İlk eleştiri bölümümüze hepiniz hoş geldiniz! Bu bölüm size neredeyse bir senedir incelediğim ve çıkardığı kitapların neredeyse hepsini okuduğum bir yazardan ve onun kitaplarından bahsetmek istiyorum.
Öncelikle hikayelerindeyasar kullanıcı adı ile tanıdığımız ve gerçek adı Dilek Tarıncı olan yazar, çok küçük yaşlarda kitaplar yazmaya başlamış. Küçük yaşta iki kitabı basılmış. Biri Yaramaz Çocuk biri ise ANKA... Ben yaramaz çocuğu incelemedim ama ANKA'yı okudum. Ancak Tarıncı'nın kendi öyküsü bu iki kitapla başlasa da biz onu gerçekte LAL kitabı ile tanıdık.
Çok da özgün bir konusu olmayan, özgünlüğü başrolün kendi özelliklerine değişik bir drama katarak yakalamaya çalışan Tarıncı'nın bu hikayesi yaklaşık 30 milyon okundu. Daha birkaç ay önce çıkmış olan serinin ilk kitabı için anlaştığı yayınevinin çıkardığı bir problemle sözleşmesini feshetti ama tek sorun bu değildi.
Lal'in konusuna gelecek olursak... Konuşma engeli olan ve hayatına sanki karınca yuvasına kızgın şiş sokmuş ve başına gelmeyen kalmamış ATV dram dizisi karakteri olarak devam eden Cemre; çok zengin, yakışıklı, kıskanç, patron olan -şirket patronu bu arada- bir adamın evinde hizmetçi. Aralarındaki çekimle başlayan ilişkilerini konu alan kitap kadına şiddet konusunda dikkat çekmek, kadın haklarını savunmak gibi güçlü mesajlar vermeye çalışıyor. Kitabın vermek istediği mesajın çok kutsal olduğunun farkındayım ama biçim olarak kitabı başarılı bulmuyorum. Diğer kitapları gibi... Cümle yapıları, aynı fiilimsileri sık sık olmak suretiyle art arda kullanıp estetik açıdan cümle bütünlüğünü zedelemesi ve çok düşük cümlelerinden ibaret. Dersi sizin kendi kendinize çıkarmanıza asla izin verilmiyor. Cemre ağzından yazar -kabaca olacak- geri zekalıya anlatır gibi açıklamalar yapıyor, bazense "Of be ne konuştun!" dedirtiyor. Bazen işi okura bırakmak emin olun daha iyi bir şeydir.
Lal kitabını başka bir bölümde daha detaylı inceleyeceğimin notunu buraya bırakıyor ve işleri birazcık daha sertleştirmeye başlayarak ANKA kitabına geçmek istiyorum.
Anka kitabını okuduktan sonra Lal'de verilmiş o kadına şiddet mesajlarının ne kadar boş olduğunu anlayabilirsiniz. İlk kitaplarından acemiymiş diyecek olanlar için söylüyorum yazar bölümleri tek tek yüklerken Kurtuluş karakterine verilen tepkiler için onu savunmuş ve okurların onu ileride seveceğini iddia etmişti. Wattpad beni şaşırttı ve ilerleyen bölümlerde de kitle bu adamı sevmedi. Aklı başında her insan bu adamı sevmez hatta aklı başında her insan böyle bir eril kimseyi bakın baş karakterim diye yazmaz. Kitabın başından sonuna kadar genç kızımız Nefes'e karşı olan tavırları, sözleri... Tacizci ve şiddet yanlısı bir karakter... Daha ne söylenebilir ki? Hasta bir bebek olarak buldukları Nefes'in büyümesinde onunla olan Kurtuluş, Nefes'ten tam on yaş büyük. Ona bir ağabey olurken birden kocası oluyor ve beraber büyüdüğü kıza şevhet duymaya başlıyor. Düşünün siz 18'ken 28 yaşında olan bir adama aşık olabilir misiniz? Yaşınız her neyse... Sizden 10 yaş büyük biriyle ilişki yaşamak istemenizde sizi çokta sorumlu tutmayız çünkü bilimsel olarak beynimizin tam olgunlaştığı yaş 25'tir. Biz sizden 10 yaş büyük olan o kişiyi sorumlu tutarız. Çünkü bu şüphesiz sizin birazcık büyüyen yaşınızda itiraf edilmiş olan ama öncesinde içten bir şekilde pedofili olarak adlandıracağımız şeyin romantize edilmesidir.
Kurtuluş'un Nefes'in fikrini bile sormadan onunla zorla evlenmesi kabul edilemezken[ :)] aynı zamanda şiddete meyilli saygısız tavırları var. Haberlerde okuduğumuz tacizci, katil insanların karakterine sahip erkeklere bakın bu görünüşü diye yakışıklı modelleri gösterip onları ilahlaştıramaz bunu romantize edemezsiniz. Ha edemezsiniz derken pekala yaparsınız, yaptınız da... Keza yaş bunu yazarken küçük olsa bile bunu okuyan gözden geçiren insanlar ne oluyoruz dememiş. Bunu hiç anlamadım. Yazarın dikkatimi çeken diğer bir özelliği de var. Hep yakışıklı ve mükemmel vücutları olan insanlar seçmesi... Bir çeşit mükemmeliyetçilik diyebilir miyiz? Kapitalizme harika bir hizmet var Watty'de. Gururla yaşatın arkadaşlar! Aman ha göbekli bir erkek olmasın maazallah okunmaz falan ne yaparsınız sonra? Ayrıca nedir bu model seçme deriniz ki? Betimleme sanatını hiç mi bilmezsiniz? Okuyucunun hayal gücüne yaptığınız bir saygısızlık olarak yorumluyorum. Yorumlamaktan da vazgeçmeyeceğim.
Gelelim başlığa... Siz diyeceksiniz ki bu başlık ne alaka? Ben hemen anlatayım:
Eğer ANKA kitabına girerseniz üst üste kullanılmış, zarf fiil olan -ken fiilimsisinin Guinness Rekorlar Kitabı'nda 'Bir kitapta kullanılabilecek en üst düzeyde -ken eki kullanımı' başlığında bir ilke imza atabileceğini düşünebilirsiniz. Okurken zaten karakterler yüzünden sinir krizleri geçiyordum ancak dil de beni bir o kadar perişan etti. Ayrıca dilin geliştiğini söylemek isterdim ama yeni kitaplarının da yeterli özenle yazılmış olduğunu düşünmüyorum. Arkadaşımla kitapları incelerken bundan dolayı oldukça eleştiri yaptık. Bu kitaptaki gülerek eleştirebileceğimiz tek detaydı.
Oldukça yüzeysel kaldığının farkındayım ancak daha yeni başlıyoruz. Bana Knox diyebilirsiniz. Oldukça sevdiğim bir roman karakteridir kendisi. Bu eleştiri kitabında iki kişi olacağız. Diğer arkadaşım farklı bir kitabı eleştirmek üzere sıradaki bölümde yazısını paylaşacak. Eğer incelememi istediğiniz bir kitap varsa bunu yazabilirsiniz. Çok daha detaylı not olarak hikayenin ayrıntılarına girerek eleştiri yapacağım bölümler olacak. Sizin tüm eleştirilerinizi içtenlikle kabul ediyorum. Saygı duyuyorum. İyi günler dilerim.
KENYALI ASİYE MAĞDEN DAĞINDA GEREKMEDİKÇE İP ARAMAZ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Simon Diyor Ki (+31 Eleştiri Kitabı)
Non-FictionBiz burada gerçek eleştirileri yapıyoruz. Bize istediğinizi söyleyebilirsiniz çünkü eleştiriye açığız. Çok fazla dilden dile dolaşan ve hayranı olan kitapları ve yazarları inceliyor ve kimsenin fikrini umursamadan fikirlerimizi paylaşıyoruz. Körü kö...