SAİKİ KUSUO

127 6 1
                                    

💗☕✨🎞🍨🍧👓💚

El ele tutuşmuş en yakın kafede, kahveli jölelerimizi yiyorduk. İkimizde mest olmuş bir biçimde mutluyduk. Hele ki o... Saiki nerede ise kendinden geçmişti. Ancak ne kadar çok sevsen de, kahveli jöleni yemeyi bir kenara bırakıp onu izliyordun. O... herkese soğuk davranan, özlü sözü "Yare, yare" ile bilinen o adam, pembe saçları, yeşil gözlükler ve benim onlara taktığım lakabı ile kafasındaki "lolipoplar" ile o... Saiki.

Onun o umursamaz yüzü her zaman, tam olarak bu aktiviteyi yaparken istisnasız bir şekilde gülümsüyordu. Ve o bunu her yaptığı zaman bende otomatik bir şekilde gülüyordum. Kahveyi pek sevmememe rağmen bu kahveli jöle hayatımda yediğim en iyi şeylerden biriydi. Jöleme devam edip bir yandan da etrafı izlerken Saiki boğazını temizledi ve dikkatimi ona çekti.

"Bir şey mi oldu?" Diyerek ona döndüğümde yine aynı ruhsuz suratını takınmıştı. Başını onaylarca salladı.

"Biraz önce arkadaki adamın sana bakıp bakmadığını test ettim. Bu kadar sesin arasında düşüncelerini okumak oldukça zordu." Diye mırıldandı ve yanındaki peçete ile dudaklarının kenarını sildi.

Unutmadan; Onun bu umursamaz yüzünün altında oldukça kıskanç biri yatıyordu. Bunu belli etmemeye çalışırdı genelde. Daha doğrusu oldukça belli eder ama bunu fark etmezdi.

"Hadi yolumuzu değiştirelim, olur mu?"

"Başka yere gidelim mi?"

"Sıkıldım, eğer sende bunaldıysan gidelim mi?"

Gibi, gibi sürekli gitmek konulu sözler ve sorularla kendini belli ediyordu. Ama ona göre o, mükemmel bir numaracıydı. Ancak tek sorun şu ki; Saki Kusuo denen bu medyum güçlerini benim üzerimde kullanmıyordu.

Neden mi? İkimizde bilmiyoruz.

Yüzümdeki gülümsemeyi saklamaya çalışarak ufakça kıkırdadım. "Hangi adam?" Diyerek arkamı, onun gözlerini diktiği yere döndüğümde Kafe'nin en arka koltuklarına bakındım. Ancak koltuklar boştu. Kaşlarımı çatarak etrafa bakındığımda tüm masaların kızlar ile dolu olduğunu gördüm. "Adam" diye bahsettiği kişi neredeydi? Arkamı dönerek Saiki'ye baktığımda tek kolunu masaya dayamış, başını da elini yaslamış halde bana bakıyordu.

"Hey, bana şaka mı yaptın?" Dediğimde başını "hayır" dercesine salladı.

"Hayır, neden böyle düşündün?" Diye mırıldandı.

"Çünkü bahsettiğin "adam" burada değil. Kafe kız kaynıyor." Saiki, gülümsedi.

"Biliyorum, onu gönderdim." Dedi sakince. Kaşlarımı anında havalanmıştı.

"Ha, Ne? Anlamıyorum. Nasıl gönderdin? Yine ne yaptın?"

Evet... bu soru...

"Ne yaptın?"

Oldukça tanıdık bir soru.

Sanki Saiki'nin daha bir ay önce bir çocuğu Japonya'dan dünyanın bir ucuna göndermesinden bir kaç önce sorduğum soru gibi.

Ya da garsonun birini Ay'a göndermesinden saniyeler önceki gibi.

Hatta daha iki gün önce bir sınıf arkadaşımızı bebekliğine göndermeden önceki soruya oldukça benziyor.

Saiki, gülümsedi. "Ona güzel bir yer seçtim, şimdi gidelim mi?" Diye mırıldandı ve elini bana doğru uzattı.

Sağ elimi kaldırıp alnıma hafiften sert bir şekilde vurduğumda homurdandım. "Ah, cidden manyak herifin tekisin." Uzattığı elini tutup ayağa kalktığımda ikimizde ayaklandık ve hızla çıkışa yöneldik.

Evet, para ödemedik çünkü geçen hafta aynı zamanda bu kafenin müdürü olan Jino Abiye Saiki büyük bir iyilik yapmıştı ve bunun sonucunda Jino Abi tam olarak üç ay boyunca buradaki her şeyden ücretsiz faydalanabileceğimizi söylemişti. Zaten her gün düzenli olarak geldiğim bu kafeden dolayı bizi iyice tanır olmuştu.

Ah, Saiki'nin yaptığı iyilikten bahsetmek bile istemiyorum.

Kafeden çıktığımda Saiki elini belime attı ve beni kendine çekti. Hava soğuk olsa da; eğer bir adet Saiki'niz varsa asla üşümezsiniz.

Hafiften kar yağıyordu ve yılbaşı geliyordu. Etraftaki insanlar her yeri rengarenk ışıklarla süslemiş ve kahkahalarla gülüyordu. Saiki, normalde gününü evde geçiren biri olsa da yılbaşının bu son kalan haftalarında mangalar oldukça arttığından daha sık dışarı çıkıyor, manga stoku yapıyor, evde bitiriyor ve tekrardan bu döngüye devam ediyordu.

"Üşüyor musun?" Diye sorduğunda başımı olumsuzca salladım.

"Hayır yeteri kadar sıcaksın." Diye mırıldandım.

Hava oldukça temizdi. Güzel ve hoş bir kokusu vardı. Beraber tüm bu sakinliğin ortasında yürürken bir anda üzerime birinin atlaması bir oldu. "Ne haber, Y/N-chan?" Diyerek beninle birlikte yere düşen Kaido ile bir anda kahkaha atmıştım. Mavi saçları rüzgardan dolayı oldukça karışmıştı.

"Bir anda üzerime atlayan başka kim olabilirdi ki zaten?" Diyerek kıkırdadım. İkimizde hafiften gülüşürken bir anda kendimi Saiki'nin kolları arasında bulduğumda gözlerim şok içinde açıldı. Saiki beni nazikçe indirip üzerimdeki karları temizlerken bir yandan da elleri ile beni ısıtıyordu.

"Bir daha onun üzerine atlama, Kaido." Dedi ve beni tekrardan kendine çekti.

"Saiki-bro insan hiç arkadaşından kıskanır mı sevgilisini?" Diyerek dalga geçti Kaido.

Nendo yanımızda olmasına rağmen hiç konuşmamıştı.

"Nendo, iyi misin?" Diye sorduğumda Nendo adeta kendine gelmiş gibi silkelendi ve elini omzuma attı.

"Nendo ramen yemek istiyor. Ramen yiyelim." Diyerek klasik lafını söyledi. Ona sadece gülümsedim.

"Ah, Yare Yare, bizim Y/N işimiz var." Diyerek söylendi Saiki ve elimden tutarak beni peşinden sürüklemeye başladı. Onların yanında oldukça soğuk ve sert oluyordu. Ancak içten içe onları biraz bile sevdiğine inanıyordum. Yani... umarım.

"Hey, Saiki, birazcık onlarla vakit geçiremez miyiz? Hem... yılbaşı da geliyor, aranı biraz iyi tutmalısın onlarla. "Dediğimde beni pek takmamıştı. Ardımızdan gelen Nendo ve Kaido ile ona daha çok yalvarmaya başladım. "Lütfen. Söz tüm gün başını şişirmeden bir kenarda dururum. Sana söz." Dediğimde bir anda Saiki durdu. "Ha? Nasıl yani ikna oldun mu?"

Saiki ağırca arkasını döndü ve homurdandı. "Sadece yarım saat." Dedi ve bize doğru gelen Nendo, Kaido ve ben dahil hepimizi şaşırttı.

"Çok teşekkür ederim!"

"Tamam."

"Adamsın be Saiki-bro!"

"Nendo çok aç. Ramen yiyelim, Ramen."

"Ah, yare yare."

"Ramen, Ramen, Ramen!"

🎔🎔🎔🎔'|AKİHE|🎔🎔🎔🎔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin