0.3

2.9K 354 614
                                    

Baji

Danışmadaki suratsız kadının yöneldirmeleriyle odayı bulmak zor olmamıştı ama kapıyı açmaya pek de götüm yemiyordu.

Okulun agresif, serseri, kötü çocuğu Chifuyu Matsuno'ya artistlik taslamıştım. İyileşince ebemi bile sikeceğinden emindim.

Kırılma ihtimaline karşın gözlüğümü kabına koyup kapıyı çaldım. Aslında, gözlerim bozuk değildi ama anneme göre gözlük beni daha zeki gösteriyordu. Eh, ben de okuldayken takıyordum mecburen.

"Gel," diye bağırdı ve ardından da bi' inleme sesi duydum.

Birkaç defa yutkundum ve fikrimi değiştirip gözlüğümü yeniden taktım. Onunla ilk defa yüz yüze konuşacaktım ve cidden gergindim.

Chifuyu Matsuno, solgun ve de halsiz görünüyordu. Sarı saçı, yeni uyanmışçasına dağınık ve yanakları da pespembeydi. Serserinin teki olmasına rağmen, güzel çocuktu cidden.

"Cidden de geldin," dedi karnına bastırarak doğrulurken. "Yürek mi yedin, inek?"

Kazutora da aynısını sormuştu...

Yatağın kenarındaki koltuğa oturup çantamı kurcalamaya başladım. "Tek bir dersten bile kalamam. Normalde seninle konuşmayı bırak, göz göze bile gelmemeye çalışıyorum."

Kıkırdadı. "Senin gibi kendi halinde takılan çocuklarla sorunum yok. Bazı orospu çocukları, sikilmeye doyamıyor sadece."

Kitapla ilgili aldığım notları uzatırken parmaklarımız birbirine değmişti. Eli çok soğuktu.

"Tekrardan geçmiş olsun," diye mırıldandım.

Chifuyu, Takemichi ve Senju üçlüsü okulun ağası gibiydi. Saçma sapan bir çeteleri de vardı ve Tokyo genelinde anlamsız kavgalara girip duruyorlardı.

"Senin Japonca hocanı sikeyim," dedi suratı buruşurken. "Neredeyse tüm kelimeleri yanlış yazmışsın."

Utançtan kızardım. "Cidden mi?"

Beni şöyle bi süzdü. "İnek kılığından utanmalısın." Karnına yeniden dokundu ve dişlerini sıktı. "Birkaç güne toparlar ve ödevi hallederim."

Hiç de öyle birkaç güne iyileşecek gibi görünmüyordu.

"Şey," dedim yerdeki hayali taşı tekmelerken. "Hatalarımı gösterirsen yeniden yazabilirim. Dinlenmen gerekiyor sanırım."

İçini çekti. "Dikişlerim yüzünden fazla hareket edemiyorum. Yaklaşsana." Bir anlığına duraksadı. "Hatta, yanıma gel."

Tereddüt ettiğimi görünce, uyarırcasına gözlerini kıstı. Pat patladığı yere otururken iyiden iyiye kızarmıştım. Fazla yakındık.

Chifuyu, ilk cümleyi işaret ederken omuzlarımız birbirine değdi ve ikimiz de irkildik.

"Bak," dedi kendini hızlıca toparlarken. "Sözlük kullan biraz. Cidden okunmuyor bu yazı. Burada ne anlatmaya çalıştın?"

Gözlerimi kırpıştırdım. Tanrım, gereksizce yakındık. "Şey..."

Göz devirdi. "İnek falan değilsin aslında, ha?"

Bakışlarımı kaçırıp yanaklarımı avuçladım. "Hayır, değilim."

Saç tokamı çözdü pat diye. "Öyleyse bu kılık ne?"

Siyah saçım omuzlarıma dökülürken irice açtığım gözlerimi ona diktim. "A-annem yüzünden."

Kıkırdayıp gözlüğümü de çıkardı ve gülüşü dondu. Uzun uzun süzdü beni ve bakışlarını kaçırdı. "Anladım."

Suratımda bir şey mi vardı ki?

"Şey," dedim sessizlik uzayınca. "Kitabı vereyim mi?"

Boğazını temizledi. "Olur."

"Sana kızarmış erişte aldım!" diye bağıran Takemichi ile neye uğradığımı şaşırdım. Odaya hangi ara girdiğine dair hiçbir fikrim yoktu.

Yataktan kalkacaktım ki Chifuyu kolumu yakaladı. "Ulan puşt, insan kapıyı çalar önce."

Okulun en agresif serserilerinden biri olan Takemichi, gökyüzü mavisi gözlerini bana dikmişti. Siktir, resmen bok yoluna girmiştim.

Elindeki paketi Chifuyu'ya verirken kıkırdadı. "Sikiş planların varsa kapıyı kilitlemeyi dene."

Siktir, ne?

Ben, utançtan kızarırken Chifuyu da onu yumruklamayı seçmişti. Takemichi, kahkahalar atarak odadan çıkınca garip bir sessizlik çöktü aramıza. Cidden utanç verici bir andı...

"Kızarmış erişte sever misin?" diye sordu aniden. Yüzüne bakamasam da kafa salladım. "Bölüşelim o zaman."

Kızarmış erişteyi sessizce yerken ikimiz de göz göze gelmemeye özen göstermiştik.

evet, kızarmış erişte edebiyatı yapmayı seviyorum











homework || tokyo revengers Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin