DAZAİ OSAMU

113 7 2
                                    

🍾🩸🤕🛢

Günün oldukça yorucu ve bir o kadar da sıkıcı geçmişti. Omzuna takmış olduğun bilgisayar çantası bile sana sanki kocaman bir yükmüş gibi geliyordu. Dün Dazai ile kavga etmiştin. Hayatında en çok değer verdiğin insanın sana dargın olması zaten büyük bir acı veriyordu sana, ancak bunun üzerine bir de tüm o berbat ruh halin ile bir sürü toplantıya girmen gerekmişti. Saat oldukça geç olduğundan ve araban da tadilatta olduğundan birde her şeyin üzerine saatlerce taksi aramıştın. Eve geldiğinde en azından asansörün bozulmadığını şükretmiştin. Böyle berbat bir günün ardından bir de asansör bozulmuş olsaydı otuz sekiz kat merdiven çıkman gerekecekti.

Derin bir nefes alarak ve soluklanarak asansörde beklemeye başladığında, sonunda eve gelmeyi başarmıştın. Anahtarı zaten elinde tuttuğundan tekrardan çantanı kurcalaman gerekmeyecekti. Anahtar ile olabildiğince sessiz bir şekilde kapıyı açmaya çalıştın. Sonuçta saat oldukça erkendi ve Dazai'nin uyumuş olma ihtimali seni otomatik olarak sessizleştiriyordu. Kapıyı açıp sessizce içeri girecektin ki karşında onu görmen ile donup kaldım.

Dağınık saçları ve yorgun gözleri ile karşında duruyordu. Uyumadığı her halinden belliydi. Sesli bir şekilde yutkunup sadece ona baktığında ne diyeceğin bekliyordun. Sağ elini kaldırıp alnına doğru yavaşça vurduğuna onu izlemeye devam ettin. Bir anda gelip seni kolları arasına aldığında, başın onun boyun girintisine doğru düşmüştü. Başını senin saçlarının arasına gömüp derin bir nefes aldığında içini titretmişti.

"Neredeydin?" Böyle bir şey beklemiyordun. Dünkü kıskançlık kavganızdan sonra sana hiç bir şey olmamış gibi davranıyor ve  senin için endişeleniyordu.

"Sadece toplantılar bir türlü bitmek bilmedi. Üzgünüm. Gerçekten. Sana haber vermek istedim ama şarjım yoktu. Endişelendirdiysem kusura bakma." Diye mırıldandın başını kaldırmadan. Ancak o bir anda kendini çekti ve seni içeriye doğru çekip kapıyı hızla kapattı.

"Ne kadar endişelendiğimi biliyor musun, Y/N? Kafayı yedim. Kelimenin tam anlamıyla kafayı yedim. Her yerde aradım seni. Her yere baktım." Sinirle güldü. "Ah... Nereden bilebilirdim ki sevgilimin gecenin bir yarısına kadar toplantıda olduğunu?"

"Üzgünüm... gerçekten. Ben... sana haber verecektim ama dediğim gibi şarjım bitmişti. Gerçekten üzgünüm. Taksi bulamadığım için iş daha da uzadı." Yüzüne bakamadağından başımı eğmiştin.

"Ha... tamam, tamam. Asıl ben üzgünüm... sadece... sadece endişelendim işte. Dün ki kavgamızdan dolayı bana sinirli olduğunu ve eve gelmeyeceğini zannettim." Duyduklarım ile şok olarak başını kaldırdın.

"N-ne sen bunu nasıl düşünürsün." Diyerek ona yaklaştın. Sesin titriyordu. Gözlerini senden ayırmış başka bir tarafa bakıyordu ki ona yaklaşarak yüzünü kendine doğru çevirsin. "Dazai, bana bak." Diyerek mırıldandığında onun dolmuş gözlerini fark ettin.

Karnına bir kramp girmiş, kalbinde derin bir acı peyda olmuştu. "Hey... Neden ağlıyorsun? Ben seni bırakır mıyım?" Diyerek yanağını okşadığında gözünden bir yaş geldi ve bir anda seni kendine çekip sıkıca sarıldı. Başını boyun girintine koymuş derin nefesler alıyordu.

"Beni bırakmazsın değil mi?" Ağlamaklı sesi seni daha çok perişan ederken başını salladın. Çantan omzundan düşüp yere hafifçe çarpmıştı ancak bunu umursamamıştın.

"Hayır, tabii ki de bırakmam. Seni asla bırakmam." Diyerek onun göğsüne adeta yapıştın. Saçlarını okşayarak onu sakinleştirmeye çalıştın. Derin nefesler alarak iç çektin. Hem kendini hem de onu rahatlatmaya çalışıyordun. Burnunu çekiyor ve sana daha çok sarılıyordu. Aslında duygusal bir insan değildi. O daha çok... her şeyi şakaya vuran tiplerdendi. Yani dışarıya yansıttığı yüzü buydu...

Ellerin titrercesine ona sarılıyordun. Dünü kavganızdan beri aynı yatakta dahi uyumamış, sadece bir kaç saniye de bir birbirinizi görmüştünüz. Bu nedenle de şuan adeta özlem gideriyordunuz.

"Asla..." Diye mırıldanmaya devam ettin. "Asla..." Senden ağırca ayrıldığında dudaklarınızı hızla birleştirdi, sende bir anda ona teslim olurken buldun kendini ellerin yavaşça ensesine kayarken sadece anın tadını çıkardınız. Sonunda nefes nefese bir şekilde ayrıldığınızda Dazai, gülümsedi.

"Benden o kadar kolay kurtulamazdın zaten." Diyerek seni belinden çekti ve ilerlemeye başladı. Kaşlarını çatarak onu takip ediyordun. Yüzünde ufak bir gülümseme vardı.

"Nereye gidiyoruz?"

"Bana bir daha anlatacaksın nerede olduğunu. Bu yüzden güzel bir yere gidiyoruz. Diye mırıldandı. Evet, görünen o ki; yatak odasına doğru ilerliyordunuz.

"Zaten söyledim ya, işteydim. Gerçekten fazlaca toplantım vardı." Diyerek adeta masum bir şekilde ona cevap verdin. Dazai'nin ufak kahkahası yankılanmıştı boş koridorda.

"Bu kadar masum düşünmen, bazen beni delirtiyor, biliyor musun?" Onun bu arsız sözleri seni utandırmaya yetmişti.

Yatak odasına vardığınızda, suratın oldukça kızarmıştı. Bu bir ilk miydi, Dazai varken mi? Ah... hayır.

Dazai arkasına dönüp dudaklarına tutkulu bir öpücük kondurdu ve hemen ardından kendi dudaklarını yaladı. "Bugün bana bir ödül verebilirsin diye düşünmüştüm. En azından, bu ayrılığımızı unutmam için ufak bir şey ha?" Son sorusu ile seni ilk önce belinden yakalayıp, ardından da kucağına alması ile kalbin tekledi.

"Seni sonsuza kadar kucağımda mı taşısam? İyi bir fikir gibi görünüyor. Evet, beğendim." Diyerek mırıldandı ve odanın kapısına doğru uzanıp kulpu çevirerek kapıyı açtı. İkinizde, senin onun kucağında olduğun bu pozisyonda odadan içeri girdiğinde biraz önce sarf ettiği saçma kelimeleri yapma olasılığının oldukça yüksek olduğunda ikinizde emindiniz, ancak yine de ses etmedin.

Çünkü, en azından dışarıda olmamak şartı ile, onun kucağında hayata devam etmek, hiçte fena değildi.

Sıkı kolları ve sıcak vücudu ile adeta mayışmıştın bile. Gözlerin kapanmak istercesine ağırlaşır iken, Dazai'nin zinde olduğu her halinden belliydi.

"Benim uykum var." Diye mırıldandın ne kadar bu anı bozmak istemesen de.

"O zaman daha sonra seni öpmeme  izin verir misin? O zaman hevesimi kursağımda bırakmanı yok sayabilirim." Diye mırıldandı. Bir kez daha teşekkür ettin ona.

Yanında olduğu ve bu kadar anlayışlı olduğu için.

Hele ki onun gibi temas bağımlısı ve yapışkan biri için.

Gözlerini kapatırken gülümsedin. "Tamam. Sonra istediğin kadar öpmene izin vereceğim."

Nerede ise sarhoşken söylediğin kelimelerin farkında bile değilken gözlerini kapattın.

🎔🎔🎔🎔'|AKİHE|🎔🎔🎔🎔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin