t|rüya

156 19 18
                                    

Rm- Don't

Başım, başımda bir ağrı var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Başım, başımda bir ağrı var. Bu sefer farklı diğerlerinden hissediyorum ama gelmiyor elimden bir şey. Bir ilaç, ağzıma koyuyorum sonra duyuyorum gerçek ilacımın sesini: Jeon Jungkook. Büyülü çocuk, biricik aşkım. Yuvamızda hissediyorum adımlarının tok sesini. Hemen kapatıyorum ilaç kutusunu, üzülsün istemiyorum. Başımdaki ağrı da geçecek gibi değil zaten. Kokusu, burnum sızlıyor nasıl da özlemişim altı saatte."Ben geldim."

"Hoş geldin." Sesim biraz buğulu çıkıyor umarım anlamaz ağladığımı.

"Yoongi, bir şey mi oldu?"

Ellerini yanaklarıma koyuyor. Nasıl unuturum! Ondan iyi kim tanır beni?

"Hayır, neden sordun ki aşkım?"

Yalancı, yalancı diyorum kendime. Söylesene ölüyorum bu ağrıdan diye.

"Ver şu kutuyu bana."

Jungkook diyemeden alıyor kutuyu. Kaşları çatılıyor, klasik bir ağrı kesici.

"Bir yerin mi ağrıyor gün ışığım?"

Bir yerim değil birçok yerim diyemiyorum. Diyorum ya size kıyamıyorum.

"Hayır sadece..."

"Kalk hastaneye gidiyoruz."

Eli elimi tutup çekiştiriyor. Sanki derim kopuyor o anda. İstemeden bir feryat kopuyor dudaklarımdan.
Jungkook endişeleniyor, kaşları iyice çatılıyor. yere eğilip ellerimi elleri arasına koyuyor, öpüyor narince. Yapma böyle Jungkook.

"Özür dilerim sevgilim, acıttım canını.Çok özür dilerim.
Sadece neyin var Yoongi? Günden güne soluyor ışığın, yaprakların dökülüyor. Her sorduğumda bir şeyim yok diyorsun. Yapma böyle, gel gidelim hastaneye."

Sen benim canımı acıtmazsınki Jungkook, hiçbir zaman da acıtmadın.
Ama korkuyorum işte biliyorum ben beni. Biliyorum bir şeyler eksildiğini.
korkuyorum yeminler olsun sana korkuyorum. Ya kötü bir şey varsa o zaman nasıl dayanırsın sen buna?

"Gerek yok güzelim."

"Yoongi... Lütfen en azından benim için gidelim."

İçi rahat etmez biliyorum ama korkuyorum, çok korkuyorum. Yine de hayır diyemem ben ona. Kabul ediyorum, gideceğiz o hastaneye. İçimiz rahatlayacak biliyorum. Kalkıyorum, montumu giydiriyor. Hava da amma soğukmuş diye düşünüyorum.

***

Ellerim uyuşuyor sanki birileri içimde bir yerlerde bütün etlerimi yoğuruyor. Sevgilime dönüyorum hemen yanımda doktorun söyleyecek tek sözünü bekliyor. İyi tanıyorum onu, gergin. Yüzüğü ile oynuyor. Benim ona verdiğim yüzüğüyle. Sonra yüzüne bakıyorum, keskin çene hattı ve hemen dudağının altındaki benle bir ilah gibi geliyor gözüme. Öpmek istiyorum onu. Hemen burda. Delirmişsin diyorum kendi kendime. Nasıl da tutulmuşum bu oğlana. Doktor içeri giriyor, sevgilim ayağa kalkıyor. Ben de kalkmak istiyorum ama kalkamıyorum. Bacaklarımı hissedemiyorum. Ağrılarım durmuyor. Ağlayacak gibi oluyorum. Doktor oturuyor, neden bu kadar gergin? Nereden bileceksin diyorum. Tanımıyorsun bile adamı. Sonra birden bir şeyler duyuyorum. Dünyam başıma yıkılıyor. Ne ara ölüme bu kadar yaklaşmışım? Kızıyorum birden. Nereden biliyor bu adam az bir sürem kaldığını? Jungkook bağırıyor, başıma bir ağrı giriyor. Dayanamıyorum, sonrasını hatırlamıyorum. Karanlık.

***

Güneş doğmak üzere ama sanki batıyor bizim evimizde. Yatakta yatıyorum Jungkook hemen yanımda başlığa sırtını yaslamış bir eli saçımda. Ağlıyor. Ağlıyorum. Mutluluk da hiçbir şey gibi sonsuza dek sürmüyor. Eve geldiğimizden beri ikimizinde ağzını bıçak açmıyor. Montunu bile çıkarmıyor, çıkarmasın ev de soğuk zaten. Burnunu çekiyor, ellerini de saçlarımdan. "Çok çalışırım gi. Daha çok çalışırım, başka ülkelere gider orda deneriz şansımızı. Bu adam bitti diye bitecek değil ya? Şansımızı her yerde deneriz elbet güler bize." Gülüyorum ama mutluluktan uzak, dalgasına. "Saçmala Jungkook. Kabullen lütfen, ölece-."

Elleri hemen kapatıyor ağzımı, sinirleniyor.

"Sakın o zehri dökme dudaklarından. Pes etmeyeceğiz."

Vücudum çoktan etmiş biriciğim. Biz etmesek ne olur?

"Jungkook güzel sevgilim." Ellerim ellerini buluyor yavaşça doğrulup, narince öpüyorum o gül kurusu dudaklarından. Nasıl da özlemişim. Sahi ya kaç gündür sevişmiyoruz? Ama korkuyorum bu illet ona da bulaşırsa diye. Geri çekiliyorum Jungkook ağlıyor, daha çok ağlıyorum.

"Böylece" Susuyor bir nefes alıyor. "Böylece durmamı bekleme benden. Ne olursun yapma Yoongi. Pes etme."
uzaklaşıyorum ondan. Belki de söyleyeceklerim çok kıracak ama biliyorum bu doktorun ağrı kesicileri bir boka yaramayacak. Acı çekerek öleceğim ve Jungkook bunu görmeyecek, görmemeli. Canımdan can gidiyor ama elimden bir şey gelmiyor. Sanki bir kâbus her şey. Uyanacağım birazdan. Lakin biliyorum değil. Bizim hikayemiz burda bitiyor.

"Git." Ağzımdan sadece bir kelime çıkıyor. Ben bile şaşırıyorum, ona bunu nasıl söylerim? Başka şansım yok. Jungkook şaşırıyor, başımı eğiyorum. Yataktan kalkıyor, sinirlendi biliyorum.

"Yoongi ne dediğinin farkında mısın? İyi gününde burdaydım, kötü gününde mi gideceğim? Ne dersen de gitmeyeceğim. Birlikte atlatacağız. Söz veri-"

"Tutamazsın."

"Tutabilirim, izin ver yeter."

Gözyaşlarım hızlıca akıyor. Neden direniyor, o da duydu doktorun dediklerini. Yapamam onu da kendimle harap edemem. Yanıma yaklaşıyor, elimi tutuyor. Canım yanıyor ya onun için değer.

"Gözlerimden kaçma."
"Lütfen böyle yapma Yoongi."
"Bu bizim sonumuz olamaz."

Sözlerini art arda işitiyorum ama hiçbir tesiri yok bende. Gidecek! Gitmeli.

"Jungkook, git."

Ellerimi bırakıyor saçlarına atıyor ellerini.

"Benden bunu isteme. Atlatacağız."

Zor da olsa ayağa kalkıyorum. Göğsünden itekliyorum onu. Gülüyor. Gülüşündeki hüznü yakalıyorum.

"Tch, tch. Ufacıksın, bir de bana bak."

kollarını sarıyor ve beni öyle bir sarılmaya çekiyor ki. Bencil oluyorum birden. Gitmesin istiyorum, atlatalım. Birkaç günlük bir rüyanın içine ikimizi de çekiyorum. Kalmasına izin veriyorum. Şimdilik. Biliyorum o kalır da ben gitmek zorundayım.

togetherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin