7

82 14 103
                                    

will shakespeare: Güzelim Annabel Lee

Ay gelir ışır, hayalin erişir

Güzelim Annabel Lee

Orada gecelerim uzanır beklerim

harry: edgar allan poe,,

çok severim

will shakespeare: ben de seni

harry: ne?

will shakespeare: ben de seni çok severim

harry: kusura bakma ama birini tanımadan sevemezsin

ve ben senin adını bile doğru düzgün bilmiyorum

bana böyle klişelerle gelme

aşık olursun birini tanımadan

ben aşkın öyle söylendiği gibi bir şey olduğuna inanmıyorum da zaten

cinsel çekim

ama sevemem will, böyle şeylere girme bile

will shakespeare: hey, sakin ol

iyi misin sen

çok sert çıkıştın cidden

harry: iyi değilim

kafam karışık

cidden ne yapmam gerekir bilmiyorum

will shakespeare: ne yapmak istiyorsan onu yap hazza

harry: ne mi yapmak istiyorum

söyleyeyim

üstü açık bir arabada, yanımda louis ve radyoda çalan şarkı eşliğinde

kimsenin olmadığı bir yere sürmek istiyorum

saçımda rüzgarı, sol elimde onun elini hissetmek istiyorum

ama işte emin olamıyorum

will shakespeare: daha ne kadar emin olabilirsin ki hazza

yani daha fazla emin olamazmışsın gibi sanki

harry: emin olamadığım şey o değil

emin olamadığım şey

onun aynı hissedip hissetmediği

acı çekiyorum cidden

will shakespeare: bir iki günde mi duyguların acı çekecek kadar büyüdü

harry: hayır

ilk günden beri zaten onu özel kılan bir şeyler vardı

kumral saçlarına değen güneş bile farklı geliyordu onunlayken

gözlerinin ışıltısı cidden elmasta bile yok çok iyi biliyorum

o zaten çok güzel

ama benim için hep biraz farklıydı

konduramıyordum sanırım sadece

will shakespeare: louis abarttığın kadar güzel bir çocuk değil

ya da yakışıklı

ama kesinlikle minicik tatlı falan değil, söyleme bile

harry: ama minicik

will shakespeare: hayır o gayet

o gayet büyük yani

ve yakışıklı

ama abarttığın kadar değil

harry: bilmiyorum will

onu gördüğüm ilk andan beri nefesini üzerimde hissetmek, 

sesini sadece benim için konuşurken duymak istiyorum

will shakespeare: off

siktir oradan ya

harry: ??

ne var

will shakespeare: ben de sadece senin için konuşmak istiyorum harry

sabaha kadar ışıldadığını düşündüğün gözlerimle sana bakmak istiyorum

şu saçmalığa daha fazla dayanamayacağım gerçekten

harry: lou?

will shakespeare: aynen öyle

kampüs bahçesindeki ortanca çiçeklerinin oraya gel

büyük ağacın altına

harry: pekala

***

harry yağan yağmurdan dolayı ıslanmış saçlarını kulağının arkasına itti. sırılsıklam olmuştu. 

ağacın altında bekleyen louis'yi görünce yavaş adımlarla yanına yaklaştı, sanki oraya kadar koşmuş olan kendisi değilmiş gibi. 

louis onu görünce yaslanmış olduğu ağaçtan sırtını, ortanca çiçeğinin üzerinden de elini çekti. 

harry'ye doğru kollarını uzattı ve onu kendine çekti. sadece sarıldı. uzun zamandır sarılmak istediği bedeni hissetti ve kokusunu içine çekti. harry'nin saçlarını sanki bir bebeğin kafasını okşar gibi okşadı. 

harry geriye çekildiğinde louis harry'nin ıslanmış gözlerini gördü. güneş ışığında daha da güzel görünen yüzünü okşadı. 

harry louis'nin boynundaki kollarını sıkılaştırdı. louis milyonlarca kez emin olduğu gibi emin oldu tekrardan, harry'nin yüzünden daha güzel bir şiir, ruhundan daha dokunaklı bir şarkı yoktu. 

okşadığı tanıdık yüzü kendisine yaklaştırdı ve harry'yi öptü. ne kadar uzun zamandır bunu bekliyordu anlatamazdı. zaten anlatmak yerine yaşamak daha önemliydi o an için. 

geriye çekildiğinde harry gülümsedi, louis de onun ortaya çıkan gamzesini öptü. birbirine hasret gideriyor gibiydiler. 

louis harry'ye gülümsedi ve boğuk çıkan sesiyle mırıldandı, "seni seviyorum". harry de gülümsedi ve onu tekrardan öpmeden önce tekrarladı. "seni seviyorum."

***

sevgili olma anları daha güzel olacak bence,, bilmiyorum. umarım batırmamışımdır.

poetry and coffee-textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin