"Hayır baba, illa kötü birşey mi olması gerekiyor İstanbul'a gelmem için?"diyerek salona giriş yaptı Özlem.
Şu anda önümdeki bilgisayarı bırakmış Özlem'in bavulunu toplayışına bakıyordum. Koltuğun üstünde açılı durmuş Özlem'in kıyafetlerini getirişini bekliyordu.
Alparslan da diğer koltukta uzanmış kitap okuyordu. Ben de bilgisayar da kodlama yapmaya çalışıyordum. Uzun sürüyor ama ben bu bölümü okudum.
"Belki de bunadın baba."diyerek elinde getirdiği kıyafetleri bavula koydu. Bu kızın konuşma şeklini gerçekten seviyorum.
"Aa hayır, ben taksi ile gelirim."dedi. Kız, babanın binlerce arabası var. Bırak aldırsın seni işte.
"Bilmiyorum baba, arkadaşlarımla geleceğim zaten. Onlar bırakır beni."diyerek bizden kast etmemiştir umarım. Anladım ki bizden kas etmiş.
"Evet, malum arkadaşlar."dedi. Bu adam bize neden katlanamıyor anlamış değilim.
"İsimlerini biliyorsun baba, hadi kapatıyorum, öpüyorum seni."diyerek kapattı. Alparslan da elinde ki kitabı bırakıp Özlem'e döndü. Ben de ayağa kalkıp masanın önüne doğru yürüyüp kollarımı göğsümde bağladım ve masaya yaslanıp sağ bacağımı sol bacağımın üstüne attım.
Özlem kıyafetlerini bavula koydu ve tam gidiyordu ki Alparslan konuştu;
"Biz de mi geliyormuşuz?"Özlem arkasını bir bakış attı ve odasına gitmeden konuştu;
"Evet, siz de geliyorsunuz."Alparslan şu anda acayip kararsız görünüyordu. Bir yandan Özlem'i üzmek istemiyor diğer yandan da gitmek istemiyordu.
Aslında bende öyle idim. İkimizde aynı anda cevap verdik;
"Benim sınava çalışmam lazım."
"Benim sınava çalışmam lazım."Özlem elinde tuttuğu pantolonları getirirken konuştu;
"Amcanlar ile konuşmamak için gelmiyorsun, biliyorum. Ama kaçamazsın. Yani, en kötü ne olur? Babam, amcanı arar düğüne davet eder."diyerek yandan gülümsedi.Bu kız harbi deli! Yani Suzi'yi hiç aratmıyor.
"Özlem yapma Allah aşkına. Üstümü, başımı yırtıp parçalayacağım, darlatma beni."diyerek uzandığı yerden oturur hâle geldi kardeşim.
Özlem elindekileri bavula değil de Alparslan'ın kucağına bırakıp;
"Şunlardan birini seç. Ben bavulunuzu hazırlıyorum, tamam?"diyerek gitti. Benim akıllı kardeşim Özlem'i dinleyerek pantolonlara bakmaya başladı.Durduğum pozisyonu bırakıp, hemen yanına koştum.
"Alparslan, dayım dedi ki, yakında döneceksiniz ama benim önce üslerim ile toplantı yapmam gerekiyor, belki bu bir fırsattır ne dersin?"diyerek kulağına fısıldadım.
O da önce yüzüme bakıp sonra ellerimi tuttu.
"Çok mu özledin?"diyerek sordu.
Kimden bahsettiğini hepimiz biliyoruz. Tabi ki Çakırbeyli ailesinden. Ben de anında cevabı yapıştırdım;
"Çok özledim."Önce derince bir iç çekti, sonra da beni kulaklarıma kadar gülümsetecek şeyleri söyledi.
"Pekâlâ, tamam. Hazırlan. Türkiye'ye dönüyoruz."dedi.
*****
Her zaman İstanbul'a hayran olmuşumdur. İlçelerine, mahallerine, sokaklarına. Şu anda ise taksinin penceresinde dışarı bakıp gülümsüyordum.
Geldiğimize hâlâ inanamıyorum. Allah'ım bu bir rüyaysa lütfen uyandırma. Uçak yolculuğu sıkıntısız geçmişti. Özlem uyumuş, Alparslan yarım bıraktığı kitabı okumuş ve ben de şarkı dinlemiştim. Ne kadar uzun bir listem olduğunu o zaman anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz
Fiksi PenggemarHer zaman 'Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz' hikayesinde kendi karakterim olmasını istemiştim. Bugün buna cesaret edip yazmaya kalktım. Bakalım bu hikâyeyi nasıl yapacağım. Dizi ile aynı olacak. Ama kendi karakterimi de ekleyip büyük değişiklikler yapa...