1981 YILI
____________________
Godric's Hallow sokaklarında yavaş ama bir o kadar da sesli adımlarla ilerlerken derin düşüncelere dalmıştı Nott kızı. Etrafı incelerken, bu sokakların bu kadar boş olması ona garip gelmişti.
Onları tekrardan görmeye hazır mıyım?
İç sesi onu bu soruyu sorarken cevabını kendisi de bilmiyordu, Koca iki yılını beraber geçirdiği insanlardan bu kadar nefret ediyor olabilir miydi? Bunu üç yıldır çözememişti. Hiçbirinden bir açıklama dinlememişti bunca yıl, dinlememeye de devam edicekti.
Onları özlemişti ama. Özellikle Remus'u ve Peter'ı gördüğünde anlamıştı bunu. Hogwarts yıllarını, onlarla geçirdiği zamanları, gerçekten ailesinin olduğunu hissettiği anları...
Peki ya Sirius? İç sesine koca bir göz devirdi. Ne kadar inkar etmek istese de, evet. Bir zamanlar hayatının aşkı olan Sirius Black'i deliler gibi özlemişti. Gözlerinden yavaşça dökülen yaşlara engel olmamıştı. Siriusla eğlenmesini, kavgalarını, tüm Hogwarts'ın diline dolanan aşkını düşündü. Onu hala seviyor olsa da ona yaptığı büyük bir yanlış vardı. Tüm o güzel zamanlarını batıran büyük bir sır... Ve Gloria Nott gururunu ezip geçmeyecek kadar kendini beğenmiş bir cadıydı.
Evin önüne yaklaştığını fark etti. Potterların burayı seçmesi saçmalıktı. Bir sır tutucuları olmasaydı eğer, orayı kolaylıkla bulurdu Voldemort. Fidelius büyüsünü Dumbledore akıl etmiş olmalıydı. Güzel fikirdi de. Ama sır tutucuları çürük çıkmıştı. Sır tutucu da hata varsa Fidelius büyüsünün zaten anlamı kalmazdı.
Bunları düşünürken evin önüne geldiğini bile fark etmemişti Gloria. Işıklar açıktı. Potter ailesi olucaklardan habersizdi. Derin bir nefes alıp verdi Ravenclaw'un asi cadısı. Kurumuş göz yaşlarını sildi. Cebinde bulunan asasını eline aldı ve sıkıca kavradı. Yapacağı iş basitti.
Mırıldandı kendi kendine. "Bebeği al, çık."
James ve Lily kendi zamanlarının en yetenekli büyücü ve cadısı olsa da Gloria'da yetenekliydi. Üstelik Hogwarts bittikten sonra Voldemort onu çalıştırmıştı. Ve kanı... Bu sayede onlardan 3-0 önde oluyordu. Her zaman olduğu gibi.
Evin kapısı büyük bir gürültü ile açılırken Potter ailesi salondaydı. Lily hızla Harry'i kucağına alırken James kendini ikisinin önüne siper etmişti. İki ebeveynde asalarına sarılmıştı.
"Potter ailesi," dedi Gloria melodik bir sesle. "Saklambaç mı oynuyoruz?"
Salona girdiği gibi beklediği bir manzara ile karşılaşmıştı Nott kızı. Tipik Gryffindor hareketi. Üçü de büyükten küçüğe birbirine siper olmuştu. Bu Gryffindorluların 'birbirlerine siper olma' hareketine bayılıyordu (!) . Gözlerini devirmeden edemedi.
"Gloria." dedi Lily şaşkınlıkla. Kızıl cadı karşısında ki kızın değiştiğini bariz bir şekilde anlamıştı. Bir zamanlar ışıl ışıl olan gözleri duygusunu kaybetmişti. Yüzünde tek bir mimik bile hareket etmiyordu. Bunu kendileri yaptığı için bir o kadarda vicdan azabı çekiyordu. Elinde ki asasını indirse bile sıkıca tutmaya devam etti Lily.
Ama Gloria bu andan yararlandı. Lily'nin asasını hızla kendi eline geçirdi. Bir yandan James'in ona attığı büyüleri savurmakla geçirirken, Lily'nin asası ile de onu halatlarla bağlıyordu. Aynı anda iki eliyle de asa kullanıyor olması Potter çiftini şaşırtsa da tek kelime etmediler.
YOU ARE READING
𝐃𝐀𝐑𝐊 𝐏𝐀𝐑𝐀𝐃𝐈̇𝐒𝐄, Sirius Black fanfiction
ChickLitNott kızının kalbi yerinden çıkıcak gibi atarken, Sirius daha da yaklaştı ona. Nefesleri birbirine değerken fısıldadı Black oğlanı. "Yüzün bir melodi gibi leydim, asla aklımdan çıkmıyor." {enemies to lovers} Sirius Black fanfiction 🖤