek biri var? Senide davet etmek istedim toplu konuşmaya gelirmisin?"
İlgini çekecek biri.. her hangi yeni bir hasta bipolar ile uğraşmaya severdim muhtemelen o tür bir hastaydı esila abla beni o develerden çağırırdı genelde fakat bu gün hiç bir yapasım yoktu
"Çok yorgunum dün hiç uyuyamadım gelemeye-"
"Koyu sarı saçlı biri," anahtar kelime kilitle yerleşmişti
"Peki en az 5 dakikaya oradayım." Esila ablanın güldüğünü duydum ama bir şey demedim hızla çekmecelere ilerledim bir kaç parça bir şey aldım elime
Üstümdeki tişört ve kotu hızlıca çıkardım
üstüme giydiğim siyah tişörtüm ve alt için seçtiğim gri spor bir eşofman vardı spor ayakkabılar ile tamaladığımda kendimi hazır hissetim oturma salonunda pantolonla gezmezdim spor tarzı giyinmem gerekliydi bu bir kuraldı hem hastalar için hemde doktorlar için hem konuşma yapılır hemde spor tarzında egzersizler olurdu.. sporun insanları rahatlattığına inanıyordu Esila abla
Hızlıca sırt çantamı kaptım içine getekli bir kaç eşya doldurdum..
yeniden onu göreceğim düşüncesi garip hissettiriyordu
Aynanın önüne geçtiğimde kendime baktım iyi görünüyordu.. değil mi iyiydi
İlgisini çekermiydi?
Çekmezdi.
İstersem bu hayattaki en yakışıklı erkek ben olmuş olayım yinede çekmezdi ilgisini
Gerçekleri başımdan savuşturarak odadan çıktım seansın bulanacağı yeri iyi biliyordum toplanma salonundaydı..
Salona yaklaştığımda içimde oluşan garip hisse kapılmıştım çoktan
"Bu gün bize eşlik edecek biri daha var.. aaa işte orda kapıda durmayın lütfen gelin" bayan Esilanın beni çağırması ile odaya giriş yapmıştım minderlerde oturan gözler bana baktı.. o hariç
onun yanındaki boş olan mindere oturdum varlığımı yeni fark etmiş gibi bana baktı, yeşil gözler
Bakma öyle lanet olsun çok güzel bakıyor
"Doktor?" Yine dedi doktor dedi.. sesinde ismimi duymak istediğim tek kadındı
"Ufaklık." Ufuaklığım
Bölüm sonu!
Geç oldu biraz kusura bakmayın birde kısa ama bilerek kısa yazıyorum bu kurgunun kısa olması gerekiyor
çünkü belirli olay zinciri bunu gerektiriyor <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Işıkları görürsen
Paranormal"Işıkları gördüğün an ben yok olurum gitme!" Gitme.. bu sözü çok kez duydum Annesi tarafından bir akıl hastanesine bırakılan sare kafasındaki sesleri yok etmek isteyen bir doktor ile tanışır sare o sesi seviyordur tabiri caiz onun her şeyi o sesdir...