harry sabahın köründe louis'ye bütün hislerini açık açık belli ettikten sonra ve louis de onu dünyanın en mutlu insanı yaptıktan sonra, eve gidip tekrar uyumuştu.
evet evet, doğru okudunuz. eve gidip uyumuştu.
ilk dersleri öğlen başlıyordu ve harry'nin gerçekten uykusunu alması gerekiyordu.
yüzüne değen güneş ışıklarıyla gözlerini zar zor açtı ve tek eliyle komodinindeki telefonunu yokladı. ulaştığında eline aldı ve mesajlara girdi.
***
will shakespeare: e bu yaptığına ayıp denir
beni öpüp eve gidip uyuman falan...
hem, ıslak ıslak mı yattın sen
hasta olursun üşütürsün
harry: loueh
uyumam lazımdı, sızlanma
ayrıca hAYIR TABİ Kİ DE ISLAK YATMADIM
will shakespeare: ISLAK YATMIŞSIN
harry: belki?
will shakespeare: hadi değiştir üstünü gel hemen bahçede oturuyoruz çocuklarla
harry: tamamdır, "william"
will shakespeare: ikinci adım william
harry: bunu neden bilmiyorum
will shakespeare: çünkü kimlikte yazmıyor, yalnızca ailem bana louis william diye sesleniyor
harry: anladım.. geliyorum bekle beni
***
harry telefonunu kapatıp bir kenara koydu ve hızla yataktan kalktı. hızla kalktığı için başı döndü ve yatağın başlığına tutundu.
hemen koşarak banyoya ulaştı ve yüzünü yıkadı. saçlarını hafiften dağıttı çünkü kısa saçlarına başka bir şey yapmasına gerek yoktu. dağınıkken bile güzeldi.
içeri girdi ve hava sabah yağan yağmurdan dolayı soğuk olduğu için üzerine bir kazak ve altına kumaş pantolon giyindi. küçük kahverengi çantasını alıp telefonunu, cüzdanını ve anahtarları da içine attıktan sonra hızla ayakkabılarını giyip evden çıktı.
hızlı adımlarla kampüse ulaştı ve içeri girdiğinde kahkaha atan liam ve ellerini kullanarak ona heyecanla bir şeyler anlatan zayn dikkatini çekti. niall gülerek ikisini izliyordu.
louis ise, çenesini avcuna koymuş bir halde oturup kampüsün kapısına bakıyordu. harry'yi gördüğünde gülümsedi ve harry tüm gücüyle ona doğru koşmaya başladı.
yanına ulaşınca bir anda durdu ve nefesini düzene sokmaya çalıştı. "selam, william!"
liam ve zayn harry'yi fark etmeden konuşmaya devam ettiler fakat niall'ın odağı değişmişti.
louis kollarını açtı ve harry louis'nin yanına oturup ona sarıldı. ardından oturup sırtını louis'ye yasladı ve louis de arkadan kollarını harry'ye doladı.
bir anda liam ve zayn'in odağı da onlar olmuştu. zayn sırıttı. "sabah sabah evden çıkıp mutlu dönmenin sebebi buymuş demek ki, tommo."
louis gülümsedi ve kafasını salladı. liam hala şaşkındı. "bir saniye, yani ne alaka ki?"
harry kaşlarını çattı. "ne alaka ne gerizekalı, nasıl oldu falan diye sor ama yani o nasıl soru?"
zayn harry'ye şakadan vurdu. "gerizekalı falan ayıp oluyor harreh."
niall'ın sırıtışı daha da büyüdü. "ben biliyordum. başından belliydi beraber olacakları. ee, yazan numara da louis'ymiş yani değil mi?"
louis kollarını harry'den çekti ve harry'nin yüzüne baktı. "cidden bahsetmeden duramadın mı?"
harry saçlarını karıştırdı ve louis'ye baktı. "yalnız farkında mısın bilmiyorum ama hiç tanımadığım birinin yazması normal değil ve ben de bunu arkadaşıma tabi ki de söyledim."
louis kafasını salladı. "tamam bir an farklı düşündüm, haklısın."
niall ellerini çırptı. "ee yani siz şimdi," louis ve harry'yi gösterdi. "bir ilişkidesiniz sevgilisiniz falan."
louis kafasını salladı ama harry hızla ona döndü. "hiç teklif etmedin ki, shakespeare."
louis sırıttı ve yüzünü harry'nin yüzüne yaklaştırdı. harry'nin saçını kulağının arkasına attı. "sayın harry styles, yüksek müsaadenizle sevgiliniz olma onurunu taşımak istiyorum. sizin için de uygunsa gelini öpebilirim bence."
harry gülümsedi. "benim için bir şereftir."
louis harry'nin dudaklarını uzunca öpüp geri çekildi. "o şeref bana aittir."
niall'ın gözleri doldu ve elini ağzına kapattı. "ah, çocuklar, siktirin oradan!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
poetry and coffee-texting
Fanfictionharry, şiirleri ve kahveleri çok seven bir edebiyat öğrencisi. ve harry, bir gün ders arasında kahve içerken bilinmeyen bir numaranın ona şiir attığını görür. bu harry'nin hoşuna gitmeye başlar.